Ayşegül Koç/Hayvan Hakları İçin Veteriner Hekimler Derneği Başkanı Veteriner Hekim Dr. Ebru Tong, Son Mühür TV’de yayınlanan Sıcak Bakış programında Ayşegül Koç’un sorularını yanıtladı. Sokak hayvanlarının uyutulmasına tepki gösteren Tong, uyutmanın hayvan popülasyonunun artışına engel olmayacağını belirtti. Tong; “Sonuçta ölmesi için herhangi bir sebep olmayan, hastalık durumu olmaksızın sadece bir yuva, ev, sahip bulamadığı için bir canlının hayatına son vermek ne vicdana ne ahlaka uyuyor. Meslektaşlarım adına çok üzülüyorum” dedi.

“Görüşümüzün sorulduğu yok”
Başıboş sokak hayvanlarıyla ilgili yeni yasa teklifinin içeriğini eleştiren Tong; “Konunun çözümü noktasında hayvanların büyük çoğunluğunu sokaktan almak adına büyük kapasiteli bakımevleri oluşturulsun sokaktaki hayvanları azaltırız diye bir yaklaşım vardı. Bugün geldiğimiz noktada da toparlayalım sokaklardan bir de uyutuverelim noktasında bir yasa tasarısı olduğu gibi bir iddia var. Görüşümüzün sorulduğu bir taslak yok. Hayvanseverlerin de net bir detay bilgi aldığına denk gelmedim. Hep şu söyleniyor yeni düzenlemede 30 gün içinde sahiplenilmeyen hayvanlar uyutulacaktır. Hedef bu gözüküyor.

“Uyutmak, öldürmektir”

“Uyutmak, öldürmektir”

Uyutmak kavramının öldürmek anlamına geldiğini söyleyen Tong; “Uyuyor olma halini eğer ölmediyseniz bir sonu vardır. Uyumak bir süreçtir, çünkü uyursunuz ancak burada söz edilen aslında bir canlının yaşamına son vermek. Hayvanlar acı çekmeyecek, refah içinde uyutulacak şekilde ifadelerle sevimli gösterilmeye çalışılıyor. Sonuçta ölmesi için herhangi bir sebep olmayan, hastalık durumu olmaksızın sadece bir yuva, ev, sahip bulamadığı için bir canlının hayatına son verilmesi anlamına geliyor. Sonuç olarak ölecek ve en iyi ihtimalle gömülecek. Uyutma sözcüğünün sonucunun öldürmek olduğunu söylemek lazım. Başka türlü söyleyince gerçekler değişmeyecek. Ötenazi teknik bir terim olduğu için anlaşılmıyor diye uyutma olarak söyleniyor. Uyutma hekimlikte ne zaman yapılır? Yurtdışında da var ama hayvanın acı çektiği ve o acı ile yaşamasının onun için daha zor olduğuna dair hayvan sahibinin aile olarak verdiği onaydan geçerek söz konusu. İyileşmeye yanıt vermiyorsa, belli bir yaşın üzerinde artık acı çeken bir hayvan için uygulanıyor. Asla sağlıklı bir hayvan için olmuyor. Uyutma bununla sınırlıdır. Biz veteriner hekimler olarak yaşatma eğitimi aldık. Sağlıklı hayvan, sağlıklı insan, sağlıklı dünya. Bu üçgeni bozacak bir mekanizmanın ülkemde konuşuluyor olmasından bile o kadar büyük bir üzüntü duyuyorum ki. Sağlıklı hayvanları sadece sahiplendiremediğimiz için uyutun denildiğinde hele ki şu anki mevcut popülasyon üzerinden direkt başlanacağına göre genç meslektaşlarıma çok üzülürüm. Böyle bir şey duygusal, etik, bilimsel anlamda kabul edilebilir olabilir mi? Bu ciddi bir travma olur. Şu an mevcuttaki sahipsiz hayvan çözümünün uyutma olduğunu söylemek çok yanlış” diye konuştu.
 

