SİYASET HABERLERİ

Yeşil Sol Parti Barış Süreci ve Kent Politikaları'na dair yol haritasını anlattı

Yeşil Sol Parti, İzmir İl Başkanlığı’nda düzenlenen basın toplantısında, barış sürecine yönelik tutumlarını ve kent politikalarına dair vizyonlarını detaylı bir şekilde kamuoyuyla paylaştı. Partinin eş sözcüsü Kenan Işık ve Yürütme Kurulu Üyesi Erol Çırak, açıklamalarında demokratik, eşitlikçi, özgürlükçü ve ekolojik bir Türkiye için hayata geçirmeyi hedefledikleri projeleri anlattı.

SON MÜHÜR - ALPER TEMİZ / Yeşil Sol Parti eş sözcüleri Kenan Işık, Yıldız Türker ve Yürütme Kurulu Üyesi Erol Çırak, basın mensuplarıyla İzmir İl Binası’nda bir araya geldi. Toplantıda, parti politikaları, barış sürecine yönelik yaklaşımları ve ekolojik bir Türkiye vizyonu aktarıldı. Yeşil Sol Parti Eş sözcüsü Kenan Işık, konuşmasında eşitlik, demokrasi ve ekolojik dengeyi temel alan bir yönetim anlayışını savunduklarını ifade etti. 

Kenan Işık, "Kürt, Türk, Laz ya da Çerkes… İhtiyacımız olan demokratik bir Türkiye. Bizim, insanla birlikte tüm canlıları ve doğayı da odak noktasına almamız gerekiyor. Ekolojik denge artık bizim için temel bir unsur. Bu bağlamda Yeşiller ve Sol Gelecek Partisi, geleneksel soldan ciddi ölçüde ayrışıyor. Çünkü biz otoriter ve baskıcı bir liderlik anlayışını reddediyoruz” derken, Yürütme Kurulu Üyesi Erol Çırak da kent politikalarına dair geçmişte başarıyla uygulanan sivil meclis ve faaliyetlerini örnek göstererek izleyecekleri ve atacakları adımları dile getirdi.

Yeşil Sol Parti Eş Sözcüsü Kenan Işık: “Eşitlikçi, özgürlükçü, ekolojik bir Cumhuriyet kurma fikrine sahibiz”

Işık, konuşmasında şu ifadeleri kullandı:

“Eşitlikçi, özgürlükçü, ekolojik bir cumhuriyet kurma fikrine sahibiz. İlk hedefimiz, kaldı ki Türkiye’nin de birinci derecedeki sorunu sosyalizm değil, eşitliktir. Önce eşitlik sağlanması gerekiyor. Kürt, Türk, Laz ya da Çerkes... İhtiyacımız olan, demokratik bir Türkiye’dir. Dün yine altı gazeteci tutuklandı ve bu arkadaşların tek silahı kalemleriydi. Bu nedenle birinci gündem maddemiz demokrasi olmalı.

Bu dünyada insan odaklı bir sosyalizm var. Ancak bu anlayış sadece insanı odak noktasına alıyor. Biz ise tüm canlıları ve doğayı da odak noktasına almayı hedefliyoruz. Ekolojik denge artık bizim odak noktamız olmalı. Yeşiller ve Sol Gelecek Partisi olarak onuncu yılımızı kutluyoruz. Bu süreçte tüm sol fraksiyonlar ekolojik yaklaşımı kabul etti. Biz ise geleneksel soldan ayrışıyoruz; çünkü otoriter ve baskıcı bir liderlik anlayışımız yok. Kadın, ekoloji veya gençlik meclisleri gibi yapılar üzerinden hareket ediyoruz. Partimizde ‘Başkanlık’ yerine ‘Sözcü’ unsuru bulunmaktadır.

Mesela geleneksel soldan nasıl farklılaştığımızı örnekle açıklamak istiyorum: Sovyetler Birliği’nde, 27 yıl boyunca sendikalara kongre yaptırılmadı. Sendika yönetimini parti atadı ve toplu sözleşme yapılmadı. Bunlar otoriter uygulamalardır. Marksizmi dogmatik hale getirmemek gerekiyor. Bilimsel bir yaklaşımla hareket etmeli ve yanlışlanabilirliği benimsemeliyiz. Biz, Yeşil Sol Parti olarak daha özgürlükçü ve katılımcı bir yönetim anlayışı benimsiyoruz. Geleneksel yapılarla aramızda ciddi bir mesafe var. Bu bağlamda, Yeşil Sol Parti olarak tüm bileşenlerimizle daha özgün ve somut politikalar üretmeye gayret ediyoruz.

