KÜLTÜR VE SANAT HABERLERİ

Prof. Dr. Kamuran Elbeyoğlu: 'Lilith’in kızları mıyız ? Başkaldıranlar mıyız ?'

Son Mühür Tv’de yayınlanan Sevinç Öztürk ile Beyin Sizsiniz programının bu haftaki konuğu Prof. Dr. Kamuran Elbeyoğlu oldu. Aşk ve kadın kavramlarını, yaratılan ilk kadın Lilith üzerinden ele alan Elbeyoğlu, 'Orta çağda cadı diye yakılan kadınların yüzde 90’ı kızıldır ve Lilith ile özdeşleştirilmiştir' dedi.

Son Mühür Tv'de yayınlanan Sevinç Öztürk'ün sunumuyla gerçekleşen "Beyin Sizsiniz" programının bu haftaki konuğu Prof. Dr. Kamuran Elbeyoğlu oldu. Elbeyoğlu, aşk ve kadın kavramlarını ele alırken, ilk kadın olarak kabul edilen Lilith figüründen yola çıkarak, "Orta çağda cadı diye yakılan kadınların yüzde 90'ının kızıl saçlı olduğunu ve Lilith ile ilişkilendirildiğini" belirtti.

Aşkın bilinçle bağlantısı

Prof. Kamuran Elbeyoğlu, "Aşık olduğumuzu fark etmek için bilinçli olmamız gerekir derken, 'Sevgimizi nasıl ifade edeceğimize dair doğruların büyük ölçüde kültürel ve sosyal kodlarımıza işlendiğini" vurgulasdı. Jung kuramıyla bu durumun açıklandığını belirten Elbeyoğlu, "Bizim kollektif bilinç dışımızın var ve Jung'a göre, buna "mem" deniyor. Her insanın içinde belirli kalıplar olduğunu ve bu kalıpların, kültürel olarak beslenmiş kodlarımızın nasıl davranacağımızı ve tepkimizi belirler. Bu kodların, doğduğumuz ortamın kültürü ve sosyal yapısı tarafından şekillendirildiğini ifade eder' ifadelerini kullandı. 

Lilith’in temeli

Prof. Dr. Kamuran Elbeyoğlu, Lilith efsanesinin kadın şeytanlaştırılması olgusuyla nasıl bağlantılı olduğunu şu sözlerle açıkladı:

'Kadının şeytanlaştırılması konusunda da Lilith meselesinin temeli var. Rivayete göre tanrı ademe eş olarak Lilith’i yaratmıştır ama aynı maddeden yaratmıştır. Aslında aynı maddeden yaratıldıkları için eştir. Lilith’i ademin kendisini hükmetmesine karşı çıkar. Lilith dayanamayıp, cenneti terk ediyor. Orada ifritlerle beraber olduğu ve çocuklar yaptığı söylenir. Al bastı deriz ya biz o aslında Lilith’in şeytanlaştırılmış şeklidir. Çünkü rivayete göre Lilith geri gelmeyi reddedince tanrı onun çocuklarını öldürmekle cezalandırır ve lilith çocuklarının ölümünün intikamını lohusa kadınlardan alır der. Bu bir anlamda ‘Kadın kadının kurdudur’ söyleminin temellerinin atıldığı bir yerdir.

Lilith çok güzel bir kadın, tanrı ademin yalvarışından sonra Lilith’e gidiyor gel diye. Ama o gelmiyor. Böylelikle şeytanlaştırılıyor. Tanrı Lilith’in suretinde Havva’yı yaratıyor bu sefer aynı problemle karşılaşmamak için Havva’yı Adem’in kaburga kemiğinden yaratıyor.'

Lilith’in kızları mıyız ?

Prof. Dr. Kamuran Elbeyoğlu, 'Ben öğrencilerime sorarım hep, ‘Lilith’in kızları mıyız ?’ Başkaldıranlar mıyız ?Yoksa başkasını hoşnut etmek isteyen başkaları için yaşayanlardan mıyız ? Niye panik atağı en çok kadınlar yaşar ? Burada saçımı süpürge ettim diye hangi baba demiştir ? Erkekler için aklımıza bile gelmez. Bir kadının kendini feda edişi biliriz. Kadınlar fedakarlık beklenen ve bekleyendir. Herkesi mutlu etmek istediğinde diğerlerine göre formüle ettiğinde bu sefer kendi ruhunu besleyemiyorsun.