“Mesleğimiz açısından tam bir kabus”

“Mesleğimiz açısından tam bir kabus”

Dünya uygulamalarına dikkat çeken Tong; “Özellikle İngiltere örneği olduğuna ben de denk geldim. Çok net bir şekilde söyleyebilirim, Hayvan Hakları Veteriner Derneği olarak bir eğitim yaptık. RSPC hayvan hakları kuruluşu var. Bu kuruluşla ortak eğitim yaptık uzmanlar geldi. O zaman sorduk hayvan sayısını bu şekilde nasıl tutabildiniz diye. Bize, siz daha yasayı yeni çıkardınız, biz en az 100 yıldır eğitim, bilgilendirme, farkındalıkla, sokağa terk etmenin idari yaptırımı 10 bin pound ile yaptık. Bizim ülkemizde önüne gelen maalesef sahipleniyor, hevesini alıyor hatta para kazanayım diye üretim yapıyor. Popülasyonu şişiriyor. Bu hayvanlar kendi kendilerine biz üreyelim çoğalalım insanların hayatını karatalım demiyor. Böyle olmayan bir kitleye biz de sizi uyuturuz demek. Bunun sebebi, bilinçsizlik, sorumsuzluk farkındalığın az olması. Biz uyutma yok demiyoruz. Sistemin olması gereken düzenini atlayıp direkt uyutun dediklerinde hayır bunu yapamazsınız demek zorundayız. Vatandaşı bilgilendirme yok hayvan sahiplendirmede, ikincisi idari yaptırımlar az. Biz bu kanun çıktığından beri bu sahipsiz hayvan sorunu büyüyecek diye. Büyüyecek ve bunun tek sebebi kayıt sisteminin sağlıklı ve üretilen hayvanların kontrolün altında olmaması. Popülasyon durduk yerde artar mı? Hayır. Diyeceksiniz ki 100 yıllık sabrımız mı var? Siz 20 yılı çöp ettiniz zaten. Çok iyi çalışan yerel yönetimler de oldu, istisnalar hariç diyorum. Siz 5199 sayılı hayvanları koruma kanununu 20024’ten 2021 yılına kadar, zaten özellikle kayıt ve sahipli hayvanların kontrol altına alınması çiplenmesinde doğru yönlendirmeyip, vatandaşın eğitimi konusunda doğru yönlendirmeyip, hayvan popülasyonunun kontrolünün ne kadar önemli olduğunu, illa kuduz vakası çıkması gerekmediğini, illa insanların ısırılması gerekmediğini, hayvan varlığının doğru yönetimini anlatmıyorsunuz. Yaptırımlar ise yetersiz. Ceza demek istemiyorum ama insanımızı ikna edecek cezadan rahatsız olacaksa teşvik yöntemi geliştirin. Bir sürü vergi var. Hayvan sahiplenmiş insanlara neden bir ayrıcalık tanıyamıyoruz. Bir sürü vergi affı geliyorken, bu hayvanlar sahipsiz hayvanların engellemesine de katkıda bulunuyor. Sahiplendirilmediği için hayvanları uyutmaktan bahsediyoruz, sahiplendirme ile ilgili bir tane teşvik edici uygulamamız yok. Böyle olduğu zaman uyutma noktasına gelinmesini nasıl destekleyebiliriz. Bilimsel, etik değil ki bizim mesleğimiz açısından tam bir kabus” açıklamasında bulundu.

“Vicdanlar nasıl rahat edecek?”

