Ayşegül Koç/ Son Mühür TV’de yayınlanan Gündem Yorum programının bu haftaki konuğu TİTAR Tarım Yönetim Kurulu Başkanı Mehmet Doğan oldu. Hasan Tahsin Kocabaş’ın sorularını yanıtlayan Doğan, tarımda genç nüfusun azaldığını ve bilinçsizliğin bu alanda zorluklar çıkarıldığını söyledi.
TİTAR Tarım Yönetim Kurulu Başkanı Mehmet Doğan, Afyon’un köylerinde yabancı şirketlere arazi ve ev satışı hızlanması ile ilgili haberler hakkında değerlendirmelerde bulundu. Çıkan haberlerin doğru olduğunu ifade eden Doğan, 'Ziraat Bankası kendi görev alanının dışına çıkıp da tarımsal alanı boş çıkarınca o malum banka o alana girdi ve çok ciddi bir kredi verdi. Bankalar gayrimenkul ipoteğine göre kredi verirler. Bizim çifçimizin, vatandaşımızın gayrimenkulunu ipotek olarak aldılar ve vatandaşımız da bu krediyi amacına uygun kullanmadı. Böyle olunca kredilerin geri dönüşü zor oldu ve banka hacze dönüştürdü. Vatandaşın elinde olan birkaç toprak da gitti. Babadan dededen kalan tarım topraklarımız ya icralarda satıldı ya bankanın eline geçmiş oldu. Söylenen o ki en büyük gayrimenkul banka olmuş. Bu banka yabancıların' ifadelerini kullandı.
'Bir parça tarım ürünüyle ilgili fiyatlar arttğı zaman ithalata başvuruyoruz'
Mehmet Doğan, dünyanın alarm verdiğini ve diğer ülkelerin önlemlerini çok daha önceden aldığını ifade ederken, Avrupa'nın Covid döneminde 19-20 milyar dolar çiftçiye destek verdiğini söyledi. Doğan, 'Biz bunun farkında değiliz. Biz bir parça tarım ürünüyle ilgili fiyatlar arttğı zaman ithalata başvuruyoruz. Kendi üreticimizi ithalatla terbiye etmeye çalışıyoruz. Bu doğru değil. Bu geçiş döneminde devletin bazı şeyleri yüklenmesi gerek. Riskleri yaşayabiliriz ama ondan sonra uzun perspektifte biz tarım politikamızı oturtturuz.
Hayvan sayılarında düşüş olduğuna dikkat çeken Mehmet Doğan, '1960’lı yıllara baktığınızda insandan çok hayvan sayımız var. Kişi başına 2.6 hayvan düşüyor. 2018’e geldiğimizde bu durum kişi başına 0.7 hayvan olarak gözüküyor. Nüfus artmış, hayvan sayısı azalmış biz sürekli geriye gidiyoruz ve bu durum sürekli halde devam ediyor. Önlem alınırsa bunun önüne geçmek mümkün' dedi.
‘Genç nüfus yüzünü tarıma değil şehirlere dönüyor’
'Çiftçilikte yaş ortalaması 57-58’lere geldi' ifadelerini kullanan Mehmet Doğan şu şekilde devam etti: 'Bu insanlar ağır işlerde çalışıyorlar. Bu insanların çocukları ailelerinin işini devam ettirmiyorlar. Genç nüfus yüzünü tarıma değil şehirlere dönüyor. Biz tarım alanında insan bulamayacak hale geleceğiz.
'Desteklemeler var ama hiçbir yaraya merhem olmuyor'
Öncelikle eğitim verilmesi gerek, kıymetinin anlaması gerek ve her aileden en az 1 kişinin devlet tarafından sigortalanması gerekiyor. O kişi arkamda devlet güvencesi var demeli. Elde etiiği ürünün değerlendirilmesi lazım. Vatandaş ekip biçiyor ama zarar ediyor, bu olmamalı. Bu durumda devletin devreye girmesi lazım. Bir diğer unsur ise desteklemeler. Desteklemeler var ama hiçbir yaraya merhem olmuyor. Desteklemeler hak ettiği şekilde ve vatandaşın sorununu çözebilecek düzeyde olmalı.
'Enflasyonist ortamlarda sizin hiçbir şeyi sabit tutmanız mümkün değil'
Enflasyonist ortamlarda sizin hiçbir şeyi sabit tutmanız mümkün değil. Çünkü ücretler sürekli artyor. Üretim maliyeti arttığı müddetçe sofranızdaki ürünlerin fiyatı da artacaktır. Üretim de sinirli, çünkü maliyetler yükseldikçe vatandaşlar altından kalkamıyor, kalkamayınca da üretime devam edemiyor. Örneğin, Küçük Menderes bölgesinde hayvancılık alanında birçok aile işletmesi kapattı, devretti ya da kapasitesini düşürdü. Bu durum sürekli devam ediyor.