Masallardaki cadılar hep tek başına yaşayan kadınlardır. Orta çağda cadı diye yakılan kadınları yüzde 90’ı kızıldır ve Lilith ile özdeşleştirilmiştir. Ve kötü görülmüşlerdir.

‘Annelerimiz çok çekti’

Prof. Dr. Elbeyoğlu Ece Temelkuran'ın sözünden alıntı yaparak şunları söyledi: 'Ece Temelkuran’ın bir lafı vardır ‘Annelerimiz çok çekti’ diye. Kızlarının kendisi gibi çok çekmiş olmasını istemezler. İsterler ki okusunlar, kendi parasını kazansın, kendi başının çaresine baksın. Ama sonunda kızlarını aynı kendileri gibi bir kavanozun kapağını açamayacak kadar bağımsız yetiştirirler. Meselenin öz budur. Kadının bağımsızlaşma öyküsü bir temel mücadeledir. Hem kendisini yetiştiren kalıplara hem de kendi içerisindeki bağımsızlık etkisine kulak verme mücadelesidir.

Sevgi aidiyet ile bağlantılıdır. Bu aitlik hissi ile bağımsız olma arasındaki çatışma temel varoluşsal problemidir. Bu kadınlarda daha derinden yaşanıyor. Kadınlar sosyolojik olarak hükmedilmeye, bağımlı yatkın bir şekilde yetiştiriliyor.

Eş seçiminde kadın ve erkek

Prof. Dr. Kamuran Elbeyoğlu, erkeklerin eşit bir ilişki yaşamak istediklerinde toplumla mücadele etmek zorunda kaldıklarını söyledi. Elbeyoğlu, "Eş seçiminde kadının daha önde olması erkek açısından çok da kabul edilebilir bir şey olarak görülmüyor. Toplum tarafından erkekler kılıbık olarak adlandırılıyor. Kılıbık, karısına gerekli şekilde saygıyı gösteren erkeklerdir. Dolayısıyla toplumsal bir oluşum içerisinde bakmamız gerek. Erkekler de bu anlamda mücadele ediyorlar." dedi.

Elbeyoğlu, erkeklerin ve kadınların koruma içgüdüsüyle yetiştirildiğini ve bunun eşit ilişkilere engel olduğunu vurguladı. "Erkekler de kadınları koruma içgüdüsüyle yetiştiriliyor. Bu da bir puzzle parçaları gibi tamamlıyor birbirini. Kadının doğurgan olması üretken bir doğası olduğu anlamına geliyor. İlk çağlarda anaerkil dönemin etkin olduğu dönemlerde çocukları besliyor kadın. Dolayısıyla kadının besleyici yanı memeleri. Onun için meme bereketin simgesi. Bu yüzden Kibele tanrıçalarını bol memeli yaparlar ki bu bir bereket ve kıtlıklara karşı panzehirdir."

Kibele: Bereket tanrıçası

'Kadının doğurgan olması üretken bir doğası olduğu anlamına geliyor' diyen Prof. Dr. Kamuran Elbeyoğlu ilk çağlarda anaerkil dönemin kadının çocukları beslediğini dile getirdi. Elbeyoğlu, 'Dolayısıyla kadının besleyici yanı memeleri. Onun için meme bereketin simgesi. Bu yüzden Kibele tanrıçalarını bol memeli yaparlar ki bu bir bereket ve kıtlıklara karşı panzehirdir' dedi.

Elbeyoğlu, erkeklerin farkındalığı arttıkça penisin ve cinselliğin öneminin arttığını ve bunun bir erk ilişkisini doğurduğunu söyledi. "Erkek önceleri bunun farkında değil. Ne kadar tanrısal bir şey diyor sonra döllemesem bu olmayacak diyor. Sonrasında penisin ve cinselliğin önemi artıyor ve bir erk ilişkisini doğuruyor. Kadın bu anlamda cinselliği erkekler tarafından kontrol edilen bir meta haline geliyor" şeklinde konuştu.