Gıdı Gıdı’da kapsamlı temizlik çalışması Gıdı Gıdı’da kapsamlı temizlik çalışması

ALPER TEMİZ - İzmir Kent Konseyi Afetler Çalışma Grubu kurucusu ve aynı zamanda İzmir Afet Bilinci, Çevre ve İklim Farkındalığı Derneği Yönetim Kurulu Başkanı Servet Ertaş, asbest ve bina yıkımı konularında yerel yönetim çalışanlarına yönelik hazırlanan kapsamlı bir eğitim programının İzmir Kent Konseyi Genel Kurulu'nda oy birliği ile kabul edildiğini duyurdu. Eğitim, Kasım ayında İzmir Büyükşehir Belediyesi Meclisi'ne sunulacak ve beş modülden oluşacak. Bu süreçte asbestin doğru bertaraf edilmesi ve çevre koruma yöntemleri gibi kritik konular yer alacak. Ertaş, eğitim sürecinin önemini vurgulayarak, "Amacımız, yerel yönetimlerde çalışanları ve halkı bilinçlendirmek. Yıkım işlemlerinde birçok toksik madde mevcut ve bunların yönetmeliklere uygun şekilde bertaraf edilmesi gerekiyor. Ancak ne yazık ki yıkım firmaları genellikle maliyet kaygıları nedeniyle bu kurallara uymuyor" dedi. Bina yıkımında asbest gibi tehlikeli maddelere dikkat çeken Ertaş, "İronik olan şu ki, yönetmelikler bir yıkım planı olmasını ve şantiye şefinin denetiminde kat eksiltme yöntemiyle toz bulutları yayılmadan yıkım yapılmasını öngörüyor. Ancak uygulamada bunun tam tersi gerçekleşiyor. Yıkım firmaları, asbest barındıran malzemeleri kontrolsüz bir şekilde balyozla kırarak, enkazı rastgele boş alanlara döküyorlar. İnsanlar ve çocuklar bu tehlikeli atıkların arasında yaşıyor" ifadelerini kullandı.

"Belediye çalışanı kendi görevlerinden habersiz"
İzmir Kent Konseyi Afetler Çalışma Grubu üyesi ve aynı zamanda İzmir Afet Bilinci, Çevre ve İklim Farkındalığı Derneği Yönetim Kurulu Başkanı Servet Ertaş, "İzmir'de 'Yerel Yönetim Çalışanlarına Yönelik Asbest Farkındalık Eğitimi' ana başlığı altında bir yıl sürecek olan; asbest, bina yıkım ve enkâz kaldırma eğitimi hazırlandı. 5 modülden oluşan eğitim süreci, İzmir Kent Konseyi Genel Kurulu'nda oy birliği ile kabul edildi. Daha sonra ise İzmir Büyükşehir Belediyesi Meclisi'ne gönderilecek. Kasım ayının meclis gündemine gelecek olan eğitim modülümüzde genel çevre eğitimi, asbest ile ilgili yıkım ve enkâzın nasıl bertaraf edileceğine dair yönetmelik var ve bu noktada çalışanların yani belediye görevlilerinin bireysel olarak korunmasını amaçlayan bir eğitim sürecimiz bulunmaktadır. İnşaat yıkımlarında sadece asbest değil birçok toksik madde var. Biz aslında, bina yıkımından itibaren varolan yönetmeliği eğitim olarak vereceğiz. Bu nokta ise oldukça ironik çünkü yönetmelik der ki; 'Bir yıkım planlaması olacak ve yıkım ekibi olacak, şantiye şefi olacak...' Kısacası bir bina inşa edilir gibi inşaat mühendislerinin gözetiminde kat eksiltme yöntemi ile ve çevreye toz bulutları yaymayacak biçimde önlemler alınarak yıkımın gerçekleştirilmesi gerekiyor. Bizim ise amacımız İzmir ekseninde en azından hem yerel yönetimler çalışanlarını hem de halkı bilgilendirmek. Biz bazı belediye çalışanlarına, yürütülen bu enkâz kaldırma işlemlerinin hatalı olduğunu söylediğimizde ya da enkâzın atıldığı yerlerin uygunsuz olduğunu dile getirdiğimizde, 'Bu zaten bizim görevimiz değil' gibi komik cevaplar alıyoruz. Oysa yerel yönetimler yönetmeliğinde bu, direkt olarak belediyenin sorumluluğundadır. Yani belediye çalışanı kendi görevlerinden habersiz. Biz yine de direkt olarak suçlamak yerine, önce eğitim verelim dedik ve eğer eğitimden sonra da aynı uygulamalar devam ederse, artık art niyeti rahatlıklar arayabiliriz" dedi.

