Endokronoloji Uzmanı Prof. Dr. Fırat Bayraktar, Son Mühür TV’de yayınlanan Sıcak Bakış programında Ayşegül Koç’un sorularını yanıtladı. Diyabetten korunmak için “Doğru beslen, hareket et, diyabeti önle” sloganıyla sağlıklı yaşam alışkanlıklarının önemini hatırlatan Prof. Dr. Bayraktar, rafine şekerlerden kaçınılması, zararlı alışkanlıklardan uzak durulması gerektiğini ve günlük egzersizin rutin hale getirilmesi gerektiğini belirtti.

Diyabete Dair Bilinmesi Gerekenler

14 Kasım Dünya Diyabet Günü dolayısıyla farkındalık yaratmak adına açıklamalarda bulunan Prof. Dr. Bayraktar, diyabetin en yaygın görülen tiplerinden bahsetti. Bayraktar; “Tip 1 diyabet yani beta hücresi harap olmuştur, insülin yoktur ve siz insülin kullanmazsanız yaşayamazsınız. Bu vakalar diyabet vakaların sadece yüzde 10’unu oluşturuyor. Geri kalan yüzde 90’ı ise Tip 2 diyabet. Vücutta insülin var ama siz genetik olarak ya hareketsizlikten ya da çok yemek yemekten çok kilo almaktan kaynaklanan bir insülin etkisizliği ortamı oluşturuyorsunuz. Vücutta insülin var ama etki edemiyor. Bu da Tip 2 Diyabeti oluşturuyor. Esas olarak toplumda genetik olarak geçme şansı olan da bu diyabettir. Birinci ve ikinci derece aile yakınlarınızda olduğu için bende de olur mu diye acaba endişelendiğiniz diyabet budur.  Tip 1 Diyabetin geçişi tek yumurta ikizi değilseniz pek yoktur. Yani çok düşüktür. Yüzde 1 ile 5 arasında değişir. Oysa Tip 2 Diyabet eğer bir ebeveynde varsa çocukların yüzde 35, 40’ı diyabetli olur. Eğer hem anne hem baba yani her iki ebeveyn de varsa yüzde 70, 80’dir” diye konuştu.

Whatsapp Image 2024 11 14 At 10.42.54 (1) 

Diyabetin komplikasyonları nelerdir?

Prof. Dr. Bayraktar; “Kanda glukozun yükselmesi, şekerin vücudun temel çatısını oluşturan proteinlere bağlanmasına neden olur ve böylece proteinler normal yapılarını ve işlevlerini kaybetmeye başlar. Sürekli şeker yüksekliği bu kayıpların giderek artmasına yol açar. Kan şekeri ne kadar çok ve uzun süre yüksek kalırsa o kadar çok harabiyet olur. Vücudun bütün organlarında protein bulunduğundan, kontrolsüz diyabet bütün organlarda harabiyet yaratabilmektedir. Kan glukozunda uzun süreli yükseklik insan vücudunda birçok sistem ve organın olumsuz etkilenmesine yol açar. Kalp ve damar hastalıklarına, inmeye, görme bozukluklarına, sinir ve böbrek hasarlarına neden olabilir. Ayakta yara oluşması, kangren ve buna bağlı uzuv kayıpları oluşabilir” dedi.

