İzmir Büyükşehir Belediyesi  Şehir Tiyatroları Kurucu Genel Sanat Yönetmeni Yücel Erten'in Cemil Tugay'ın kendisiyle görüşmemesi üzerine kırgınlığını kamuoyuna duyurmasının ardından İzmir Büyükşehir Belediyesi harekete geçti. İzmir Büyükşehir Belediyesi, Şehir Tiyatroları’nın bundan sonraki yol haritası konusunda açıklama yaptı. Açıklamada şu ifadelere yer verildi:

Katkısı ve emeği olan tüm kişilere...

“İzmir Büyükşehir Belediyesi Şehir Tiyatroları İzmir sanat yaşamının en önemli parçalarından biridir; yüzyıllardır sanata beşik olmuş bu kente çok yakışmıştır. 1944 yılında başlayıp yarım kalan bir rüyanın yeniden hayata geçirilmesinde katkısı ve emeği olan tüm kişilere, kurumlara İzmir müteşekkirdir.
Bir kurumu kurmak kadar devamlılığını sağlamak, kendine yetebilir hale getirmek, bir ekol oluşturmak, okul işlevini kazandırmanın da sorumluluğunun farkında olmak gerekir. Şehir Tiyatrolarının bu doğrultuda bir gelişim sergilemesi için İzmir Büyükşehir Belediyesi tüm bileşenlerin ve tiyatro dünyasının katılımı ile hızlıca özerk, demokratik, katılımcı bir politika belirleyecektir. Bu politika;
Sanatsal özerkliğin korunduğu,
Tiyatroyu hayatın birçok alanında var eden,
Yerel ve ulusal anlamda katılımcılığı önemseyen,
Karar alma mekanizmalarını demokratik ve hukuka uygun olarak uygulayan,
Farklı kapsamlarda yapılan işlerin kendine özgüllüğünü koruyarak, mali ve hukuki disiplin içinde yürümesini sağlayan bir anlayış üzerine oturtulacaktır.
Bu anlamda,
Uygulama ve hukuksal bütünlük sağlanması açısından, İzmir, İstanbul ve diğer büyük şehirlerimizdeki yönetsel yapıların benzeştirilmesi amacı ile ivedilikle bir yönetmelik değişikliği yapılması,
Yönetmelik değişikliğinde, sanatsal özerkliğin korunması ve katılımcılığın sağlanmasının ana ilke olarak belirlenmesi ile beraber belediye mevzuatına uygun bir yönetsel yapılanma kurulması,
Danışma Kurulu’nun yeniden oluşturulması, genişletilmesi ve sanatsal politika belirlemede etkin rol almasının sağlanması,
Şehir Tiyatrolarının içinde farklı nitelik ve içerikte komisyonlara yer verilmesi planlanmaktadır.
Yeni dönemde daha katılımcı, daha demokratik bir yapılanmada görev almak için tüm sanat camiamızı Şehir Tiyatromuzu desteklemeye davet ediyoruz. Onların varlığı, yolumuzu aydınlatacak, tiyatromuzu daha ileriye taşıyacaktır. İzmirli hemşerilerimizin katılımı ile güzel kentimiz bir kez daha ve sonsuza dek tiyatronun beşiği olacaktır.


Ne olmuştu?

İzmir Büyükşehir Belediyesi  Şehir Tiyatroları Kurucu Genel Sanat Yönetmeni Yücel Erten Cemil Tugay'ın kendisiyle görüşmemesi üzerine sosyal medyadan kaleme aldığı yazısında kırgınlığını şu sözlerle dile getirmişti.

74 gün boyunca randevu vermedi...

Ama sayın Cemil Tugay, kentin bir sanat kurumunun ‘Kurucu Genel Sanat Yönetmeni’ne, 74 gün boyunca randevu vermedi. Sonunda 12 Haziran akşamı özel kalemine, görüşmemiz için bir arka plan oluşturması dileğiyle bir mektup gönderdim. Ertesi gün, yani göreve başlamasının 74. gününde, İzmir Şehir Tiyatrosu’nun geleceği hakkındaki kararını bir bürokrat aracılığıyla bildirdi. Beni bürokratlarından biri sandı herhalde ki; yüzyüze bir görüşmeye yanaşmadı, haber gönderdi: Yola başka bir Genel Sanat Yönetmeni ile devam edecekmiş.

Manisa Şehir Tiyatrosu perdelerini açıyor Manisa Şehir Tiyatrosu perdelerini açıyor

Rapçisinden topçusuna herkesle görüşüp...

Önce -bu kararın değil ama,- bu davranışın adını koymak gerek: Bu davranış, bir Sanat Kurumunu küçümseyen bir özensizliktir. Çevresinde ciğerci kedisi gibi dolaşan, rapçisinden topçusuna kadar herkesle görüşüp; İzmir Şehir Tiyatrosu’nun Genel Sanat Yönetmeni ile görüşmemek; nezâketle de bağdaşmaz, saydamlıkla da. Yöneticilikten çıkar, siyasetçinin sanat kurumları konusundaki bakış ve davranış şablonunun, hazin fotoğrafı olur.
Tanımadan, konuşup görüşmeden, bilgi almadan, bir dayanağı, bir açıklaması olmadan, bu karara varabilme yeteneğinin adını da siz koyun dostlar…
Burada kişisel bir alınganlıktan söz etmiyorum. Sayın Başkan, 57 yaşında, ben 62. sanat yılımı yaşıyorum. Görmüş-geçirmiş bir insanım. Bu davranıştan benim pullarım, apoletlerim, pırpırlarım falan dökülmez. Karalar bağlayıp, bunalımlara düşmem. Sanat-siyaset çelişkisinde sayısız yazı ve bildiriler yazmış bir sanatçı olarak, bundan şahsen alınmamayı başarabilecek kadar objektif bakışa sahip olduğumu düşünürüm. Ama sanata ve kentin gözbebeği bir sanat kurumuna karşı küçümseme, özensizlik ve bilgisizlik anlamına geldiğini söylemekten de kaçınmam. Çünkü bu konuda sessiz kalmam, bir sanat kurumunun öz erkini, siyasal erke rehin bırakmak anlamına gelir. Buna boyun eğip yutkunmak için bir neden yoktur. Bu bağlamda sanat çevresini bilgilendirmeyi de görev bilirim. Bu kıymetli kuruma ve genelde sanat kurumlarına, gelecekte daha özenli ve dikkatli davranılmasını beklemek hakkımızdır. Nezâketle, rica ederek bildirmiş olayım.

Muhabir: Bünyamin Dobrucalı