AK Parti Konak 8. Olağan İlçe Kongresi bugün Alsancak Atatürk Stadyumu'nda yapıldı. Kongreye katılım yoğundu. Son Başbakan, Aksakallılar Konseyi Başkanı Binali Yıldırım, AK Parti İzmir İl Başkanı Bilal Saygılı, AK Parti İzmir Milletvekilleri ve partililer katılım sağlayanlar arasında yer aldı. Tek aday olarak seçime giren mevcut İlçe Başkanı Mehmet Sait Başdaş yeniden seçilen isim oldu. Son Başbakan Binali Yıldırım, İzmir Körfezi'nde yaşanan durum hakkında açıklamalarda bulundu.
''Konak demek İzmir demek!''
İzmir'e yönelik yaptıkları hizmetleri teker teker anlatan Yıldırım, ''Konak demek İzmir demek. İzmir, Türkiye’nin Ege’nin incisidir. Ama İzmir’in geçen 25 yılıyla hükümetin geçen 22 yılını karşılaştıralım. Onlar İzmir’de 25 yıldan beri yerelde iktidar, biz 22 yıldır ülkenin yönetim sorumluluğunu üzerimizde taşıyoruz. İzmir'de yerelde iktidar ne yapıyor. 22 yıla 22 yılı karşılaştıralım. İzmir ölçeğinde kim ne yapmış kim ne yapmamış. Aklınıza gelen, bunu da yerelde iktidar yaptı diyebileceğiniz bir şey var mı? Varsa söyleyin. Bülent Ecevit'in köy kent diye bir projesi vardı, gerçekleştirmeyi çok arzu etti ama ömrü yetmedi. Keşke sağ olsaydı da İzmir’de yerel yönetimde köy kent projesi gerçekleştirseydi. Biz bu şehre belediye başkan adayı olduğumuzda 35 İzmir 35 Proje dedik. Bugün belediye başkanı olmadık ama sözümüzü de yerde bırakmadık. 35 projesinin 30’unu tamamladık. Sağa bakın bizim eserimizi görürsünüz, işte Adnan Menderes Havalimanı işte Sabuncubeli Tüneli… Manisa ve İzmir’i birleştiren proje. Önünüzde bakın Konak Tüneli’ni İstanbul-İzmir Otoyolu’nu göreceksiniz. Az kaldı, İzmir Ankara Hızlı Treni’nin sesi geliyor, gün sayıyor. O da gelecek. İzmir Depremi’nde canımız yandı, hemen İzmir’i ayağa kaldırmak için harekete geçtik. Şimdi asrın en büyük depreminin yaralarını sarıyoruz. 155 bininci konutun anahtarı teslim edildi. Dünya yeni gelişmeye gebedir. AK Parti, Cumhurbaşkanımızın liderliğinde Türkiye Yüzyılı’nın geleceğini inşa edecek partidir. Bugün sorunlarımız var ama bu sorunları çözecek olan AK Parti’dir. Çünkü tıpkı 2001 krizinden sonra iktidara gelerek her şeyi yoluna koyan, Gezi Olayları’nı planlayanların planlarını başlarına geçiren, 15 Temmuz’da bayrağı yere düşürmeyerek FETÖ’cülere hak ettiği cezayı veren, küresel krizlerden milletimizi koruyan, 40 yıllık baş belası terörü gündemde arkaya atan kim? AK Parti" ifadelerini kullandı.
''İzmir'in her tarafında sorun var!''
İzmir Körfezi'nde yaşanan kirlilik sorununa da değinen Yıldırım, ''İzmir’e İzmirli’ye sitem yok. Dönüp kendimize, eksiğimize bakacağız. İzmir’in her tarafında sorun var. İşin kolayını bulmuşlar. Körfezi temizlemek bizim işimiz mi canım diyorlar. Kim temizleyecek, uzayan mı gelecekler? Haliç’i hatırlayın, köprüden geçerken burunlar tutuluyordu. Orayı pırıl pırıl yapan kim? Recep Tayyip Erdoğan. İktidara rağmen, engellemeye rağmen yaptı. Siz de kalkmış işten sıyrılmaya bakıyorsunuz. Yaşadığınız şehre hizmet etmek, sorunları çözmek mecburiyetindesiniz. Gün gelir bu şehrin insanları bunun hesabını sandıkta sorar. Enerjimiz azalmadan heyecanımız düşmeden İzmir’deki kadrolarımız İzmir için, başka iller kendi illeri için, Türkiye Yüzyılı, Türklerin Yüzyılı için var gücümüzle çalışmaya devam edeceğiz. Liderimizle birlikte çalışmaya devam edeceğiz. Rabbim nasip etti milletimiz ruhsat verdi, liderimiz tasvip etti… Bakanlık da başbakanlık da meclis başkanlığı da yaptık ama hiçbir zaman ne oldum delisi olmadık. İnsanlarımızın mutluluğu için elimizden geleni yaptık. O nedenle her konumda yapılacak iş var ve o işleri yapacak da AK Parti, AK Kadrolar ve cumhurbaşkanımız var" dedi.
''İzmir’in ve İzmirlinin hakkını orada da savundum!''
AK Parti İzmir Milletvekili Ceyda Bölünmez Çankırı da açıklamalarda bulundu. Çankırı, ''İstisnasız hepsinin konuşmasında İzmir, Selçuk’ta 5 evladımızın vefatı vardı. Konuyu siyasi bir malzeme haline getirilmesine üzülerek şahitlik ettik. Olayın ardından Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanımız Mahinur Özdemir Göktaş ile birlikte ziyaret ettiğimiz o gencecik annenin mesnetsiz iddialar ile anılmasını, Bakanlığımızın ve hatta devletimizin bu konuda suçlu iddia edilmesine karşı ben de söz istedim. Tıpkı o psikolojik ve duygusal şiddet uyguladıkları anneye yaptıkları gibi benim de konuşmamı manipüle etmeye çalıştılar. Herkese gereken cevabı verdik İzmir’in kaç mahallesi olduğunu bile bilmeyenlerin ithal vekil naralarına aldırış etmeden İzmir’in ve İzmirlinin hakkını orada da savundum. Yaşananlar ölçülecek bir arpa boyu bile hizmeti olmayanların zoruna gitmiş olmalı ki, pişkinlikle yalan basın metni diye bir safsata daha ortaya attılar. Normal de her bir milletvekilinin ağzından çıkan her bir kelimenin yazılması gereken tutanaklarda defalarca bağırmak suretiyle maruz kaldığım lafların, ‘karşılıklı laf atışması’ olarak kayıtlara geçmiş olması hakkında gerekli şikâyetlerde bulundum. Ayrıca bu ifadeleri yazmayan yani işini düzgün yapmayan memurlar hakkında da ayrıca suç duyurusunda bulunacağımı buradan bir kez daha ifade ediyorum” ifadelerini kullandı.