Son Mühür TV’de yayınlanan Kemal Kamburoğlu ile Hayatın Nabzı programının bu haftaki konuğu İzmir Aile Hekimleri Derneği Yönetim Kurulu Başkanı Uzman Doktor Muteber Çolak oldu. Çolak 14 Mart Tıp Bayramını kutlarken sağlık çalışanlarına uygulanan şiddet için ‘Maçlardaki şiddet olaylarında en üst makamlara kadar tepki gösterildi hastanelerde hekimler öldürülüyor hiçbir ses çıkmıyor.’ İfadelerini kullandı. Uzman Dr. Çolak’ın konuşmasındaki detaylar şu şekilde…
Toplumsal sağlık hizmetini basamaklandırarak tanımladıklarını belirten Doktor Çolak en önemli basamağın birinci basamak olduğunu vurgularken, ‘Temeli insan hastalanmadan onları korumaktır. Devletin en çok birinci basamağa yatırım yapması gerekiyor’ şeklinde konuştu.
Aşı karşıtı politika var ve bazı hekimler de destekliyor
Dr. Çolak aşı karşıtlığı olduğunu ve bazı meslektaşlarının da bunu desteklediklerinin altını çizdi ve ekledi; Engelli olan vatandaşlarımız vardı bir zamanlar. Ama aşı politikası ile artık kimse engelli değil. Bilime aykırı şekilde dünya çapında aşı karşıtlığı yaşandı bazı hekimlerin de desteği oluyor. Katılmak mümkün değil. Aşı oldu kalp krizi algısı yapıldı. Bunu araştırmak gerekiyor.
Hekimler yurtdışına gidiyor dendiğinde yaptığı eliyle para sayma işareti gerçeği yansıtmıyor
Ülkemizin insanının sağlığını önemsiyoruz ama bizi yöneten işverenlerle bakanlıkla aynı cephede olmamız gerekiyor. Sorunlarımıza çözüm üretilmesi gerekiyor. Hekimler yurtdışına gidiyor dendiğinde yaptığı eliyle para sayma işareti gerçeği yansıtmıyor. Sorun para değil. Bu ülkenin en zeki gençleri çözüm üretebilirdi. Can güvenliği istiyoruz öncelikle. Etkili bir çözüm istiyoruz. Maçlardaki şiddet olaylarında en üst makamlara kadar tepki gösterildi hastanelerde hekimler öldürülüyor hiçbir ses çıkmıyor.
Şiddet halkın nitelikli sağlık hizmeti almasını engelledi
Hekime olan saygının ortadan kalkmasının temel nedeninin hükümetin sağlık politikaları olduğunu söyleyen Çolak; ‘Sağlıkta özelleştirmeyi hedef koydu, Sağlığın özelleştirilme sisteminde koruyucu sağlık tedbirleri ihmal ediyor. ‘Doktor efendi dönemi bitti’ döneminden başlayıp ‘Giderlerse gitsinler’ sürecine kadar olaylar şiddeti teşvik etti. Halkın sağlık hizmeti almasını ve nitelikli sağlık hizmetini engeller duruma geldi. Etkili bir şiddet yasası lazım.
136 hastaya bakılmaz
Ben aile hekimleri arkadaşlarıma ağır iş yükünde bakmamalarını söylüyorum. Ben de bakmıyorum. 136 hastaya bakılmaz. O hastanın her şeyle ilgilenmesi mümkün değil. Hasta ile birbirinize saygınızı yitiriyorsunuz. En ağır işçinin 2 çay molası tanımlı bizde o tanımlı değil.
Aile sağlığı merkezlerinin fiziksel koşulları da var. Aile hekimi yapar gibi bir madde getirdiler. Apartmanların alt katlarına yetersiz koşullarda aile sağlığı merkezleri oluşturmak zorunda kaldık. Müstakil aile sağlığı merkezleri istiyoruz. Temel ekonomisi inşaat olan bir ülkeyiz. Pekala hedef koyulursa aile sağlığı merkezleri de yapılabilir.
Aile sağlığı merkezi giderlerini hekimler ödüyor
Aile sağlığı merkezi giderlerini hekimler ödüyor. Bunun için hekimlere cari ödeme altında bir ödeme yapılıyor. Bizim aile sağlığı merkezi için yaptığımız ödemelerimize tahmin üzerinde zam geliyor. Bakanlığın bize ödediği para ile bu imkansız. Böyle bir çıkmazdayız. Büyük kentlerde çok büyük bir sorun bu cari ödemeler.
Kamudaki hekimlerin vergi problemi var. Hekimler emekli olması diye mi yapıyor bilmiyorum. Temel maaşı düşük tutuyor, teşvik gibi ek ödemeler yapıyor. Hastanede çalışan hekimin vergi dilimi maaşı üzerinde.
Sürekli yasa çıkarıyor eylem yapıyoruz iptal ediliyor. Ama yine devam ediliyor. Aynı iktidarın içerisinde sürekli yasamız ve yönetmeliğimiz değişiyor. Biz sürekli itiraz eden pozisyonundayız. Yoksa biz hastalarımızla ilgilenmek istiyoruz. Tabi bunu yaparken kendi sağlığımızı da korumak istiyoruz.
Tıp Bayramı'nı sadece bayram olarak kutlayacağımız günleri emekli olmadan görmeyi ümit ediyorum.