Önce şu soruya cevap verelim mi? An itibariyle Türkiye’de genel anlamda ve ortalama basına veya medyaya güven var mı? Yani 1990’larda 2000 başlarındaki ilgi, güven ve beklenti var mı? Tabii ki yok! Bunun nedeni sadece internetin gelişmesi diyenlerin zır cahil ve riyakâr olduklarına şüphem yok. Üstelik bu lafı İzmir’de söyleyenlerin alayı da Bizans’ın ajanı karakterinde.
Yarın 24 Temmuz. Türk basınında sansürün kaldırılışının yıldönümü. Hani sanırsın 1908’den sonra Anadolu’da sansür bir daha hiç yaşanmadı. Ama yarın aynı zamanda Lozan Antlaşması’nın da yıldönümü. Her ulusal gün gibi anlaşılan bu yıl da bir iki çene suyu çorbayla geçecek 24 Temmuz… Hem Sansür hem de Lozan konusunda.
Yarın saat 09.00 – 10.00 arası duyan duymayana iletsin, iki elim kanda olsa “24 Temmuz Özel Yayını” yapacağım. İlk bölüm Medyalaşan basın. Şanını yitiren İzmir Gazeteciler Cemiyeti, İzmir’in artık mazide kalmış 4 ekranının nasıl kapandığı, muhabirlik yapmadan kendine gazeteci diyen kalem efendileri, muhabirliğin en güzel yıllarında geçim derdi yüzünden idealini bir yana bırakıp, daha kenti tanımayan nepotik belediye başkanlarına güya danışman olmak zorunda kalan pırıl pırıl beyinler… Ve olan bitene hep susan tavuk cesaretli aslan yürekli basın baronları!
Ve adım adım İstanbul’un arka bahçesi haline getirilen İzmir…
Yarın sabah son mühür TV yayınımı mutlaka izleyin, gemiler nasıl yakılır alem-i cihana anlatacağım. Ve susan da dilsiz şeytandır.