Emlak vergilerinin, 1319 sayılı Emlak Vergisi Kanunu uyarınca belediyeler tarafından taşınmazlardan tahsil edildiğin; belediyelerin önemli gelirleri arasında emlak vergilerinin yer aldığını hatırlatan Hepdarcan şöyle konuştu:
VATANDAŞ FARKINDA BİLE DEĞİL
“Vatandaş vergisini öderken belki farkında bile değil! Emlak vergisi ile birlikte Emlak Vergisi Kanunu’nun 8. ve 18. maddeleri uyarınca hakkında tahakkuk eden emlak vergisinin yüzde onu oranında “Taşınmaz Kültür Varlıklarının Korunmasına Katkı Payı” ödüyor, bilerek veya bilmeyerek katkı koyuyor. Katkı payı kesintisi 2005 yılından beri uygulanıyor. Ancak yeni kurulan, belediyelerde taşınmaz kültür varlıkları hiç yok veya çok az sayıda var: Güzelbahçe, Karabağlar ve Balçova Belediyesi gibi. Örnek vermek gerekirse, Balçova Belediyesi kanunun çıktığı 2005 yılından bugüne kadar emlak vergisi ile birlikte tahsil edilen “Taşınmaz Kültür Varlıklarının Korunmasına Katkı Payı” olarak milyonlarca lira tahsilat yapmış.
Tahsil edilen bu katkı payını belediyeler taşınmaz varlıklarının korunmasına yönelik olarak kullanıyor. Kullanımı ise “Taşınmaz Kültür Varlıklarının Korunmasına Katkı Payı” yönetmeliğinin ‘kullanımı’ başlıklı 7. maddesinde belirlenen koşullara bağlanmış. Yönetmelik diyor ki; Katkı payı hesabında toplanan tutar taşınmaz kültür varlıklarının korunması ve değerlendirilmesi amacıyla hazırlanan planlama, proje ve uygulama işlerinde kullanılabilir. Yani ilçenizde taşınmaz kültür varlığı yok ise bu parayı kullanma şansınız yok. Öte yandan, Emlak Vergisi Kanunu “Bu payı emlak vergilerinden kesip havuza aktarmak zorundasın” diyor!”
KATKI PAYI AİT OLDUĞU İLÇEDE KULLANILMALI
Neden Balçova’yı örnek verdiği konusuna açıklık getiren Ahmet Hepdarcan şu bilgileri verdi:
“Öncelikle Balçova belediye sınırları içerisindeki herhangi taşınmaz kültür varlığı bulunmadığı için konuya ilişkin planlama, proje ve uygulama yapılamıyor. Balçova’nın on beş milyonu başka ilçelerdeki taşınmaz kültür varlıklarına can suyu oluyor. Balçova sınırları içerisinde yaşayan 90 bin vatandaşın vergilerinden oluşan ve tahsil edilen bu vergilerin kullanılması ve Balçova halkına hizmet olarak geri dönmesi mümkün bulunmuyor.
Balçova halkının ödediği vergilerin başka ilçelerde hayata geçirilecek projelere kaynak sağlaması adaletli bir uygulama değildir. Burada yine İzmirli vekillere iş düşüyor. Konu çözüme kavuştuğunda Türkiye genelinde katkı payı ödeyip de bu payı kullanamayan çok sayıda belediye bu olanaktan faydalanacak. Bu vergi düzenlemesi tekrar gözden geçirilmeli, doğası gereği herhangi bir kültür varlığına sahip olmayan ilçelerin, bu öz kaynağını kullanabilmesi için, örneğin termal turizm, sanayi, ticaret gibi faaliyetlerde bulunulması halinde bu kaynakların kullanımının önünün açılması sağlanmalıdır.