Atatürk'ün kullandığı kokulara bire bir ulaşmanın mümkün olmadığını belirten Ergül, "Ancak onunla vakit geçirmiş, onu görmüş kişilerin anılarından yakaladığımızla çalıştık. Örneğin; Mustafa Kemal Atatürk beyaz leblebisini yerken ellerine menekşe kolonyası dökermiş. Yine bir paşanın anılarında vardı ve bununla beraber 'şipre' ve 'fujer' kokularını tercih ettiğini biliyoruz. Amacımız burada onun liderliğini, duygularını ve onun kullandığı losyonlardan, parfümlerden, kokulardan ilham alarak çağımıza kokusuna uyarlamaktı" dedi. Ergül, 'Smyrna' parfümünde ise Mezopotamya topraklarında da her zaman yetişen nergis, akgünlük ardıç portakal mandalina neroli, çiçek ve reçine karışımını kullandıklarını söyledi.
Zengin tarihi geçmişe sahip olan Anadolu topraklarının eşsiz kokuları gün yüzüne çıkıyor. Asur, Sümer, Hitit döneminden Osmanlı'ya ve Cumhuriyet'in ilk yıllarına kadar birçok kişide yer bulmuş kokular yeniden ortaya çıkarılıp sergileniyor. Koku uzmanı ve parfüm tasarımcısı Bihter Türkan Ergül, çalışmasıyla vizyon ve misyonuyla tarihe yön vermiş olan Mustafa Kemal Atatürk ile Sezar, Abdülhamid Ağa, Hürrem Sultan, Kanuni Sultan Süleyman ve Fatih Sultan Mehmet gibi karakterlerin yanı sıra 'Smyrna'nın (İzmir) kokularını tasarlıyor ve bu parfümler İzmir Kültür Yolu Festivali'nde sergileniyor.
'MUSTAFA KEMAL ATATÜRK'ÜN KOKUSU YENİDEN CANLANIYOR'
İzmir Kültür Yolu Festivali'nde Mustafa Kemal Atatürk'ün kokusunun ziyaretçiler tarafından deneyimleneceğini belirten Bihter Türkan Ergül, "Kendisinin kullandığı kokulara bire bir ulaşmak elbette mümkün değil. Ancak onunla vakit geçirmiş, onu görmüş kişilerin anılarından yakaladığımızla çalıştık. Örneğin; Mustafa Kemal Atatürk beyaz leblebisini yerken ellerine menekşe kolonyası dökermiş. Yine bir paşanın anılarında vardı ve bununla beraber 'şipre' ve 'fujer' kokularını tercih ettiğini biliyoruz. Amacımız burada onun liderliğini, duygularını ve onun kullandığı losyonlardan, parfümlerden, kokulardan ilham alarak çağımıza, kokusuna uyarlamaktı. Kokuyu deneyimleyen ziyaretçilerimizden 'Koku Cumhuriyet'in ilk yıllarını anımsatıyor' cümlesi, benim için çok çok önemli ve gurur verici" dedi.
'KOKULARLA ZAMANA YOLCULUK'
Ergül, festivalde İzmir Arkeoloji Müze Müdürlüğü'nde uzman arkeolog ve müdür yardımcısı olan Elif Erginer ile çalışmaları olan, Sezar'ın kokusunun da dikkat çektiğini belirterek, "Anadolu toprakları, koku kültürü konusunda çok zengin. Biz de bu konuda çeşitli çalışmalar yapıyoruz. Bir koku bizi ana, zamana götürür. Biz de kokularla zamanda yolculuk yapmak istiyoruz. Bu kapsamda Sezar'ın kokusunu çalıştık. Bunun için İtalya'da Milano'daki parfüm tasarımcılarıyla ve oranın arşivlerinden de destek alarak günümüze uyarladığımız bir koku oldu. 2006 yılından itibaren Hürrem Sultan, Kanuni Sultan Süleyman, Fatih Sultan Mehmet gibi önemli isimlerin kokularını da gün ışığına çıkardı. Bizim için en önemli kokulardan bir tanesi de Abdülhamid Ağa'nın cuma selamına giderken avuç içerisine sürdüğü kokuydu. Bu yapmış olduğumuz çalışmalar Paris Parfüm Fuarı'nda da görücüye çıktığında ülkemiz hakkında haklı gururu yaşadık. Sergimizde dünyanın ilk parfüm formülünün bulunduğu Mezopotamya'daki topraklarda her zaman yetişen nergis, akgünlük ardıç portakal mandalina neroli, çiçek ve reçine karışımından yapılan 'Smyrna (İzmir) parfümü ile Roma dönemine ait olan ve o dönemde çok popüler olan Rhodium kokusu da ziyaretçilerimiz deneyimleyecekler" diye konuştu.
'ANTİK ÇAĞ'IN EN KIYMETLİ BİTKİSİ OLAN İRİS'
Tarihte çok zengin arşivlere, kalıntılara ve yazılara sahip olunduğunu belirten Ergül, "Osmanlı ve Cumhuriyet dönemine ulaşmak daha kolay. Çünkü çağımızda ve bunun uzmanlığıyla çalıştığınız zaman kaynaklara ulaşmak mümkün. Ancak Asur, Sümer, Hitit'e gittiğiniz zaman çivi yazıları, Akadca, Sümerce yazılarını ve arşivlerini okumak için bunların uzmanlarının olması gerekiyor. Ayrıca oradaki kaynaklarda hiçbir zaman belirli bir ölçü verilmemiş. Osmanlı'da bu konuda kolaylık yaşanıyor. Örneğin; 17'nci yüzyılda Çamaşırcı Yusuf Ağa'nın helvahane defterinde 'buhur suyunu' dirhem dirhem yazıyor. Ne kadar kaynatılmış, ne yapılmış hepsinin ayrıntısı var. Ama Antik Çağ'a baktığınız zaman böyle bir dirhem yok. Örneğin oradaki kaynaklarda 'sin' yani avuç içi diyerek tarif etmiş ancak herkesin avuç içi ölçüleri farklı. Bu nedenle onlardan ancak esinlenebiliyoruz. Ardıç, altınmühür, akgünlük ve antik çağın en kıymetli bitkisi olan iris kullanılmış. Ancak ne miktarda kullandığını ayrıntı vermemiş. Ancak yine de Türkiye'de ister arkeolojik kaynaklar olsun ister Osmanlı el yazmaları olsun çok zengin bir arşiv var. Sadece koku bölümüne çok dokunulmamış. Bu durum bize de çok ilham veriyor. Çünkü her ışığın altında muhteşem bir hazine yatıyor. Onları çalışmaya da çok büyük keyifle tamamlıyoruz" dedi.
Uzman arkeolog, müze müdür yardımcısı Elif Erginer ise "İzmir Kültür Yolu Festivali, 26 Ekim-3 Kasım tarihleri arasında İzmir'de gerçekleşiyor. İzmir Kültür Sanat Fabrikamızda 'Kokunun İzinde Smyrna' isimli sergiye ev sahipliği yapıyor. Bihter Türkan Ergül, Doçent Dr. Cenker Atilla ve benim ortaklaşa hazırladığımız bir sergi bu. Katılımcılarımız sergide antik kokuları deneyimleme şansı bulacak. Bu kokuların farklı anlamlarını ve farklı türlerini de tekrar sergimizde görebilecekler, deneyimleyebilecekler. Bu anlamda farklı deneyimi yaşamak üzere herkesi 'Kültür Yolu Festivali'mizdeki 'Kokunun İzinde Smyrna' sergimize bekliyoruz" diye konuştu.