Ayşegül Koç/ İklim Bilimci Prof. Dr. Doğan Yaşar, Son Mühür TV’de yayınlanan Sıcak Bakış programında Ayşegül Koç’un sorularını yanıtladı. Bu yıl İzmir Körfezi daha kötü kokacak diyen Prof. Dr. Yaşar; “Kokuyu hissetmeye başladık. Dereleri de kireçlemeye başladılar. Neden kireçlediklerini de bilmiyorum. Hiçbir bilimsel yanı yok. Derelerin altını betonlamak katliamdır. Bu sene Sayın Başkan’ın yapabilecek çokta bir şeyi yok” dedi.
“El Nino gidiyor, La Lina geliyor!”
İklim değişikliği ile ilgili konuşan Yaşar; “Geçtiğimiz yıl Süper El Nino yaşanacağı söylenmişti. Bunun anlamı Pasifik’teki ısınmadır. Denizler ne kadar çok ısınırsa o yıl daha çok yağmur yağar, daha fazla kasırga, hortum oluşur. Geçtiğimiz sene 25 Temmuz’da Türkiye’de deniz suyu sıcaklığı rekoru kırıldı. Ardından da sıcaklık rekorları peş peşe kırılmaya başladı. Bu senede ılık bir kış geçirdik. Mayıs ayına baktığımızda serin bile gidiyoruz diyebiliriz. El Nino’nun sonlarına geldik. Böylelikle kasırga ve fırtınaları görme olasılığımızda düşecektir. Süper El Nino son 50-60 yılın en büyüklerinden biriydi. Bunlar yaşamda var zaten. Bizim yapmamız gereken suyumuza sahip çıkmak. Yaz mevsimini çok kurak geçireceğimizi zannetmiyorum. Çünkü Türkiye'de aşırı iklim olaylarına neden olan ve aynı zamanda geçtiğimiz yazın aşırı sıcak geçmesine sebep olan El Nino gidiyor ve yerine La Nina geliyor. El Nino hava olayı dünya genelinde sıcak artışına neden olurken, La Nina ise tam tersi şekilde dünya için daha soğuk hava koşulları anlamına geliyor” diye konuştu.
"Dünyanın ısısına güneşteki patlamalar karar verir"
Güneş patlamalarının yağışlara olumlu etki yaptığını söyleyen Prof. Dr. Yaşar; "Patlamanın büyüklüğü ve sayısı ne kadar artarsa, yağmur olarak şahane bir dönem geçiririz. Çünkü sıcaklık artacaktır, buna bağlı olarak da yağış ve verimlilik de artacaktır. Güneş patlaması ne kadar artarsa daha az kuraklık çekeriz. Yani kuraklığın en büyük çaresi güneşteki patlamalardır. Dünyanın ısısına güneşteki patlamalar karar verir" ifadelerini kullandı.
“Geçmişte elektrik sistemine zarar verdi”
Güneşteki patlamaların yarattığı olumsuzluklara da değinen Prof. Dr. Yaşar, "Zaman zaman çok büyük patlamalar oluyor. Geçtiğimiz günlerde de bunlardan biri gerçekleşti. Etkileri devam ediyor. Bu büyük patlamalar dünyaya müthiş bir jeomanyetik fırtına getiriyor. Örneğin 1859 yılında daha yeni yeni elektrik sistemleri varken devasa bir güneş patlaması oluyor ve bir anda bütün sistem çöküyor. Elektrikler gidiyor. 1989'da oluşan yine büyük bir patlamada Kanada'nın yarısı elektriksiz kaldı, bütün trafoları patladı. Dünya bu döngüyü yine yaşayacak" dedi.
‘Barajlar doluyken neden yeraltından su çekiyoruz ?’
Prof. Dr. Yaşar; “Su konusunda da şuan için sıkıntımız yok İzmir için. Tahtalı Barajı’nda 6-7 aylık suyumuz var. Bizim su kullanımı konusunda yeraltı sularını rahat bırakmamız lazım. İzmir’de suyun yüzde 55-60’ını kuyudan kullanıyoruz. Su çekmekle rezervler harcanıyor. Baraj doluyken neden oradan çekmiyoruz da yer altından su çekiyoruz? Manisa’yı kuruttuk, Gölmarmara’yı biz kuruttuk. Her gün 250 metreküp su çektik oradan. Israrla suyumuzu yer altından kullanmaya devam ediyoruz. Bu çok yanlış” dedi.
“Çöl tozları yaşamın olmazsa olmazıdır”
İzmir’de de etkili olan çöl tozları üzerine konuşan Prof. Dr. Yaşar; "Gördüğünüz ormanlar, yeşilliklerin hepsinin temelinde çöl tozu vardır. Çöl tozları yaşamın olmazsa olmazıdır. Genellikle mart sonu başlar ve nisan ayında hava sıcaklığının artması ile beraber artış gösterir. Bunlar doğanın gübresidir ama dünden beri bu yılın en yoğun dönemini yaşadık. Arabalar çamurlandı. Ayrıca çöl tozlarından astım ya da bahar alerjisi olanlar olumsuz etkilenir. Bunun da çaresi partikül tutucu maske takmaktır” ifadelerini kullandı.
“Derelerin altını betonlamak katliamdır”
Prof. Dr. Yaşar İzmir’in körfez sorunu hakkında eleştirilerde bulundu. Kokuyu hissetmeye başladık diyen Yaşar; “Dereleri de kireçlemeye başladılar. Neden kireçlediklerini de bilmiyorum. Denizdeki yaşamın temelini dereler oluşturur. Siz orayı kapatarak kılcal damarınıza beton döküyorsunuz. Arkadan yavaş yavaş kokmaya başladı Körfez. 2013’lere geldik, deniz marulları patlamaya başladı yavaş yavaş. Geçtiğimiz sene toplu balık ölümleri başladı. Balık ölümleri son noktadır. 2004 yılında Sayın Piriştina’nın son günlerinde Körfez tamamen mavileşti. ‘Tamam yüzeceğiz’ dedik. 2005 yılında öldükten sonra bütün arıtma tesislerini kapattılar. Kocaoğlu olaya hiç müdahale etmedi. Etmeyince tekrar kirli su gelmeye başladı. Bu sefer Sayın Kocaoğlu anormal bir hata yaptı. Derelerin altını betonladı. O zaman da söyledim, derelerin altını betonlamak katliamdır. Piriştina ile her çarşamba günü hazırlık toplantıları yapılırdı. Piriştina’nın kapısı açık zaten içeri girip konuşabiliyordunuz. Kocaoğlu’ndan randevu alamadık ki Tunç Soyer’den hiç alamadık. Kocaoğlu ve Soyer bilimsel tarafı hiç dinlemedi” diye konuştu.
“Körfez bu yıl daha kötü kokacak”
Bu yıl İzmir Körfezi’nde koku daha kötü olacaktır diyen Yaşar; “Bu sene Sayın Başkan’ın yapabilecek çokta bir şeyi yok. 2005-2006’larda bir yılda yüzülebilecek Körfez şu anda 4-5 yılda yüzülemez durumda. İzmir arıtma tesisi olarak dünyanın en iyilerindendi. Ama şu anda sistemde bir çöküş var. Bu bilimsel bir çöküş. Alsancak’ın çökmesi de çok büyük bir sorun. İzmir gibi mega kentlerde birkaç kişinin beyniyle bu iş olmaz. Çalıştay yapılsın diyorum. Öncesinde toplantılar yapılsın. Sonra da 20 yıllık planlar yapılsın ve başkanlar değişse bile o planlar devam etsin” açıklamasına bulundu.