Uluslararası Finans Enstitüsü (IIF) tarafından yayımlanan "Küresel Borç Monitörü" raporuna göre, bu artış geçen yılın aynı döneminde yaşanan 8,4 trilyon dolardan belirgin şekilde düşük kaldı.
Türkiye özelinde, hane halkına ait borçların GSYH’ye oranı ikinci çeyrekte yüzde 12,6’dan yüzde 10,2’ye gerilerken, finansal olmayan şirketler ve kamu borçları da sırasıyla yüzde 55,6’dan yüzde 42,8’e ve yüzde 35,6’dan yüzde 29,2’ye düştü.
Küresel borcun dağılımında hane halkı borçları 59,6 trilyon dolara, finansal olmayan şirketlerin borçları 89,6 trilyon dolara ve kamu borçları 91,7 trilyon dolara yükseldi. Gelişmiş ekonomilerin toplam borcu 210,5 trilyon dolar, gelişmekte olan piyasaların borcu ise 101,3 trilyon dolar olarak belirlendi.
Borç artmaya devam edecek
Raporda, küresel kamu borcunun 2050’ye kadar 440 trilyon dolara çıkmasının öngörüldüğü ifade edildi.
Raporda, küresel borçların büyük bir kısmının Çin ve ABD'den kaynaklandığı, Hindistan, Rusya ve İsveç'in de bu artışta etkili olduğu belirtiliyor. Bunun yanı sıra, birçok Avrupa ülkesi ve Japonya’da borçlarda belirgin bir azalma gözlemlendi.
Küresel borcun GSYH’ye oranı ise istikrarlı bir seyir izleyerek yüzde 327-328 civarında kalmaya devam etti.
Hane halkı, finansal olmayan şirketler ve finansal sektör borçlarının GSYH’ye oranlarındaki düşüşler de raporda vurgulanırken, kamu borcunun oranın artması dikkat çekiyor. Bu veriler, küresel ekonomideki borç dinamiklerinin değiştiğine işaret ediyor ve gelecekteki borç seviyeleri için öngörülerde bulunuyor.