Ahtapotlar, deniz canlıları arasında uzun ve karmaşık yapılarıyla dikkat çeker ve genellikle kaç kalpleri olduğu gibi konular merak edilir. Tek bir kalbe sahip olmamakla birlikte, diğer hayvanlardan farklı, karmaşık bir yapıya sahipler. İşte, detaylar…
Ahtapotlar birçok türe sahip olup, sekiz bacak, dokuz beyin ve üç kalp barındırırlar. Bu kalplerden ikisi, yani solungaç kalpleri, daha küçük olup ahtapotun solungaçlarına doğrudan kan pompalar. Bu kalpler, oksijeni tükenmiş kanı solungaçlara iletir ve burada karbondioksiti oksijenle değiştirir. Sonrasında temizlenmiş kan, daha büyük olan sistemik kalbe geçer ve vücuda pompalanır. Yani, solungaç kalpleri, kanı temizleyerek gönderilmeden önce hazırlık yapar.
Genellikle ahtapotların sekiz kolu olduğu bilinse de, son araştırmalar farklı bir durumu ortaya koyuyor. Ahtapotların iki kolu ayak olarak işlev görüyor. Bu iki ayak, ahtapotların zeminde hareket ederken ilerlemelerine yardımcı olurken, geri kalan altı kolu ise yüzme ve yemek yeme sırasında kullanılıyor.
Ahtapotların kaç beyni var?
Ahtapotlar, 9 beyni ve maviye çalan kanı ile diğer omurgasızlardan farklıdır; sinir sistemleri vücutta dağılmış bir ağ şeklindedir. Yumuşak gövdeli bu hayvanların yaklaşık 300 türü bulunmaktadır ve kafadan bacaklılar grubuna aittir. Gövdelerini hızla değiştirebilir ve küçük deliklerden geçebilirler. 500 milyon yıldır varlıklarını sürdüren ahtapotların en eski fosili, 296 milyon yıl öncesine tarihlenen Pohlsepia'ya aittir ve sekiz kol ile iki göz içerir.
Ahtapotlar hakkında tuhaf gerçekler
Mürekkep keseleri vardır ve avcılara karşı dışarı atarlar, jet gibi hareket ederler, kollarıyla tat alırlar (eğer bir avcıya yenilirse tekrar uzayabilirler), zehirlidir, şekil ve renk değiştirebilir, erkekler çiftleşmeden haftalar sonra, dişiler ise doğum yaptıktan kısa bir süre sonra ölür.