Asbest 2

"Yüzde 100 asbestli malzemeyi balyozluyorlar"
"Tozmayı engelleyecek, bu amaçla üretilmiş buhar makineleri var" diyen Ertaş, "Bu makine havadan çevreye yayılacak olan o zehirli tozları yere yapıştırıyor. Bunların yıkım esnasında kesinlikle kullanılması gerekiyor. Ancak yıkım firmaları maalesef hiçbir şekilde bu yöntemleri izlemiyor. Nedeni ise maaliyet. Kara düzen bir yıkım süreci var. En çarpıcı örnekler arasında ise yüzde 100 asbest barındırdığını bildiğimiz bir çatı kaplama malzemesi var; ancak yıkım firmalarının bunu balyozla kırdıklarına şahit oluyoruz. Bu enkâzları ise rastgele boş arazilere atıyorlar. İnsanlar bu atıkların yanı başında oturuyor ve çocuklar bu enkâzların içerisinde oynuyor. Korkunç bir şey. Toz olmasa dahi yıkıntı artıklarının özel ambalajlama yöntemleri ile bertaraf edilecek alanlara taşınması gerekiyor. Yani kesinlikle yer altı sularına karışacak şekilde, şu anda yıkım firmalarının yaptığı gibi bir yol izlenmemesi gerekiyor. Son aşamada maalesef bu da Türkiye'de yapılmıyor. Tamamen bilinçsiz, karadüzen bir süreç ile yönetiliyor bina yıkımları. İnceleyen yok, denetleyen yok ve sadece halk değil yönetimdekiler de bilinçsiz" diye konuştu.

"Belediye ve valilik binası, yönetmeliğe aykırı yıkıldı"
Geçtiğimiz senelerde İzmir'de yıkımı gerçekleştirilen belediye ve valilik binaları bölümlerinin, yönetmeliğe aykırı yıkıldığını ifade eden Ertaş, "Okulun yanında bina yıkılıyor, tüm okul toz oluyor ancak nasıl bir çağ dışılık ile ve nasıl bir kanser riski ile karşı karşıya kalındığının bilinci yok. İnanılmaz bir durum bu. Biz bu konuda bir sivil toplum hareketi olarak, artık "Dur" demek istiyoruz. Konak Meydanı'nda İzmir Büyükşehir Belediyesi binası yıkıldı, aynı zamanda valilik binası yönetmeliğe aykırı yıkıldı; Kemeraltı Çarşısı ve çevre bölgeler toksik madde içeren tozdan geçilmedi. İzmir depreminden bu yana yaklaşık 2 bin bina yıkıldı. Bunların yıkımları ile iligli birçok haber çıktı ancak bu yıkımlar dehşet bir bilinçsizlik içerisinde yıkıldı. Bunları artık birisinin sorgulaması gerekiyor" dedi.

Servet Ertas Kose Fotografi 1

"Bir belediye itiraf etti: Müteahhitler küsmesin"
"Kentsel atıklar konusunda herkes susuyor. Aslında işin diğer ucunda müteahitler var" vurgusunu yapan Ertaş daha sonra, "Müteahitleri küstürmemek için bu konuya dair suskunluk hakim hatta daha dün bir belediye başkanının yardımcısı kendi ağzıyla söyledi; müteahhitler küstürülmek istenmiyormuş. Gelecekte kanser vakalarının patlaması mı daha önemli müteahhitlerin daha fazla masrafa girmemesi mi daha önemli. Harfiyat firmalarının kara düzen yaptıkları o taşıma işlemleri, bu firmaların reklamlarında dahi var. Bu reklamlardaki görüntülere yansıyan işlemler halk sağlığına yüksek seviyede zararlı. Ancak bunu iyi bir şey gibi reklamlarla anlatıyorlar, inanılmaz bir sorunla karşı karşıyayız" diye konuştu.

Muhabir: Alper Temiz