Son Mühür / Alper Temiz - Muğla Çevre Platformu (MUÇEP), Datça'da yapımı planlanan yat limanına karşı yürüttükleri hukuk mücadelesinde kritik bir aşamaya geldi. Daha önce mahkemenin yürütmeyi durdurma kararı verdiği projeye ilişkin bilirkişi raporları, limanın doğa, kültürel miras ve toplumsal yaşam üzerinde geri dönüşü olmayan tahribatlara yol açacağını ortaya koymuştu. Bugün mahkemenin vereceği nihai karar öncesinde bir kez daha seslerini yükselten çevreciler, “Bu yat limanı Datça’yı bozar, doğayı tahrip eder, halkı kıyılarından koparır” diyerek mücadeleyi bırakmayacaklarını ilan etti.

datça-5

"Burası özel çevre koruma bölgesi, bu liman katliam demek"

MUÇEP, yaptığı basın açıklamasında Datça’nın yalnızca Türkiye için değil, dünya ekosistemi açısından da özel bir bölge olduğunun altını çizdi. Açıklamada, yat limanı projesinin başta Akdeniz fokları, deniz çayırları ve bölgenin hassas ekosistemi olmak üzere birçok yaşamsal unsura zarar vereceği vurgulandı:

"Datça, Türkiye Cumhuriyeti tarafından Özel Çevre Koruma Bölgesi ilan edilmiştir. Bunun sebebi, henüz bozulmamış doğal ve kültürel değerleriyle geleceğe miras bırakılacak bir yer olmasıdır. Liman, Datça’nın doğal yaşamını tahrip edecektir. Deniz çayırları yok olacak, Akdeniz fokları bölgeyi terk edecek, anıt mezarlar zarar görecektir. Su fakiri olan Datça’nın kıt su kaynakları daha da hızla tükenecektir. Bu proje, halkın kıyılarından kopmasına yol açacaktır. Tıpkı daha önce örneklerini gördüğümüz gibi, limanın bulunduğu alanlar zamanla halkın erişimine kapatılacak ve mutenalaşacaktır.”

"Deprem bölgesinde liman olmaz"

MUÇEP açıklamasında, bölgenin deprem riski taşıdığına da dikkat çekerek, yat limanının mühendislik açısından büyük bir hata olduğunu vurguladı:

"Datça, bir deprem bölgesidir. Seçilen yerde yapılan dolgu üstünde, ağır ve hareketli yük taşıyacak bir rıhtım inşa etmek, bilim dışıdır! Bilirkişi raporları bunu açıkça ortaya koymuştur. Deprem bölgesinde böyle bir yapı yapmak, felakete davetiye çıkarmaktır."

datça-6

"Bu liman halk için değil, sermaye için yapılıyor"

Yat limanı projesinin ekonomik boyutuna da değinen MUÇEP, bu tür projelerin halkın çıkarına olmadığını, sadece belirli sermaye çevrelerine rant sağlamak amacıyla inşa edildiğini belirtti. Açıklamada, ünlü denizci-yazar Ali Boratav’ın da benzer projelere karşı çıktığı hatırlatılarak şu ifadelere yer verildi:

"Boratav’ın dediği gibi, Türkiye yakında çok fazla marinaya ve çok az tekneye sahip olacak. Çünkü bu projeler amatör denizciler için değil, büyük sermaye sahipleri için yapılıyor. Marina inşa edenler, ‘Yanına 7 yıldızlı otel, AVM ve lüks tatil siteleri ekleyeyim, üç kuruşa yapıp kısa sürede büyük kârla satayım’ zihniyetiyle hareket ediyor. Türkiye’nin denizcilik kültürü de halkın kıyılarla ilişkisi de bu projeler yüzünden yok ediliyor."

"Bu yat limanı Datça'yı bozar, Akdeniz’i bozar"

MUÇEP, mücadeleden asla vazgeçmeyeceklerini ve bu projeye karşı sonuna kadar direneceklerini belirtti:

"Halkın katılımı toplantılarında söyledik, bilirkişi raporlarıyla ispatladık, mahkemelerde haklılığımızı kanıtladık! Datça için bu mesele bir ölüm-kalım meselesidir. Bizler sadece kendimiz için değil, çocuklarımız, doğamız, kültürel mirasımız için de bu limana karşı çıkıyoruz. Akdeniz’i ve gezegenimizi korumak için mücadelemiz sürecek!"

Mahkemeden çıkacak karar, yalnızca Datça için değil, Türkiye'nin kıyılarını koruma mücadelesi açısından da büyük önem taşıyor. Çevre aktivistleri ve bilim insanları, yat limanı projesinin tamamen iptal edilmesi gerektiğini söylerken, gözler şimdi mahkemenin vereceği nihai karara çevrildi.

Muhabir: Alper Temiz