Son Mühür - Ayşegül Koç / DEM Parti Genel Başkan Yardımcısı ve İzmir Milletvekili İbrahim Akın, Son Mühür TV’de yayınlanan Sıcak Bakış programında Ayşegül Koç’un sorularını yanıtladı. Türkiye’de hukukun siyasi müdahalelerle şekillendirildiğini savunan Akın, mevcut ortamın yeni çözüm sürecini de olumsuz etkilediğini belirtti.
“Yönetim krizi yaşanıyor”
Boykot çağrılarına yönelik başlatılan soruşturma ve gözaltına ilişkin eleştirilerde bulunan Akın; “Boykot meselesini çok önemsenmez gibi gördü iktidar, bakanlar sahaya çıktılar, alışveriş yapmaya çalıştılar ama gördüğümüz kadarıyla alışveriş yaparken bakanlar yalnızdılar. Dolayısıyla ciddi bir etkisi olduğu çok net. Ama gördüğümüz kadarıyla insanlar artık bulundukları yerden ne kadar tepki gösterebilirlerse bunu gösterme pratiklerini gerçekleştiriyorlar. Boykot meselesi en demokratik, en barışçıl tavırdır. Neredeyse bir terör faaliyeti yapılmışçasına bir operasyona girişiliyor ve gerçekten de öyle bir durumda ki herhangi bir savcı yapmıyor. Bunu İstanbul’da belirlenmiş iktidar tarafından atanmış bir savcı yapıyor. Yani hukuki bir durum değil, normlarımıza uygun değil.
Mevcut hukuk sistemi içerisinde işleyen bir durum değil. Olağanüstü bir durum var, bu durum karşısında dolayısıyla gençlerin tepkisi normal. Aslında iktidarın, biz ne yapıyoruz, galiba bir sorun var. Oturalım konuşalım, tartışalım, buna bir çözüm bulalım ve herkesin bu konudaki itirazlarını dikkate alalım demesi lazım. İnsanlar böyle bir ülkede verdikleri bütçeyle verdikleri vergilerle itirazlarını ifade etmek istiyorlar ve bu sadece burada değil, dünyanın her tarafında yapılan tüketimden gelen haklarını kullanan insanlar oldu.
Anayasa Mahkemesi’nin bu konuda almış olduğu karara rağmen yani anayasa biliyorsunuz özellikle daha önce bu tür şeyler olmuş kurum sorumludur denmiş. Yapılan bir eksiklik hata varsa kişinin diplomasını öyle 35 yıl sonra yok sayamazsınız. Hakkı ihlal edemezsiniz, yok sayamazsınız diyor. Muhtemelen İmamoğlu diplomasını geri alacak ama ortada ciddi bir şekilde kaos yaratıldı ve kendi elleriyle yarattılar. Ben yönetememe krizi olduğunu düşünüyorum” ifadelerini kullandı.
“TRT gerçekten inanılmaz”
Boykot çağrısına destek veren oyunculara yönelik TRT’nin yaklaşımını eleştiren Akın; “Devletin TRT'sinde de sanatçılar artık sesini kesmek istemiyorlar. TRT gerçekten inanılmaz. Daha önce çeşitli sanatçılarla yaşanan durumları da biliyorduk. Öyle bir noktaya geliyor ki benim gibi düşüneceksin, benim gibi davranacaksın, benim sözümü söyleyeceksin diyor. O zaman robot yap herkesi, böyle bir durum olabilir mi? Herkesin kendine ait düşüncesi, görüşü var.
Bunu böyle yasakçı mantıklarla, kuralları böyle sert koyarak neredeyse düşünmeyen, sorgulamayan, araştırmayan ve ona göre tutum almayan bir insan modeli yetiştirmek istiyorlar. Ama gençler öyle değil. Gençler teknolojiyi çok iyi kullanıyorlar. Dünyayı her türlü yerden izliyorlar. Dolayısıyla itiraz ediyorlar ve bu gençler sizin iktidarınızda doğmuş büyümüş gençler” dedi.
“Yaşananlar süreci olumsuz etkiliyor”
“Bu ortamda sürecin yönetilmesi de zorlaşıyor” diyen Akın; “Böyle bir anlayışın sonu yok. Bizim açımızdan da durum sıkıntılı. Yani bir taraftan başka tür süreçler tartışılıyor ama bir taraftan da olağanüstü halin daha olağanüstü hali yapılmaya çalışılıyor. Bizim gördüğümüz durum eğer demokratik bir ortam sağlanamazsa toplumsal uzlaşı da barış ortamında bir demokratik ortam da sağlanamaz.
