Uluslararası Göç İstatistikleri’nin 2023 yılı verileri, Türkiye'den yurt dışına göç edenlerin sayısında dikkat çekici bir artış yaşandığını ortaya koydu. Türkiye'den göç edenlerin sayısı, 2022'ye göre %53 oranında bir artışla 714 bin 579 kişiye ulaştı. Göçmenlerin sayısındaki bu büyük artış, ülke genelinde yaşanan önemli değişimlerin ve ekonomik zorlukların bir göstergesi olarak değerlendiriliyor. İzmir, göç veren iller arasında dikkat çekici bir konumda bulunarak 4. sırada yer aldı. Verilerde ayrıca Türkiye'ye gelen göçmen sayısında düşüş gözlendiği de kaydedildi.
"Türkiye'den göç eden nitelikli gençler kamuda istihdamın tek kriterinin partizanlık olduğunu fark ediyor"
Siyaset Bilimci Prof. Dr. Tanju Tosun, göç edenlerin büyük bir kısmının nitelikli eğitimli gençlerden oluştuğunu belirtti. Tosun, bu durumu şu şekilde açıkladı: “Türkiye’den yurt dışına göç eden gençler arasında mühendislik, tıp gibi yüksek eğitim almış bireylerin sayısı giderek artıyor. Bu gençler, ülkemizde hak ettikleri değerle karşılaşmadıkları için, daha iyi ekonomik koşullarda yaşamayı ve kariyer fırsatlarını değerlendirmek istiyorlar. Özellikle kamu sektöründe çalışmak isteyen gençler, Türkiye'de kamuda istihdamın tek kriterinin partizanlık olduğunu fark ediyorlar. Bu nedenle kamu kapıları onlara kapalı kalıyor ve bu durum gençleri yurt dışına yöneltiyor. Kamu sektörü, partizanlık gibi ayrımcılık kriterleri nedeniyle, nitelikli bireyler için cazip bir seçenek olmaktan çıkmış durumda.”
Prof. Dr. Tosun, gençlerin yüksek eğitim ve kariyer hedefleri doğrultusunda daha adil ve fırsat eşitliği sunan ülkelerde yaşamayı tercih ettiklerini ifade etti. Bu durumun, Türkiye'nin beyin göçü yaşamasına neden olduğunu ve gençlerin, daha iyi yaşam koşulları arayışında yurt dışına yöneldiğini vurguladı.
"Türkiye'ye gelen göçmen sayısındaki düşüş: Ekonomik krizle ilişkilendirilebilir"
Prof. Dr. Tanju Tosun, Türkiye'ye gelen göçmen sayısında gözlenen düşüşü de detaylı bir şekilde ele aldı. “Türkiye'ye gelen göçmen sayısındaki bu düşüş, Türkiye'nin yaşadığı ekonomik kriz ile doğrudan ilişkilidir,” diyen Tosun, şu açıklamalarda bulundu: “Eğer Türkiye'ye gelen göçmen sayısında bir azalma varsa, bunun nedeni Suriye'den gelen göçmenlerle ilişkilendirilemez. Çünkü Suriye'den gelenler, hukuki statü açısından göçmen değil, geçici sığınmacı olarak değerlendiriliyor. Ukrayna-Rusya savaşı nedeniyle kıyı Akdeniz illerine bir miktar göç olmuştu, ancak Türkiye'nin ekonomik koşulları göçmen sayısını etkilemiş durumda. Türkiye’deki ekonomik kriz, özellikle Doğu Avrupa'dan gelen göçmen sayısında bir azalmaya neden oldu. Bu durum, ekonomik koşullardaki zorlukların ve belirsizliklerin göçmenler üzerinde nasıl etkili olduğunu gösteriyor.”
Tosun, bu gerilemenin Türkiye'nin ekonomik durumunun bir yansıması olduğunu ve göçmenlerin yaşadığı ülkenin ekonomik şartlarının, göç hareketlerini doğrudan etkilediğini belirtti.
