Türkiye Komünist Partisi (TKP), Rönesans Holding işçilerine hitaben bir mektup yayımladı. Mektupta, Rönesans Holding’in işçilerine yönelik çalışma koşulları sert bir dille eleştirilirken, işçiler birlikte mücadeleye davet ediliyor.
Mektupta şu ifadeler yer aldı;
Rönesans Holding işçisi kardeşimiz,
Bu mektup belki bir inşaat şantiyesinde gün sonunda, belki Ankara veya İstanbul’daki holding binasından çıkıp eve giderken karşına çıkacak, belki de dünyanın bir ucunda, Rönesans’a ait bir şantiyede çalışırken, memleketten bir işçi arkadaşın tarafından sana ulaştırılacak.
Çalışma alanlarınız, şehirleriniz, ülkeleriniz, mekanlarınız değişse de öyküleriniz, öykülerimiz o kadar benzer ki…
Alınterimiz, emeğimiz, hatta kanımız üzerinden semirdikçe semiren patronlar büyük bir sefa sürerken, bizler, insanca yaşayabilecek koşulların giderek daha da uzağında kalıyoruz.
Mektuba, aslında çok iyi bildiğiniz şirketinizi biraz daha yakından tanıyarak başlayalım isterseniz.
AKP iktidarında ülkenin dört bir yanına inşa ettiği ‘şehir hastaneleri’ ile servetine servet katan, Erdoğan’ın bin odalı Sarayı’nı yapan şirkette çalışıyorsunuz. Üç milyar avroluk cirosunu övünerek anlatıp, Türkiye’nin en büyük, Avrupa’nın ise en büyük 10 müteahhidinden biri olmayı gurur kaynağı haline getirmiş durumda holdingin patronu.
Şirketin 2021’de 75 bin olarak duyurduğu işçi sayısı, her nedense şimdilerde 32 bine düşmüş durumda. Binlerce işçi, holdingin büyümesi sürerken, taşeron sistemini çok iyi işlettiklerinden ve daha az işçiyle daha fazla kâr etmeye odaklandıklarından erimiş durumda, bunu da zaten en iyi siz biliyorsunuz.
Ayrıntılarda kaybolmadan devam edelim ve size bir soru soralım, kayıtlı 32 bin Rönesans Holding emekçisinden biri olarak sana…
Ayhan Attar’ı tanıyor musun?
Evini geçindirmek, ailesine, çocuklarına bu düzen elverdiğince daha iyi şartlar sunmak için gittiği Rönesans’ın bir şantiyesinde hayatını kaybetti. Niyeti, yola çıkış gerekçesi, hayali tıpkı sizler, bizler gibiydi onun da.
Başına neler geldiğini yıllar sonra, bir kez daha hatırlayalım mı?
Rönesans’ın Rusya’daki şantiyesinde alacaklarını alamayan işçiler greve çıktmıştı. Şantiyede hijyen şartları çok kötüydü, Kovid döneminde, karantina şartları sağlanmıyordu ve sadece bir ay önce 1500 işçide Kovid-19 görülmüştü. İşçiler bu duruma isyan etmiş, iş bırakmıştı.
Bu haberden sadece 6 gün sonra yaşamını yitirdi Ayhan Attar.
20 bin işçinin çalıştığı şantiyede sadece bir revir, bir doktor ve bir hemşire vardı.
Önce kalp krizi dediler, sonra zatürre. Neden belliydi aslında ama bu öğrenilip başka bir mücadelenin kapısı açılmasın diye, Rusya’da şirketin çalıştığı bir kurumda otopsi de yaptırılmıştı el çabukluğuyla…
Burada dursak ve yeniden sorsak, “Ayhan Attar’ı tanıyor musun?” diye. Muhtemelen çok azınız onu tanıyordur ama aynı zamanda “bu öykü ne kadar da tanıdık, Ahmet’in başına da şu gelmişti” diye şahit olduğunuz olaylar geçmeye başladı hemen aklınızdan, biliyoruz.
Yakın zamanda, sizlerin alınteri, kanı ve canıyla servetine servet katıp sizi insanlık dışı koşullarda çalıştıran bu holdingin kapısına dayandık ve bir söz verdik. Sözümüzü holdingin duvarına da, unutmamak üzere astık, “Rönesans Holding’in mal varlığı ve kârı halkımıza feda olsun!” dedik!
Bu eylem ve çağrıdan sonra, tıpkı senin gibi Rönesans Holding’de çalışan birçok işçi arkadaşımız bizlere ulaştı, dertlerini, sorunlarını anlattı, bunlara karşı birlikte yapabileceklerimizi konuştuk.
Birlikte yol yürümenin, örgütlü olmanın güveniyle yan yana geldik.
Şimdi çağrımız sana, sesimize ses katman, ortak mücadelemize omuz vermen için…
Şimdi bizden çaldıklarını geri almak, hakkımız olan hayatı yaşamak için bir adım öne çıkma, bir araya gelme zamanı. Bizlerin, Ayhanların, Ahmetlerin, Ayşelerin Rönesans’a değil, Rönesans’ın bize feda olduğu günler için, sen de bu sese, mücadeleye katıl!