GAMZE ESKİKÖY- Türkiye Ekonomi Politikaları Araştırma Vakfı (TEPAV) bünyesinde iki farklı araştırma yapıldı. TEPAV'ın Ekrem Cünedioğlu ve Yağmur Uzunırmak araştırmacılarının raporlarına göre, özellikle 0-2 yaş bebekler ve 3-14 yaş çocuklarda yoksulluğun giderek derinleştiğine işaret edildi. 2017 yılında yüzde 36,8 olan yoksul bebek oranı 2022'de yüzde 41,4'e, yoksul çocuk oranı ise aynı dönemde yüzde 40,8'den yüzde 43,8'e yükseldiği belirtildi. Türkiye’de 0-17 yaş grubundaki 7,03 milyon çocuğun yoksulluk içinde yaşadığını, bunların 2 milyonunun ise "derin yoksulluk" içinde olduğunu ortaya koydu.
Raporda, Türkiye’de çocuk yoksulluğunun gelişimine ilişkin, Türkiye’de yoksul hanelerde yaşayan çocuk sayısı oldukça fazladır ve azalma eğilimi de göstermemektedir. 2023 yılı itibarıyla söz konusu gelir değişkeni eşik değerin altında olan hanelerde, hanelerin 2022 gelirlerine göre, 0-17 yaş grubunda 7,03 milyon çocuk bulunmaktadır ve bu sayının aynı yaş grubundaki toplam çocuk sayısına oranı olan yoksul çocuk oranı yüzde 31,3’tür."
Çocuklarda yoksulluk daha yüksek
Yaş aralıklarına bakılarak yapılan araştırmada yetişkinlere oranla bebeklerde ve küçük yaştaki çocuklarda yoksulluğun daha yüksek seviyede görüldüğü yoksulluk oranı dağılımı 2022 yılına göre şöyle: ''Bebeklerde (0-2 yaş) yoksulluk oranı, yüzde 41,4; çocuklarda (3-14 yaş) yoksulluk oranı, yüzde 43,8; gençlerde (15-24 yaş) yoksulluk oranı, yüzde 29,9; yetişkin nüfusta (25+ yaş) yoksulluk oranı, yüzde 18,2."
En çok Güneydoğu Anadolu Bölgesi'nde
Raporda, ''Türkiye’deki yoksul çocukların yüzde 28,4’ü Güneydoğu Anadolu Bölgesinde, yüzde 13,1’i ise Şanlıurfa ve Diyarbakır’dadır. Yoksul çocuk sayısı Mersin’den başlayıp Van ve Hakkari’ye uzanan bölgede yoğunlaşmaktadır. Söz konusu bölgede ülkenin toplam nüfusunun yüzde 22,3’ü, toplam çocuk nüfusunun (0-17 yaş) yüzde 29,6’sı, kişi başına medyan (ortalamaya göre) gelire göre tanımlı yoksul çocukların ise yüzde 48,5’i yaşamaktadır'' denildi.
Öncelikli mesela olarak ele alınmadıkça toplum bu döngüden kurtulmayacak
Sosyal hizmet uzmanı Sümeyra Günay “Çocukların yoksulluk içinde büyümesi, sadece bugünlerini değil, gelecekteki fırsatlarını da olumsuz etkiliyor. Yoksulluk, çocukların eğitim, sağlık ve sosyal gelişim fırsatlarını kısıtlıyor, bu da nesiller arası yoksulluk döngüsünü pekiştiriyor. Bu kısır döngü, toplumların sosyal ve ekonomik kalkınmasını engelleyerek eşitsizliklerin derinleşmesine neden oluyor. Çocukluk döneminde yaşanan yoksulluk, bireylerin fiziksel ve zihinsel sağlıklarında kalıcı izler bırakabiliyor, bu da onların gelecekteki başarı şansını ciddi ölçüde azaltıyor. Eğitimden mahrum kalan çocuklar, iş gücü piyasasında rekabet edemiyor ve düşük gelirli işlere yönelmek zorunda kalmaktadır. Daha az eğitimli ve sağlıklı bir iş gücü, ekonomik büyümeyi yavaşlatıyor ve sosyal huzursuzluğu artırıyor. Bu nedenle, çocuk yoksulluğu yalnızca insani bir kriz değil, aynı zamanda sosyal ve ekonomik bir sorundur. Etkili sosyal politikalar, yoksullukla mücadele için hayati bir role sahip. Eğitim, sağlık ve sosyal destek sistemlerine yapılan yatırımlar, çocukların potansiyellerini gerçekleştirmelerine olanak tanıyabilir ve toplumun genel refahını artırabilir. Çocukların yoksulluğu öncelikli bir mesele olarak ele alınmadıkça, toplumlar bu döngüden kurtulamayacaktır."