"Kıyı Ege yerleşimlerinde ev fiyatları artışı ve turist sayısını etkiliyor"
Prof. Dr. Tosun, Türkiye'deki ekonomik krizlerin kıyı Ege yerleşim yerlerinde ev fiyatlarının artmasına neden olduğunu ve bu durumun yerli ve yabancı turistlerin bölgelere olan ilgisini etkilediğini ifade etti. “Kıyı Ege bölgelerinde, özellikle Didim gibi yerlerde ev fiyatlarının yükselmesi, yaşam maliyetlerini artırdı. Bu durum, hem yerli hem de yabancı turistlerin bu bölgelere olan ilgisini azalttı,” dedi.
Tosun, batı Avrupalı turistlerin kıyı bölgelerdeki yerleşim yerlerini etkileyen ekonomik koşullar hakkında şu bilgileri verdi: “Didim’de İngilizlerin yerleşik olduğu mahallelerde bir gerileme olup olmadığını incelemek gerekiyor. Ayrıca, Antalya'nın Serik bölgesinde ve Lara tarafında da benzer analizlerin yapılması önemli. Bu bölgelerde, turistlerin yaşadığı yerlerde fiyatların artması ve yaşam koşullarının zorlaşması, turistik ilgiyi ve yerleşim tercihini etkiliyor.”
Orta sınıfın sosyoekonomik gerilemesi
Prof. Dr. Tosun, Türkiye'deki ekonomik değişimlerin ve kentsel dönüşümün orta sınıf üzerinde yarattığı etkileri de detaylandırdı. “Ekonomik koşulların kötüleşmesi, kıyı kentlerde yaşamanın zorlaşması, orta sınıfın sosyoekonomik statüsünde bir gerilemeye neden oluyor. Orta sınıfın yaşadığı bölgelerde, kentsel dönüşüm süreçleri yaşanıyor ve bu durum mahalle yerleşimlerinde statü kaybına yol açıyor,” şeklinde konuştu.
Tosun, kentsel dönüşümün ekonomik eşitsizlikleri artırabileceğini belirtti: “Kentsel dönüşüm projeleri, özellikle alt ve sabit gelirli kesimlerin yaşadığı bölgeleri etkiliyor. Bu bölgelerde yaşanan dönüşüm süreci, bu kesimlerin daha üst sosyoekonomik statüdeki mahallelere taşınmasını engelliyor ve onların daha düşük sosyoekonomik statüdeki mahallelere yönelmesine neden oluyor. Bu durum, orta sınıfın yerleşim yerlerinde yaşadığı ekonomik kayıpları ve statü düşüşünü tetikliyor.”
"Bu bölgelerde kiraların arttığını görüyoruz"
Tosun, ayrıca ülke içindeki göç hareketliliği ve yerleşim değişikliklerinin orta sınıf üzerindeki etkilerini değerlendirdi. “Orta sınıf ekonomik olarak daraldığında, yaşadığı bölgelerde kiralar artıyor. Bu durum, orta sınıfın daha düşük sosyoekonomik statüdeki mahallelere taşınmasına neden oluyor. Kentsel dönüşüm, bu süreçte daha alt mahallelere yönelik yerleşimi tetikleyebiliyor,” dedi.
Tosun, bu ekonomik koşulların sosyal yapıyı nasıl etkilediğine dair şu tespitlerde bulundu: “Orta sınıf, ekonomik daralma nedeniyle, daha yüksek kiralarla karşılaşıyor ve bu da onları daha düşük sosyoekonomik statüdeki bölgelerde yaşamaya zorunlu kılıyor. Kentsel dönüşüm projeleri, bu süreçte sosyoekonomik eşitsizlikleri artırabilir ve orta sınıfın yaşadığı bölgelerde statü kaybına yol açabilir.”