Prof. Dr. Mehmet Emin Elmacı'nın kaleminden Atatürk:
"Emperyalizmin bir ülkeyi parçalamasına ramak kalmış bir dönemde büyük bir kurmay akıl ile halkı işgale karşı örgütleyen Gazi Mustafa Kemal Atatürk; hem önemli bir kurtuluş savaşı vererek ülkeyi emperyalizmin pençesinden kurtarmış hem de ulus egemenliği açısından halkı arkasına alarak cumhuriyete gidişin yolunu açmıştır. Bu yönüyle Atatürk kendisinden sonra bütün üçüncü dünya ülkelerine örnek olmuş ve birçok ülke onun bağımsızlık mücadelesini örnek almıştır. Özellikle Almanya ve İtalya’nın da 1930’lu yıllardaki yayılmacı politikası sonrasında izlediği barışçıl politikası sayesinde de 8 yıl öncesinde savaştığı Yunan devleti ile girdiği barış politikası ile de tüm dünyaya örnek olmuştur. Bu yönüyle tüm dünyanın örnek aldığı Atatürk sayesinde Türkiye I. Dünya Savaşı sonrası oluşan Milletler Cemiyeti’ne, 1932 yılında, onun devamında da II. Dünya savaşı sonrası barış amaçlı oluşturulmuş Birleşmiş Milletler Cemiyeti’ne de 1945 yılında girebilmiştir.
Bundan daha da önemlisi ise Türkiye’nin 4 Kasım 1946’da BM’nin bir uzmanlık örgütü olan “Birleşmiş Milletler Eğitim, Bilim ve Kültür Kurumu” olan UNESCO’yu onaylayan ilk 20 kurucu devlet arasında da yer alabilmiştir. Amacını “insanlığın zihninde barışı; eğitim, doğa bilimleri, toplumsal ve beşeri bilimler, kültür, bilgi ve iletişim aracılığıyla yapılandırmak” olarak tanımlayan UNESCO; dünyada düşünce ve faaliyetleri ile evrensel öneme sahip kişilikler hakkında da “Anma ve Kutlama Yıl Dönümleri” düzenleyerek önemli bir etkin kuruluş haline gelmiştir.
UNESCO önemli evrensel kişiler hakkında yaptığı anma planlamaları için, bu kişilerin ancak ölümünden 50 yıl geçmeden yapılmaması ya da 100. ölüm yıldönümlerinde yapılması ilke kararını almasına rağmen sadece Atatürk için bu prgramını bozmuş ve daha ölümnden 50 yıl geçmeden Atatürk’ü iki kez anma programına almıştır.
UNESCO, dünya barışına verdiği katkı ve bir ülkeyi ayağa kaldırarak çağdaş dünya devletleri arasına sokmasının verdiği etkiyle; Atatürk’ün bu yönünü ön plana alarak ölümünden 25 yıl geçmesini yeterli görümüş ve Atatürk’ün ölümünün 25. Yılı olan 1963 yılında tüm dünyada anılmasına karar vermiştir. Bir yıl öncesinde 1963 yılını “Atatürk Yılı” ilan eden UNESCO; 1963 10 Kasımında bütün dünyada radyolarda yayımlanması için başta ABD Başkanı Kennedy olmak üzere, İngiltere, Almanya, Pakistan ve İran gibi ülke devlet adamlarına Atatürk hakkında kısa da olsa yaptıkları konuşmaları plağa aldırmıştır. ABD Başkanı Kennedy’nin “Atatürk adı insana, bu yüzyılın büyük insanlarından birinin tarihsel başarılarını, Türk halkına esin kaynağı olan önderliğini, çağdaş dünyayı ileri görüşlü anlayışını ve bir asker önder olarak güç ve yüksek cesaretini anımsatmaktadır…” dediği Atatürk daha 1964 yılında tüm dünyada tanıtılmış ve anılmıştır.
Aynı UNESCO, bu kez 1978 yılında aldığı kararla Mustafa Kemal Atatürk’ün doğumunun 100. Yılı olan 1981’de de Atatürk’ü ikinci kez anma programına almış ve 1981 yılı da Atatürk Yılı olarak anılmıştır. Kararı alırken “Atatürk elbette 20’nci yüzyılın en büyük devlet adamlarından biridir. Bellidir ki Türkler o gün için çok özel olarak hazırlanıyorlar; ama Atatürk’ü anmak yalnızca Türklere bırakılmamalıdır. Çünkü Atatürk tüm insanlığın ortak paydasıdır.” ve “ Bugün UNESCO’nun üzerinde çalıştığı bütün projelerin isim babası Mustafa Kemal’dir.” cümlelerini kullanan UNECO tüm dünyaya önemli bir mesaj vermiştir.
Yazımın sonunda Atatürk’ün 86. Ölüm yılında minnetle ve saygıyl anıyor ve bugün özellikle ülkemizde geriye götürülmeye çalışılan Atatürk sevgisinin anısına ve örnek alınması adına UNESCO’nun 1978 yılında aldığı Atatürk’ün anılması kararındaki değerli cümleleri bugünün gençliğine örnek alması için aynen veriyorum.
“Atatürk, uluslararası anlayış, işbirliği ve barış yolunda çaba göstermiş üstün kişi, UNESCO’nun yetki alanlarında yenilikler gerçekleştirmiş bir devrimci, sömürgecilik ve yayılmacılığa karşı savaşan ilk önderlerden biri, insan haklarına saygılı, insanları ortak anlayışa ve devletleri dünya barışına özendiren, bütün yaşamı boyunca insanlar arasında renk, din, ırk ayırımı gözetmeyen, eşi olmayan devlet adamı ve Türkiye Cumhuriyeti’nin kurucusudur.”
Saygıyla ve minnetle…"