Dizinin merkezinde zombi salgını olsa da, The Last of Us hiçbir zaman yalnızca enfekte yaratıklarla ilgili değildi. İlk sezonun başarısı, Joel ile ona emanet edilen öksüz genç Ellie arasında gelişen ve sonunda baba-kız ilişkisine dönüşen bağdan kaynaklanıyordu.

Zombiler, hikâyeye tehlike ve aksiyon katıyor olabilir; fakat dizinin gerçek gücü, sevginin kıyametin ortasında bile nasıl ayakta kalabildiğini göstermesindeydi. Ancak ikinci sezonda yaşanan büyük bir olay. Burada spoiler vermemek adına detaylandırılmıyor, dizinin kalbini söküp alıyor.

The Last Of Us11

Çarpıcı Açılış, Ağır Yıkım

Yeni sezon, hikâyeye beş yıl sonrasından güçlü bir giriş yapıyor. Joel ve Ellie artık Wyoming'de, Jackson kasabasında yaşıyor. İlk bölümler, kasabanın Vahşi Batı havasını başarıyla yansıtıyor: At arabaları, surlarla çevrili sokaklar ve silahlı devriyeler... Fakat Ellie, Joel’e oldukça kızgın. İlk sezonda Joel, Ellie’yi kurtarmak için potansiyel bir tedaviyi feda etmiş, hatta bu uğurda birçok insanı öldürmüştü. Ona da yalan söylemişti. Ancak kızgınlığın nedeni sadece bu değil.

Kasabanın renkli karakterleri de hikâyeye renk katıyor. Joel’in sadık kardeşi Tommy (Gabriel Luna), bu sezon daha ön planda. Catherine O’Hara, alaycı terapist Gail rolüyle hem güldürüyor hem de iç acıtıyor. Isabela Merced’in canlandırdığı Dina ise enerjisiyle dikkat çekiyor. Ancak yazarların Ellie-Dina ilişkisini daha ilk sahnelerden belli etmesi, bu olası romantizmi biraz zayıflatıyor.

Yolculuk ve Yıkım

Dizi, Ellie ve Dina'yı Jackson'dan uzaklaştırıp tehlikeli bir yolculuğa çıkardığında ise yönünü kaybediyor. En etkileyici aksiyon sahnelerinden biri başlarda geliyor: Enfekte yaratıklar Jackson surlarını aşarken çatılardan ateş açılıyor. Ama bu tansiyon ilerleyen bölümlerde yerini tekrarlayan, öngörülebilir zombi saldırılarına bırakıyor.

Kaitlyn Dever’in canlandırdığı Abby karakteri ise dizinin en çarpıcı yeniliği. Acımasız bir intikam planıyla Joel’in peşine düşüyor. Tıpkı ilk sezonda olduğu gibi, bu sezonda da "öldürmenin anlamı" sorgulanıyor: Adalet mi, intikam mı? Bu etik sorular dizinin hala güçlü yanlarından biri.

Fakat dizinin asıl gücünü veren Joel-Ellie ilişkisi arka planda kaldıkça, anlatı da gücünü yitiriyor. İkilinin geçen beş yılı anlatan bir geri dönüş bölümü oldukça etkileyici olsa da, bu bölüm bile dizinin onlara ne kadar bağlı olduğunu gözler önüne seriyor.

The Last Of Us12

Beklentileri Karşılamayan Bir Uyarlama

The Last of Us’un izleyici kitlesi ikiye ayrılıyor: Oyunu bilenler ve bilmeyenler. Oyunun sadık takipçileri bazı sürprizleri zaten biliyor olabilir. Ancak bir video oyununu diziye uyarlamak, onu kutsal metin gibi ele almakla değil, uyarlamanın gücünü kullanmakla olur. İlk sezon bunu başarmıştı.

Ne yazık ki ikinci sezon, duygusal olarak dağınık yapısıyla oyun uyarlamalarından farksız, sıradan bir iş haline geliyor. Joel ve Ellie arasındaki duygusal çekim azaldıkça, dizi yalnızca bir "zombi dizisi"ne dönüşüyor.

Kaynak: Haber Merkezi