Son Mühür / Arif Enes Durak - CHP Aydın Milletvekili ve TBMM Adalet Komisyonu CHP Grup Sözcüsü Süleyman Bülbül, çevreyi savunan yurttaşların dava açarken ödemek zorunda kaldığı yüksek harçlara karşı harekete geçti. Bülbül, 492 sayılı Harçlar Kanunu’nda değişiklik öngören bir kanun teklifi sunarak çevrenin korunmasına ilişkin açılan davalar ile tüm işlemlerin harçtan muaf tutulmasını talep etti.

CHP'li Bülbül, 2872 sayılı Çevre Kanunu’nda değişiklik yapılmasını da önererek, “ÇED gerekli değildir” kararlarının tamamen kaldırılmasını ve sadece “ÇED olumlu” kararının geçerli olmasını istedi. Kanun teklifine dair açıklamalarda bulunan CHP’li Bülbül, çevre mücadelesinin yalnızca doğa için değil, toplumun tamamı için hayati önemde olduğunun altını çizdi. Bülbül açıklamasında şu ifadeleri kullandı:

"Dava açan insanlar, toplumun geleceğini savunuyor"

“Anayasa’nın 56. maddesi açık: Devlet de yurttaş da çevreyi korumakla yükümlüdür. Ancak iş çevreyi korumaya gelince, yurttaşlar yüksek dava harçlarıyla karşı karşıya kalıyor; adalet, parası olana sunulan bir hizmete dönüşüyor. Doğayı savunmak kişisel bir mesele değil, kamunun ortak hakkıdır. Bugün bir orman yok oluyorsa, bir nehir kirletiliyorsa, zarar hepimize veriliyor. Buna itiraz eden, dava açan insanlar aslında toplumun geleceğini savunuyor. Onları dava harçlarıyla caydırmak, açıkça ‘doğaya sahip çıkmayın’ demektir.”

Bülbül, çevre davalarının kamu yararı taşıdığına dikkat çekerek, bu davalarda harç alınmasının kabul edilemez olduğunu belirtti:

“Çevre davaları, kamu yararını ilgilendirir. O halde bu davalardan harç alınması neyle açıklanabilir? Çevreyi korumak isteyenler cezalandırılırken, doğayı talan edenlerin önü mü açılacak? Adaletin bedeli olmaz. Çevreyi savunmak isteyen kimse, cebindeki parayı düşünmek zorunda kalmamalı. Bu davalar harçtan muaf olmalı. Çünkü mesele sadece bir ağaç ya da bir dere değil; hepimizin nefesi, geleceği, yaşam hakkıdır.”

“ÇED muafiyeti artık bir istisna değil, araç haline geldi”

CHP’li vekil, çevre koruma davalarında ikinci büyük sorunun “ÇED gerekli değildir” kararları olduğuna dikkat çekti. Bu kararların çevresel etkilerden muafiyet anlamına geldiğini söyleyen Bülbül, uygulamanın son bulmasını istedi:

“Bir diğer kanun teklifimizde, Çevre Kanunu’nda değişiklik yapılarak ‘ÇED Gerekli Değildir’ kararlarının kaldırılmasını talep ediyoruz. ÇED, bir projenin çevreye olası etkilerini değerlendirir. ‘ÇED Gerekli Değildir’ kararı ise, projelerin bu etkilerden muaf tutulmasını sağlar; yani doğa hiç etkilenmiyormuş gibi davranılır. Bu uygulama kabul edilemez. Memleketim Aydın başta olmak üzere Ege Bölgesi, maden ocakları ve JES’lerle delik deşik edilmiştir. Her hafta bölgemizden, JES’lerin yol açtığı doğa tahribatına ve sağlık sorunlarına ilişkin ihbarlar gelmektedir. JES borularından yayılan gaz çevreye zehir saçmakta, toprağa ve ürünlere karışmakta, incirden çileğe, zeytinden kestaneye kadar tüm tarımsal üretim zarar görmektedir. Bölge halkı kanser gibi kronik hastalıklarla baş başa bırakılmaktadır.”

Bülbül, halkın iradesinin hiçe sayıldığını vurgulayarak açıklamasını şu sözlerle tamamladı:

“Halk, yapılan ÇED toplantılarında açıkça itirazını dile getirmekte, ancak buna rağmen ‘ÇED Gerekli Değildir’ kararları verilmeye devam edilmektedir. Bu kararlar, sadece ekolojik yıkımı hızlandırmakla kalmıyor, halkın iradesini de hiçe sayıyor. ÇED muafiyeti artık bir istisna değil, bir araç haline gelmiştir. Bu keyfi uygulamalara derhal son verilmelidir. Doğa, insan sağlığı ve gelecek kuşaklar için ‘ÇED Gerekli Değildir’ kararları tamamen kaldırılmalıdır.”

Danıştay kararı emsal oldu

Süleyman Bülbül daha önce de çevre mücadelesiyle gündeme gelmişti. Zeytinliklerin madencilik faaliyetlerine açılmasını sağlayan Maden Yönetmeliği’nin iptali için dava açan Bülbül, Danıştay'dan tarihi bir karar çıkmasını sağlamıştı. Danıştay İdare Dava Daireleri Kurulu, CHP’li Bülbül’ün başvurusu sonrası yönetmeliği iptal etti. Kararda, milletvekillerinin çevre davalarında dava açma hakkı olduğuna hükmedilerek bu dosya emsal kabul edildi.

Muhabir: Arif Enes Durak