Ülkemizde siyaset öylesine kötü, seviyesi düşük ve kalitesiz yapılıyor ki; siyasi ahlak ve etik kurallarından bahsetmek önemli bir konu haline gelmiştir. Siyasi etik ilkelerine uymayan, elinde tuttuğu güçten yararlanarak, bilinçli bir biçimde kendine, yakınlarına, yandaşlarına çıkar sağlayan, siyaset yapmayı ve güç sahibi olmayı bu esas üzerine kuran, çıkarcı ve kötü, siyasi ideolojiden uzak, ben merkezli siyaset yapılması,  siyasette ahlaki çöküs ve siyasette yozlaşmayı beraberinde getirmiştir.

Siyasette üslup, yani söylem, aslında kişinin karakterinin bir yansımasıdır. Bazı siyasetçiler  üslupları ve  kullandıkları dil, ayrıştırmayı, aşırılığı, kabalığı, nobranlığı yansıtıyor. Ne yazıkkı bu tür söylem ve kötü dil, demokrasinin işlediği ülkelerde kabul görülmezken, bizim ülkede biliçsiz bir kesim tarafından kabul görünüyor.
 
Bu gün ülkemizde tam anlamıyla bozulmuş bir siyasi etik iklimi vardır. Yalan, dolan, düzenbazlık üzerine inşa edilmş bir siyaset vardır. Çamur at izi, kalsın, nasıl olsa siyasi zemin de müsait, gerçek olup olmadığı, hatta kanıtlayacak belgesi var yok mu önemli değil. Yasal olarak cezayi yaptırımı da yok, yani hesap soran da yok. Bu yüzden seviyesiz ve kötü siyaset  anlayışı tavan yaptı.
 
Uluslararası Şeffaflık Örgütü’nün, Yolsuzluk Algı Endeksi’nin 2024 raporuna göre, Türkiye 180 ülke arasında 34 puan ile 107. sırada yer alıyor.
 
Bunun için, ülkemizde siyasettte etik ve ahlak kurallarını düzenleyen kanunun yasallaşması son derece önemlidir. Maalesef ki, önemli olan bu yasa üzerinde, bu güne kadar siyasiler arasında mutabakat sağlanamamıştır. Siyasette, yozlaşmanın giderek arttığı ve ahlaki çöküşün gitgide hızlandığı göz önüne alındığında, siyasette etik yasasının biran evvel meclisten çıkartılarak yasallaşması önemli ve değerlidir.
 
Temiz siyaseti düzenleyecek Siyasi Etik Kanunu, yıllardır, biliçli olarak bekletiliyor. Yolsuzlukla Mücadele Kanunları son onbeş yıl içinde, iktidar ve muhalefet tarafından kanun taslakları meclise sunuldu ama yasalaşmadı. Yasa tasarıları, bugüne dek defalarca gündeme geldi. TBMM çatısı altındaki hararetli tartışmaların ardından da komisyon çalışmaları ya rafa kaldırıldı, ya da yasa tasarıları kadük oldu. Hatta bazı dönemlerde parlamentodaki tüm siyasi partilerin grup başkanları altına imza koymuş olmasına rağmen, TBMM'den çıkmadı.
 
TBMM'den çıkmamasının nedeni ise, gayet açık ve net  şöuleki, “Erdoğan biz etik yasasını çıkartmak istedik” ama bir baktık ki, eğer çıkarırsak, ilçe başkanı bile bulamazdik, siyasette adam kalmaz, sözleri çıkmamasını etkileyen en büyük neden değilmidir. Sayın Erdoğana sormak isterim, Etik yasasın uygulandığı ülkelerde, siyasetçileri nasıl buluyorlar, acaba bu konuda araştırma yaptırdı mı?
 
Sonuç olarak;

Bu konuda yazılmış felsefi makale ve dökümanları  incelediğimizde, siyasi etik:  yönetenlerin ve yönetilenlerin tavrıyla ilgili yargılar bütünüdür. Siyasal kararların, tutum ve davranışların iyi kğtü ve doğru yanlış biçimde yargılanması demektir. Burada en önemli nokta yönetenlerle ilgilidir. Çünkü görev, makam, unvan dağıtmak ayrıcalığına sahip olan yöneticilerin yozlaşma ve yolsuzlukta etkileri büyüktür.
 
Eğer bir siyasal kurumda, hukuksal ve örgütsel kuralların ve mekanizmaların yerini, ikili ilişkiler almışsa, karar vericiler yetkilerini kurullar temelinde kullanmıyorsa, karşı karşıya olduğumuz sorun siyasal yozlaşmadır. Bunun sonuçları, adam kayırmacılık, adamcılık, ekipçilik, çıkar sağlama, yolsuzluk, rüşvet gibi olumsuzluklardır. Bu olumsuzluklar nedense, bize de hiç yabacı değil, maalesef ki, bunları hep birlikte yaşadık yaşıyoruz.
 
Son olarak;  Her kesimde ve her alanda ahlaklı olalım, etik kalalım.