'Hayvancılık üretiminde ciddi kusur, eksiklik ve cahilliklerimiz var'
Hayvancılık üretiminde sıkıntılarımız olduğuna dikkat çeken TİTAR Tarım Yönetim Kurulu Başkanı Mehmet Doğan, 'Bizim hayvancılık üretiminde de ciddi kusur, eksiklik ve cahilliklerimiz var. Hayvanımızı döl veriminde ve buzağı yaşatmada kaybediyoruz. Hayvancılık üretiminde donanımlı bilinçli bir şekilde yapıyor olsak 3-5 seneye ihtiyacımızı karşılayacak düzeye sahip olabiliriz. Yönlendiren yok, üretici bilinçsiz, eğitimsiz. Diğer ülkelerde buzağı kaybı yüzde 5’lerdeyken bizde yüzde 20’lerde. Avrupada hayvanı gebe bırakma yüzde 80’ken bizde bu oran yüzde 50-55’lere düşüyor. Yüzde 50-55’lerdeki buzağıların yüzde 15’ini de çeşitli nedenlerle kaybediyorsunuz. Bu da sürdürülebilir bir durum değil. Bu yüzden de vatandaş bu işi bırakmaya başlıyor' ifadelerini kullandı.
Kooperatifleşmenin öneminden bahseden Mehmet Doğan, zaman zaman yerel yönetimlerde bu konu hakkında çalışmalar olduğunu ifade etti ve ekledi: 'Aziz Beyin görevde olduğu dönemde bir yasa çıktı. Yerel yönetimlere bir yetki verdi kooperatiflerden direkt ihalesiz mal alınabilir dendi. Kooperatifler desteklenebilir ibaresi var. Bu çok geniş değildi. Aziz bey de buradan yakalayarak ziraat odalarına makine ekipman desteği, kooperatiflere alım desteği verdi. Doğru bir projeydi. Tunç Bey de üstüne başka şeyler koyarak devam ettirdi.
'Yasalarda belirtildiği gibi kooperatifçilik yapılmıyor'
Biz hiçbir şeyi tam aslına uygun yapmadığımız için yasalarda belirtildiği gibi kooperatifçilik yapılmıyor. Kooperatiflerin de yasalarda belirtildiği gibi düzen içinde yürütülmesi lazım. Kooperatiflerin üreticiyi ayakta tutması lazım. Kooperatifler bir şirket gibi çalışıyor ise, yönetim üreticiye arkasını dönüyor ise o zaman o kooperatifler de çok faydalı olmayabiliyor.
Üreticinin ihtiyacını karşılamaları gerekiyor, üreticisin bilgilendirmesi ve üreticisi ile sahada olması gerekiyor. Üreticinin elindeki mal ne ise en iyi şekilde değerlendirmesi gerekiyor. Kooperatifler kar amaçlı değildir. Bir anlamda kendisine oluşturduğu korunaktır. O korunağa gittiği zaman çatısı yoksa hiçbir anlamı yoktur'
'Türkiye’de kanser niye bu kadar yaygın?'
Mehmet Doğan ilaçlama sorunu hakkında konuşurken şu ifadelere yer verdi: 'Biz ürünlere bilinçsizce ilaç atıyoruz hem toprak hem de insanımız zehirleniyor. Geçen sene yağan yağmurlar asit oranı yüksekti. Bu yağmurlar hem bitkileri hem de tarımsal alanlardaki ürünleri önledi. Vatandaş bunlara önlem alabilmek için ilaç kullandı ve bunların hepsi tüketildi. Türkiye’de kanser niye bu kadar yaygın? İlaç zehrini içine almış bir ürüne dışardan ne kadar müdahale ederseniz edin etkili olduğu kanaatinde değilim.
Konu ile ilgili iktidar ve muhalefet tarafından yeterince ilgi gösterilmediğini vurgulayan Doğan, 'Bu anlattığımız alanla ilgili ne iktidar ne de muhalefette yeterli bir performans görüyorum. Muhalefet de hala bu işin bilincinde değil. Diyelim birinci parti oldu. Birinci parti olsa ne yapması gerekiyor? Türkiye’deki temel problemlerden birisi çiftçi ve ürün. Bununla alakalı projeler olması lazım. Sadece tarımsal üretimde 5.5 milyon insan çalışıyor. Bu yönüyle de siyaset kurumları bakması çözüm üretip toplumu eğitmesi lazım.
'Tarımsal alanlarla ilgili söz sahibi olan yerel yönetimler değil Tarım Bakanlığıdır ama belediyeler öncü rol oynayabilir'
Tarımsal alanlarla ilgili söz sahibi olan yerel yönetimler değil Tarım Bakanlığıdır ama belediyeler öncü rol oynayabilir. Çok şey üretelim ama kaliteli ürün üretelim. Meslek okulları ile başlatıp gençlere özel eğitimlerle cazibe oluşturmamız gerek. Ben kendi işletmemde bunu mümkün kılabiliyorsam pekala devlet de bunu yapabilir.'