Hazine ve Maliye Bakanı Mehmet Şimşek'in liderliğinde sürdürülen dezenflasyon programına rağmen TÜFE eylülde yüzde 2,97, ÜFE yüzde 1,37 ise artış gösterdi. TÜİK'in rakamlarına göre yıllık enflasyon, tüketici fiyatlarında yüzde 49,38, yurt içi üretici fiyatlarında yüzde 33,09 oldu. Açıklanan rakamları değerlendiren uluslararası finans uzmanı M.Murat Kubilay, 'Bugünkü enflasyon verisinden, para politikasının talebi baskılamak üzerine kurulu stratejisinin, kısmen haklılık payı var, sonuna gelindiği açıkça görülüyor. Bundan sonra talep daralmasının yol açtığı yoksulluk daha da ön plana çıkacak ve haliyle homurtular artacak' hatırlatmasında bulundu.
Artık hatalı değil, çok hatalı...
'Artık ciro düşüşleri ile finansman maliyetleri belirginleşti. Bu durum, düşünülenin aksine, arzın azalıp başka bir tip enflasyonist döngüye girmemize neden oluyor. Çok kez söyledim; döviz kuru da çok yanlış yerde tutuldu; yani kur-faiz dengesi artık hatalı değil, çok hatalı' vurgusunda bulunan Kubilay şunları söyledi...
İki ana sebep var...
Bu tip politika yanlışlarının altında 2 ana sebep var. İlki ideolojik tapınmacılık; yani enflasyonu basit bir parasal mevzu olarak görmek. İkincisi 2004 sonrasındaki ucuz Çin malına dayalı enflasyon sürecinin bugünün koşullarında tekrarlanabileceğine inanmak. Büyük hatalar.
İlk günden beri enflasyonun zirveden düşeceği, ancak enflasyon sarmalında çıkılamayacağı, bu mantıkla bunun başarılması için çok keskin daralma gerekeceği ve bunu da siyasi iradenin göze alamayacağını belirttim. Faizlerin beklenenden çok artması ve kur baskılanmasına rağmen.
Türkiye; 1970'te süper enflasyon döngüsüne girdi ve ancak 2004 yılında çıkabildi. Yine bu kadar uzun sürecek diye bir kaide yok. Ama 2012'den beri önce örtülü sonra açıkça terk edilen enflasyon hedeflemesini seçim odaklı hükumetin 2-3 yılda çözemeyeceği gerçeğini görmek gerek.
Hanehalkı ve reel sektör...
Tek haneli enflasyonu 2020'lerde ne olursa olsun görmeyeceğiz. Bir sonraki seçimlerden önce de %20'nin altını görmeyeceğiz. Kimse hayal satmasın veya olmayacak düşlere kendini kaptırmasın. Enflasyonla mücadele hanehalkı ve reel sektör de hesaba katılıp zamana yayılmalı.
Elbette bu iktidar bunu yapmayacak. Defalarca söyledim; bu ekonomi yönetiminin amacı Türkiye ekonomisini kurtarmak; yani kalkınmak ve adil bölüşümle refah dağıtmak asla değil. Amaç bir sonraki seçime kadar istikrar sağlamak ve o seçimler için harcanabilir kaynak biriktirmek.
Hasarı görüyoruz, amaçlarını biliyoruz...
Yani karamsarlığımızın nedeni muhalif olmamız değil. Hasarı görüyoruz, amaçlarını biliyoruz, yöntemlerindeki hatayı tespit ediyoruz ve iyi niyetle uyarıyoruz. Bu ısrarla olumlu sonuç çıkmaz. Umarım bundan sonraki süreçte HMB halkı ezen bir bütçe tasarısı getirmez.
Umarım TCMB hatalarını görür, ekim ayı toplantısında faiz indirimlerini kontrollü beyan eder, kasım ayındaki enflasyon raporunda beklentileri gerçekçi revize eder, mücadeleyi uzun yıllara yayar ve hanehalkı ile reel sektörün durumunu gözeterek doğru noktada kur-faiz belirler.
Nas iddiası çok büyük hataydı...
Çok kez anlattık; faizler Nas iddiasıyla aşırı düşük tutulması çok büyük bir hataydı. Bugünse neoliberal tapınmacılıkla enflasyonla mücadeleyi yüksek faize indirgemek ve kendini 2024 değil 2004'te sanmak da büyük bir hata. Kontrollü kur sürsün ama bu düzeyde değil.
İçinizden her zaman küçük ama hadsiz bir grup çıkıyor; bu utanmazlara önden not düşeyim. Faizin inmesi ve kurun daha yukarıda olmasının bana şahsi faydası yok. İktidara zararı da yok, çünkü kriz hissi derinleştikçe bu zaten sert biçimde olacak, önden kontrollü olsun, daha iyi
Şu saatten sonra reel sektör, hanehalkı gözetilmeli, 2025 ilkbahardan itibaren batık krediler ve daha geniş bir tanımla sorunlu krediler göz önünde tutulmalı. Geçici cari denge hızla yeniden bozulduğunda ve siyasi istikrarsızlık yaşandığında her şey çok geç olacak. Ben uyarayım.