Türk usulü Cumhurbaşkanlık hükümeti sisteminin, ülkemize entegre edilmesiyle birlikte, yasama organının fonksiyonları zayıflamış ve milletvekillerinin görevleri etkisiz hale gelmiştir.
Bu nedenle, halk arasında TBMM üyelerinin sayısının yüksek olduğunu, işlevsiz olan bu yapının bütçeye aşırı yük getirmesi eleştirilerin odağı haline gelmiştir.
Ayrıca başkanlık sistemiyle, milletvekili sayısının 600'e çıkarılması, kamu maliyesine getirdiği ek yük nedeniyle, toplumda eleştirilere konu olmaktadır. Milletvekillerinin maaşları yanında, danışman ücretleri, sağlık, haberleşme ve diğer giderler, yıllık olarak kamu maliyesine önemli bir yük oluşturması halkın tepkisini artırıyor.
Milletvekillerinin tamamen işlevsiz oldukları söylenemez; kendi ve aileleri açısından ayrıcalıklı imkanlardan yararlanmakta ve sınırsız sağlık hizmetlerine erişim sağlamakta, mecliste maliyetine kaliteli bol çeşitli yemek yemekte ve diğer avantajların yanında, görevdeyken bir de emekli maaşı almaktadırlar.
Milletvekili emekli maaşı son düzenlemelerle 123.759 TL’dir.
Bu rakam da en düşük emekli aylığının neredeyse 10 katıdır.
Milletvekili maaşı ise, 196.775 TL'dir.
Bu miktar asgari ücretin yaklaşık 10 katıdır.
Vekil maaşları Avrupa Birliği ülkelerinde ise asgari ücretin en fazla 4-5 kattır.
Bu oranlar mevcut sistemin çarpık ve adil olmadığını net biçimde ortaya koyuyor.
Halkın gözünde "tok açın halinden anlamaz" sözünde olduğu gibi sosyal ve ekonomik olarak iyi donatılmış sözde halkın vekili, çöpten yiyecek toplayan garibanın halinden anlamaz görüşü hakim.
Geçtiğimiz günlerde, medyaya röportaj veren şu anda görevde bulunan bir milletvekilinin, meclisteki 600 vekillin işlevsizliğini açıkça ifade etmesi, bomba etkisi yaratmış ülke gündeme oturmuştur.
Şöyle ifade etmiş, "Milletvekilleri, toplumda artan şiddeti durdurmada başarısız olmakta, kadın ve çocuk cinayetlerini önlemek konusunda yetersizlik göstermekte, taciz ve tecavüz vakalarına çözüm üretememekte, araştırma komisyonları kurmakta aciz kalmakta ve halkın acil sorunlarına çözüm bulamamaktadır."
Bu durum karşısında milletvekili haklı olarak şu soruyu sormaktadır: "Biz burada neden varız?" diye haklı olarak ifade etmiş.
Bu tartışmalar ışığında halk da soruyor;
Başkanlık sistemi altında neden 600 ayrıcalıklı milletvekiline sahibiz?
Ülkemizin içinden geçtiği ekonomik zorluklar göz önüne alındığında, vekil sayısının azaltılması hala gündemde değil mi?
Bu kadar fazla sayıdaki milletvekili ne yapmaktadır?
Görev tanımları tam olarak nedir?
Bunu net şekilde bilen biri var mı?
Öyle milletvekilleri var ki, bir yasama döneminde meclise yalnızca birkaç defa gitmişken bazıları sadece yemin için kürsüye çıkmış; bazıları ise hiç önerge vermemiştir. Birkaç milletvekili hariç sokağa çıkıp, halkın sorunlarını dinleyen çözüm arayan milletvekilini mumla arar olduk.
Hal böyle olunca, doğal olarak halk bu yönetim biçiminde meclisin işlevselliği de sorgulanır hale geliyor. Her siyasi partinin oy oranına göre, temsil hakkına sahip olacak biçimde düzenleme yapsaydık, belki de yalnızca 200-250 civarı milletvekiliyle benzer bir sonuca ulaşabilirdik diye sorgulamaya başladı.
Temsili demokrasinin avantajlarının tam olarak hissedilmediği açıktır. Halkın vekilleri aslında halkın çıkarlarını koruyarak, yasalar çıkaran bireyler olmalılar. Ancak ne yazık ki, günümüzde yalnızca kendi çıkarlarına hizmet eden, düzenlemelerle uğraşan bir grup olarak algılanmaktadırlar.
Bunun en temel nedeni ise, seçmen değil, parti genel başkanlarının tercihleriyle, koltuk sahibi olmalarıdır.
Bu sistemde gerçekten demokratik bir düzen beklemek hayal ürünüdür.
Sonuç olarak, milletvekili sayısını artırdık, ancak gerçekte ne değişti?
Daha gelişmiş bir demokrasi mi elde ettik?
Halkın sesini mecliste daha fazla mı duyurduk?
Ya da yürütmenin faaliyetlerini, etkin bir biçimde denetleyebilir hale mi geldik?
Çözüm; ortada bariz olan bir husus vardır; mesele sayı değil, bozulmuş olan sistemin kökten değiştirilmesi gerekmektedir.
Dar bölge sistemi üzerinde sayının 200-250'e indirilmesi, merkez bütçeye olan yükü hafifletmek için, abartılı giderleri ile sağlık giderlerinden, kısıtlamalar yapmak, bütçeye ciddi tasarruf imkânı sağlayacaktır.
Sözün özü, Milletvekilliği bir meslek değildir görev süresi iki dönem ile sınırlandırılmalıdır.