Diyabetin belirtileri ve risk faktörleri

Diyabetteki risk faktörleri hakkında bilgi veren Prof. Dr. Bayraktar; “Diyabetin en önemli belirtileri ağız kuruluğu, susama hissi, çok su içme, çok ve sık idrar yapma, gece idrara çıkma, halsizlik, yorgunluk, sık acıkma, çok yemek yemeye rağmen kilo kaybıdır. Diyabetin tanısı koymak ise çok kolaydır. Kan testi ile hızlı bir şekilde tanısını koymak mümkündür” dedi. Bayraktar; “Tip 1 Diyabetliler genellikle ilk belirti olarak bazen koma ile gelirler bize ve onların hastalıklarının başlangıç zamanıdır. Biz gününü biliriz. Tabii ki Tip 2 Diyabet öyle değil. Ne zaman başladığını bilmiyorsunuz, belki on senedir siz diyabetle yaşıyorsunuz ve bazı kişilerde biz diyabetin komplikasyonlarıyla diyabeti tespit edebiliyoruz. Yani komplikasyon geliştikten sonra Tip 2 Diyabet oluşuyor. Sessiz ilerliyor ama ipuçları yok mu? Var. Mesela birinci derece akrabalarınızda diyabet varsa, hipertansiyonunuz varsa kolestrolünüz varsa polikistik over sendromunuz varsa, hareketsiz bir yaşam sürüyorsanız, çok yemek yiyorsanız bunların hepsi sizin Tip 2 Diyabet geliştirmeniz için birer risk faktörüdür ve bu risk faktörünün olduğunu bildiğiniz hastalarda bu hastaları diyabet gelişmekten koruma şansınız var. Diyabet geliştirmekten nasıl koruyacağız? Yaşam tarzını düzelteceğiz. Özellikle kadın genital enfeksiyonlarının sık tekrarlıyor olması, o kadının diyabet olabileceği konusunda fikir verebilir, yara iyileşmesindeki gecikmeler fikir verebilir. Dolayısıyla klinik olarak bize hem hastayı gördüğünüzde hem hastayla konuştuğunuzda genetik ilişkileri ortaya koymaktan yaşam tarzını sorguladığınızda ondan kaynaklanan riskleri değerlendirme şansımız var” diye konuştu.  Bayraktar; “Kan şekeri ölçüm yöntemleri de çok gelişmiş ve beş dakikada bir otomatik ölçüm yapan ve şeker ölçüm sonuçlarının cep telefonundan izlenebildiği sistemler geliştirildi. Ölçüm stripleri belli kurallar içinde geri ödenmekte olduğundan, kan şekeri takibinde gelişmeler kaydedilmiştir. Ancak özellikle Tip 1 diyabetli çocuklar ve erişkinler için büyük önem taşıyan sürekli kan şekeri ölçüm kitleri halen geri ödemede değildir. Bunun da altını çizmiş olalım” dedi. 

Whatsapp Image 2024 11 14 At 10.42.53 (1)

“Doğru beslen, hareket et, diyabeti önle”

Eğitim diyabette çok önemli diyen Prof. Dr. Bayraktar; “Risk faktörlerine sahip bir birey isek yaşam tarzımızı düzeltmemiz lazım. Yaşam tarzı düzeltilmesi dediğimiz şey temel iki başlıkta oluyor: Bir beslenmenin düzeltilmesi, iki hayatımıza egzersiz katmak. Zaten sloganlar belli. Doğru beslen, hareket et, diyabeti önle. Beslenmede sorun şudur: Hızlı emilen ve kan şekerini hızlı yükselten rafine şeker ve türevlerinden kaçınmamız gerekiyor. İlk beslenme ipucu budur. İçine şeker giren şeylerden uzak durmamız gerektiğini bize anlatır. İkincisi pastane ürünlerini beyaz ekmeği hayatımızdan uzaklaştırıp daha yavaş emilen ve daha lifli olan siyah ekmeği tercih edersek bu da önemli bir tedbir olur. Beslenmede sebze ağırlıklı lif ağırlıklı içeriği olan yiyecekleri tercih etmekte yarar var. Mümkün olduğu kadar sigaradan uzak durmak lazım. Sigara hem varlığıyla diyabet riskini arttırıyor hem de eğer sigara kullanıyorsanız sigarayı kestiğiniz zaman gelişecek, diyabet riskini azaltırsınız. Dolayısıyla iki yönlü hem diyabet hastasıysanız hem böyle zararlı alışkanlıklarınız varsa durum daha da kötü. Dolayısıyla bu kişilerin normal yaşamlarından sigarayı da çıkarmaları lazım. Alkol önemli bir kalori kaynağı dolayısıyla miktarını kısıtlamamız gerekiyor. Bunun yanında en önemlisi ikinci nokta egzersiz oluşturmak. Günde en az yarım saat yürümek gerekiyor” dedi.

Muhabir: Ayşegül Koç