SON MÜHÜR- BERİVAN KAYA/ İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığınca "bilirkişiyi etkilemeye teşebbüs" ve "kişiler arasındaki konuşmaların dinlenmesi ve kayda alınması" iddialarıyla gazeteci Barış Pehlivan, Halk TV sunucusu Seda Selek ve Halk TV Sorumlu Müdürü Serhan Asker gözaltına alınmıştı.
MUHALEFET BİRLEŞTİ
Gazetecilerin gözaltına alınmasının ardından İzmir bugün sahaya indi. CHP İzmir İl Başkanlığı, Sol Parti ve İzmir Emek ve Demokrasi Güçleri Kıbrıs Şehitleri Caddesinde basın açıklaması gerçekleştirdi.
CHP'DEN BİR DAKİKALIK ALKIŞ EYLEMİ
CHP İzmir İl Başkanlığı önünde toplanan partililer, sloganlarla Türkan Saylan Kültür Merkezi önüne yürüdüler. Yoğun bir katılımla gerçekleştirilen açıklamaya, CHP İzmir İl Başkanı Şenol Aslanoğlu, Gaziemir Belediye Başkanı Ünal Işık, CHP İl Kadın Kolları Başkanı Zahide Kurun, CHP İl Gençlik Kolları Başkanı Ruhsar Selis Çelik, CHP ilçe başkanları ve çok sayıda partili katılım sağladı. CHP İzmir il örgütü 1 dakikalık alkış eylemi ile gözaltılara tepki gösterdi.
İSTİYORLAR Kİ KİMSENİN SESİ ÇIKMASIN!
Özgür basının susturulmaya çalışıldığını vurgulayan CHP İzmir İl Başkanı Şenol Aslanoğlu, "İzmirli hemşerilerim iktidar çok uzun bir süredir kendisine muhalif gördüğü ne varsa baskı yapmaya çalışıyor Cumhuriyet Halk Partili belediye başkanlarımıza kayyum aradılar. İlk önce Esenyurt’ta hiçbir suçu günahı olmamasına rağmen Esenyurt belediye başkanımızı, ardından Beşiktaş’ta Beşiktaş belediye başkanımızı gözaltına alıp içeri aldılar. İstiyorlar ki kimse sesini çıkarmasın. Bu sadece CHP’ye, CHP’li belediye başkanlarımıza değil, Kıbrıs Şehitleri Caddesinde uzatılan mikrofona konuşan bir genç kızımıza ya da İstanbul’da mikrofona uzatılan bir hanımefendiye de olabilir, kim olduğu hiç fark etmiyor. İktidarın hoşuna gitmeyen ne söylemiyorsa, söyleyen içeri alınıyor. Özgür basın çok uzun süredir susturulmaya çalışılıyor. Kimi gazetecileri gözaltına aldılar kimilerini ayağına bir kelepçe takarak ev hapsi verdiler. Basının üzerinde her geçen gün susturmaya yönelik eylemler artıyor" dedi.
İZMİRLİLERİ KORKUTACAKLARINI SANIYORLAR...
Aslanoğlu açıklamasının devamında, "Son dönemde görüyoruz ki arda ardına kendilerince, kendilerine muhalif olduklarını düşündükleri; bizim demokrat, özgür basın olduğunu düşündüğümüz arkadaşlarımızı maalesef içeri alıyorlar. Şimdi de Halk TV’nin muhabirlerine, Halk TV’nin yöneticilerine büyük bir saldırı olduğunu görüyoruz. Biz demokrasiden yana olan bütün İzmirliler, bu baskı rejimine karşı gelmeye devam edeceğiz. Zannediyorlar ki bu baskıyla korkuyla İzmirlileri kızdıracaklar, korkutacaklar. Halbuki bir hafta önce CHP, büyük bir çalışmayla korkusuz kentler çalıştayında yüksek sesle ‘korkmuyoruz, susmuyoruz’ diye haykırmıştı. Bizler aynı zamanda yorulmuyoruz. Onlar bu mücadeleyi veriyorlar biz de aynı mücadeleyi vermeye her geçen gün devam edeceğiz. Özgür basın serbest bırakılana kadar bu mücadelemiz sürecek" diye konuştu.
EKONOMİK KRİZ SİYASİ KRİZE EVRİLİRSE?
İzmir Emek ve Demokrasi Güçleri adına basın açıklamasını okuyan İzmir Barosu Başkanı Sefa Yılmaz ise, "Ülkemiz çok karanlık bir dönemden geçmektedir. Toplumun hiçbir kesiminin hukuki güvenliği kalmamış, iktidara yönelen her eleştiri başta terör yaftası olmak üzere sudan gerekçelerle hapsedilmeye, susturulmaya, yıldırılıp korkutulmaya çalışılmaktadır. Son dönemde yaşanan tutuklama ve gözaltı süreci siyasi görüş, meslek, köken ayrımı gözetilmeksizin her muhalif sesin susturulmasına, buna yönelik tepkilerin ise söndürülmesine yönelik ciddi bir operasyonun parçası olarak değerlendirilmelidir. Siyasi yelpazenin her renginden insan görüşleri nedeniyle cezaevine gönderilerek toplum üzerinde yılgınlık ve baskı yaratılmak istenmektedir. Bunun en temel sebebi ise ülkeyi idare ettiğini düşünenlerin ekonomiden hukuka, sağlıktan eğitime hayatın tüm alanlarını çöküşe sürüklemiş olmaları, yönetemez duruma gelmeleri, halkın ise bu şekilde yönetilmeyi artık istememesi ile açıklanabilir. Evet, ortada bir yönetememe krizi vardır. Ekonomik kriz tüm halkın belini bükerken buna yönelik tepkilerin siyasallaşma tehlikesi egemenlerin karşısında en büyük sorun olarak belirmektedir. Evet, soru budur: Ya ekonomik kriz siyasi bir krize evrilirse, o zaman ne yapacaklar? İşte bu sorunun yanıtı halkın demokrasinin, özgürlüklerin, eşitliğin, refahın, insanca yaşamın önündeki tüm engelleri en demokratik ve en barışçıl yollarla aşması olacaktır ki bu bir avuç oligarkın tüm ekonomik ve siyasi rantına büyük darbe vurmakla eş anlamlıdır" ifadelerine yer verdi.