Kadın, Kürt, ekoloji ve hayvan hakları sorunları gibi meselelerin sosyalizm ile çözüleceği ifade ediliyor. Ancak sosyalizmin gelmesini beklerken bu sorunların her geçen gün daha da derinleştiğini gözlemliyoruz.

Yerinden yönetim konusundaki deneyimlerimize gelince, bizim Fatsa gibi önemli bir örneğimiz var. Fatsa’da devrimciler mahalle ve halk örgütlenmesiyle faaliyet göstermişti. Mahalle meclislerinde, halkın kendi seçtiği temsilcilerle kararlar alınıyordu. Bu meclislere farklı siyasi görüşlerden kişiler de katılabiliyordu. Fikri Sönmez’in yaptığı açık halk toplantıları bu sürecin bir parçasıydı. Halk doğrudan karar alma süreçlerine katılıyordu.

Bugün kıyılar halkın diyoruz, ama kıyılar artık sermayenin eline geçmiş durumda. Son bir kararnameyle kıyı şeridindeki bazı alanlar Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığı’na devredildi. Bu tamamen rant amacıyla yapılmıştır. Ancak bu zinciri kırabiliriz. Sistemin değişmesi gerekiyor. Yerinden ve yerelde yönetim, yerel meclisler üzerinden yapılmalıdır. Mahalle meclisleriniz olacak, eğitimle ilgili kararlar alınacaksa eğitim örgütlerini de bu sürece dahil edeceksiniz. Sağlıkla ilgili kararlar alınacaksa, sağlık örgütlerini işin içine katacaksınız. Kararları belediye başkanları değil, meclisler almalı. Halkın yararına olan işlemleri halkın kendisi belirlemelidir.

Kent Konseyleri’ne de değinmek istiyorum. Kent Konseyleri, halk meclislerinin önüne engel koymak için kurulmuş bir sistemdir. Kanunda ilginç bir durum var; belediye başkanının önerdiği isimlerden birisi Kent Konseyi başkanı yapılıyor. Yeşil Sol Parti olarak biz, mevcut sistemlere başka bir bakış açısı sunuyoruz. Bu yaklaşımı teorik değil, pratik örneklerimizle de ortaya koyuyoruz.”

“Karşıyaka’da Halk Meclisi örneği”

Yürütme Kurulu Üyesi Erol Çırak ise konuşmasında şu ifadelere yer verdi:
“Karşıyaka’da, Şebnem Tabak döneminde 125 kişilik bir Kent Meclisi oluşturulmuştu. Bu meclisi Karşıyaka’nın kendi insanları kurmuştu. Ben de bu oluşumun bir parçasıydım. Bu sivil mecliste mahalle muhtarları, meclis üyeleri ve örgütlü siyasi partiler yer alıyordu. Meclisin programını tamamen sivil vatandaşlar yazmıştı. Belediye başkanı onursal başkan olarak belirlenmişti. Bu meclis, belediye yönetiminin uyguladığı hatalı kent politikalarını tartışmaya açıyordu. Örneğin, Karşıyaka İZBAN durağında bulunan işlevsiz bir otoparkın kaldırılması gerektiğini önerdik. Bu yapı şehir planlarına aykırıydı. Bizim mücadelemiz sonucunda otopark kaldırıldı. Dahası, yıkım bedelinin halktan değil, bu yapının yapılmasında sorumluluğu olan kişilerden alınmasına karar verdik. Ancak bu sivil meclis, rant politikalarına engel olabileceği gerekçesiyle sonraki dönemde kaldırıldı ve yerine Kent Konseyleri getirildi. Bu yapılar, halk meclislerini unutturmak için ortaya çıkarıldı. Ancak Yeşil Sol Parti olarak, bu anlayışı yeniden canlandırmayı hedefliyoruz.”

“Süreci sadece ‘silahların bırakılması’ düzlemine indirgememek gerek”

Kenan Işık, barış sürecine ilişkin de önemli açıklamalarda bulundu:
“Uzun yıllardır süren Türk, Kürt ve diğer unsurlar arasındaki çatışmaların sonlanmasını istiyoruz. Barıştan yanayız. Ancak bu süreci sadece ‘silahların bırakılması’ düzlemine indirgememek gerekir. Barışı topluma mal etmek, toplumsal bir barış inşa etmek zorundayız.
Bu süreç, insanca yaşam koşullarını sağlamak, ekonomik talepleri karşılamak ve düşüncenin suç olmaktan çıkarılmasını mümkün kılacaktır. Savaştan rant elde eden sermaye gruplarına karşı halkı bilinçlendirmemiz gerekiyor. Bu nedenle barış sürecine dair bir imza kampanyası başlatmayı hedefliyoruz. Artık bu topraklarda bombalar patlamasın. Demokratik bir barış süreci temenni ediyoruz.”