Demokrasinin olmadığı yerde özgürlüğün olmadığı yerde demokrasinin kriterlerinin ortadan kaldırıldığı yerde sürecin yürütülmesi şansı çok zorlanmaya başladı ve halkımız da şöyle düşünüyor: ‘Bunlarla bu işler nasıl olacak?’ Sadece şu anda gençler değil, toplumun tamamına yansıyan ortak bir değerlendirme şu: ’Hukuk ayaklar altına almış durumda, siyaset, hukuku istediği gibi yönetiyor, her türlü kararı aldırıyor. Yarın kimin başına ne geleceği belli değil. Bu ortam sürece zarar veriyor” açıklamasında bulundu.
Akın'dan İklim Kanunu eleştirisi
Akın, Çevre Komisyonu’nda ele alınan İklim Kanunu hakkında sert eleştirilerde bulundu. Akın, kanunun iklim değişikliğiyle mücadeleye yönelik değil, karbon piyasasının düzenlenmesine odaklandığını belirterek, bu düzenlemenin yetersiz olduğunu vurguladı. Akın; “Havamızı, suyumuzu, toprağımızı nasıl koruyacağız ve aynı etkenlere maruz kalan bütün insanlar, zengini fakiri, yoksulu fark etmez, herkes buna maruz kalıyor. Dolayısıyla ortak olarak en fazla etkilendiğimiz konular hakkında maalesef birlikte bir çözüm üretme konusunda başarılı değiliz. Mesela ben Çevre Komisyonu’ndayım ve partinin Çevre Komisyonu temsilciliğini yapıyorum. Murat Kurum, seçimden sonra geldiğinde bir toplantıya katıldı. Tabii ki o zaman ilk kez tekrar bakan olarak komisyona gelmişti.
Biraz tartışmamız oldu ve o tartışma sırasında şöyle bir şey söyledi: ‘Biz bu meseleyi önemsiyoruz. Dünyada olduğu gibi bu en temel konumuz ve bunu herkesle beraber tartışarak yapacağız, Müzakere edeceğiz. Başka komisyonlarda olduğu gibi olmayacak.’ Ama öyle oldu ki aynı şeyi yaptılar, nasıl yaptılar bize bir gün bilgi verdiler hazırlıkları ile ilgili. Ama 2022 yılından itibaren tartışılan bir konu. Çünkü bu iklimin çok kötü gitmesine bağlı olarak değil de, Türkiye'de Avrupa Birliği ile ve dünya ile entergasyon açısından yapılması gereken bir karar. Çevre Bakanlığı 2022 yılında Konya'da bir Şura yapıyor. Şura’da gerçekten önemli tartışmalar yapılıyor. Bir kısım kararlar bizim açımızdan doğru değil, yanlış kararlar almış durumdalar ama önemli değil. Bunu gündemi yapmış olmaları önemli. Ama bu iklim kanunlarını hazırlamaya uygun değil.
Tamamen karbon piyasasının düzenlenmesi ile ilgili bir kanun. Dedik ki biz bunun iklimle alakası yok. İhracatla ithalat sırasındaki olup bitenler hakkında bir cezalandırma yöntemi uyguluyorlar. Bu cezalandırma yöntemi ne biliyor musunuz? Örneğin bu iklimi bozan en büyük faktörlerden birisi fosil yakıt tüketimi yani enerji politikaları açısından Enerji Bakanlığı ile uyum sağladığınız mı? Yok, konuşulmamış bile ya da en büyük sağlık meselesi, Sağlık Bakanlığı ile Tarım Bakanlığıyla hiçbirisiyle konuşulmamış, yazıyla göndermişler. Güya komisyonda olan arkadaşların bir kısmı da bize böyle bir yazı gelmedi eğer bize gelseydi biz bunu tartışırdık bunu değerlendirdik dediler.
Neyse ki üç gün içerisinde komisyondan bu mesele geçti ve şimdi önümüzdeki hafta geliyor. Bu kanun gerçekten çok kötü bir kanun. Eğer iklimle ilgili düzenleme yapılacaksa dünyadaki örneklerinde uzun tartışmalar sonrası yerel yönetimlerle işbirliği içerisinde halkı katarak ne yapılacağını tartışmışlar ve 300 küsur tane maddelik ortak karar almışlar. Örneğin bizim ülkemizde yasaklanmış olan her şey uygulanıyor. Cezalar ise yetersiz” diye konuştu.