HUKUKSUZLUKLAR DESTANI
Gazetecilerin yıldırma politikası ile karşı karşıya olduklarını dile getiren Sefa Yılmaz, "Daha önce de hakkında tutuklama kararları verilen, uydurma davalarla hapislere atılan gazeteciler bugün de benzer bir yıldırma politikası ile karşı karşıyadır. 22 Aralık 2024’ten bugüne Türkiye’de 15 gazeteci tutuklanmıştır ve kendi siyasi görüşünden olmayan gazetecileri tutuklama yönündeki irade bugün de Barış Pehlivan, Seda Selek ve Serhan Asker özelinde devam etmektedir. Yargıyı siyasi amaçlarına alet edenler Türkiye’de bir ‘hukuksuzluk destanı’ yazdıklarının farkındalar mıdır bilinmez ancak bizler bu adaletsiz, bu acımasız, bu karanlık dönemin seyircisi olmayacağımızı, başta gazeteciler olmak üzere halktan ve ülkeden yana olan tüm kesimlerle dayanışmamızı büyüteceğimizi belirtmek zorundayız. Halk muhalif her sesin susturulmaya çalışıldığı bu dönemde birlik ve beraberlik içinde olmalıdır. Halkın halktan başka çaresi ve umudu yoktur" diye konuştu.
BAĞIMSIZ YARGIYA ÇAĞRI
'Bağımsız yargıya' çağrıda bulunan Sefa Yılmaz, "Tüm kesimlere, özellikle bağımsızlığını kaybetmemesi gereken yargıya sesleniyoruz; Görevlerini yaptıkları için tutuklanan ve gözaltında bulunan gazetecilere yönelik hak ihlallerine derhal son verin ve onları serbest bırakın. Demokrasi ve insan hakları olmadan hak ettiğimiz bir yaşama kavuşamayız. Demokrasiden, insan haklarından korkmayın. Özgürlüklerden çekinmeyin. Bunlar ülkeyi geliştirecek, büyütecek, insanları mutlu, refah dolu bir yaşama sevk edecek en önemli unsurlardır. Herkes hukukun üstün olduğu, hukuki güvenlik riskinin yaşanmadığı, aniden kapısının çalınıp tutuklanma korkusu ile uyumadığı bir ülkede yaşama hakkına sahiptir. Bu karanlık artık dağılmalıdır. Bu ülkeye demokrasi ve hukukun üstünlüğü hakim olmalıdır" dedi.
BİR YERDEN DÜĞMEYE BASILMIŞ!
SOL Parti adına basın açıklamasını okuyan Barış İnce, "Son günlerde bir yerden düğmeye basılmış gibi, toplumun farklı kesimlerine yönelik bir soruşturma ve tutuklama dalgası yürütülüyor. AKP-MHP iktidarı, yeni anayasa tartışmaları öncesi büyük bir baskı ve sindirme politikası izliyor. Belediyelere kayyum atanıyor, başkanları tutuklanıyor, sanatçılar 10 yıl önceki eylemlerden dolayı ifadeye çağrılıyor, gazeteciler iş yerlerinden gözaltına alınıyor. Toplum sindirilmeye, korkutulmaya, susturulmaya çalışılıyor” değerlendirmesinde bulundu.
YENİ ANAYASA İLE HANEDANLIK...
İktidara çağrıda bulunan İnce, “Oyları her gün düşen iktidar, kendi mevcudiyetini ilelebet devam ettirmek için halkı sindirmeye karar vermiş. Emeklilere reva görülen maaşlar konuşulmasın, Bolu’da yaşanan yangının sorumluları konuşulmasın, yenidoğan çetesi konuşulmasın, ses çıkarabilecek herkes sussun isteniyor. Çözüm adı altında yürütülen süreç, kapalı kapılar ardında sürerken neyin pazarlığının yapıldığı açıklanmıyor. Muhalefeti sindirdikten sonra geçirecekleri yeni anayasa ile adeta bir hanedanlık rejimi ilan edilmek isteniyor. Ancak evdeki hesap her zaman çarşıya uymaz. İktidar bilmelidir ki bu ülkenin aydınlık insanları susmayacak. Bu ülkenin onurlu gazetecileri yine yazacak. Bu halk; cumhuriyete, demokrasiye, laikliğe sahip çıkacak" ifadelerini kullandı.