Tong; “Biz ilk Karaburun’da dernek olarak yasanın ilk çıktığı yıllarda orada bir çalışma başlattık. Neden Karaburun’u seçtik? Karaburun uç noktasıydı. Tek bir girişi olan, kontrollü. Hayvan nüfusu popülasyonunu düzenleyeceksiniz. Türkiye genelinde herkesin elini taşın altına koyması lazım. Biz Karaburun’u seçerken bu riskleri biliyorduk. Biz orada çok başarılı olduk, hepsi kısırlaştırıldı. Herkesle iş birliği yapılmıştı. 20 yıllık Hayvanları Koruma Kanunu’na rağmen uygulanması gereken adımlar var ama biz geliyoruz, gelişmiş ülkelerde 30 gün yeter uyutalım diyoruz. Sokakta bulunan belli bir yaşın üzerindeki uyutulacağı demek, öldürüleceği demek. Öncelikle bakımevine alınacak. Hepsinin kapasitesi farklı ama o 30 gün sonunda belirli bir yaşın üzerindeki hayvanı kim sahiplenecek? Böyle bir şey yok. Sahiplendirilmediği için uyutacaksak önce sahiplenmenin hakkını vermemiz lazım. Biz bunu yapmadan uyutma noktasına getirilirse sonuç çok ciddi hata olur. O vicdanlar nasıl rahat eder ben düşünemiyorum. Ben en çok da hayvansever gönüllülerin 20 yıllık emeklerine mi yanayım, meslektaşlarımın emeğine mi yanayım yoksa genç meslektaşlarımın yaşayacağı kabusa mı yanayım. Yetkililere tekrar hatırlatmak istiyorum. Bu kadar basit bir şey değil. Canlı, gözünüzün içine bakan ve kendini sevdirmeye çalışan bir canlının sadece sahiplendirilmediği için öldürülmesini talep ediyorsunuz veteriner hekimlerden ve veteriner hekimlik mesleğinden. Bu her açıdan bir problem” dedi.

“Cezai yaptırımlar yetersiz”
Cezai yaptırımlar yetersiz diyen Tong; “Hayvanlar sahiplenildi, sonrasında tekrar sokağa salındı. Cezai yaptırımı o kadar az ki. Denetim takip ediliyor olsa bu noktaya gelmeyeceğiz. Yine onla ilgili bir sistem yok ki. Sahiplendirilen hayvanın sokağa atılmamasının garantisi için ne yaptınız? Yine bir şey yok. O zaman belediyeye koy 29. günde sahiplenilsin, 31. günde tutulsun. Sokakta kim denk gelecek de aynı çipli hayvan olduğu anlaşılacak? Aynı hayvan el değiştirerek daha kötü olacak? Belediye hayvan yakalama çalışmalarının belki 5-10 katı efor sarf edecek. Bu arada kısırlaştırma faaliyetleri mecburen azalacak. Çünkü siz belediyelere bu uygulamayı hayata koyalım, sistemi hızlandıralım demiyorsunuz. Siz sahiplendirilmeyeni uyuturum diyorsunuz. Aradaki mekanizmaları destekleyecek şeyleri yapmayacaksınız. Zamanında toplu uyutmalar yapan ülkelerde bile bu sorun çözülmüş değil. Biz bu sorunun aşama aşama çözülmesi gerektiğini söyledik. Belediyeler keyfi davranıyor. Nüfusuna göre, olası hayvan nüfusunu hesaplanır, ihtiyaçları belirlersiniz. Şu an bakımevi sayısının resmi üyelerinin sayısının 350 olduğu söyleniyor. Bir de 2020 yılında süre verildi affedildiler. Hayvanlara 30 gün kendi suçları olmadığı halde sahiplendirme süresiyle yaşam hakkı tanıyacağız ama yerel yönetimlere insan sağlığını da etkileyen mecburi görevlerini yapmadıkları için mecburi hak tanıdık. Bu yılın sonunda yasaya göre nüfusun 75 binin üzerindeki tüm ilçe belediyelerin bakımevi olması gerekiyordu. Hani? Biz neden buna odaklanıp hesabını sormuyoruz? Biz direk onu da yapamadık? O zaman yasa neden var? 5199’un hakkını vermediğinizi kabul edin. Eğer uygulansaydı bunları konuşuyor olmazdık. Önce bunu anlatmak lazım. Bir kısır döngü var diyoruz yıllardır” ifadelerini kullandı.

“Bu işi bilenler konuşsun”
Tong; “Biz resmi ortaya yatırıyoruz her yönüyle. Buna rağmen dayatma getirilirse o başka sebebi bulacak olan da bu kararların altına imza atacak insanlar. Bu büyük bir sorumluluk. İngiltere örneğini alıyoruz diyorlar ise lütfen komple alın, sadece komple uyutma ile almayın. O noktaya onlar nasıl geldi? Biz örnek alacaksak ki insanımız doğru uygulanması için hazır. Yerel yönetimlerinin kaynaklarının doğru yönetilmesi, köpek değil mi diyerek bakmaması lazım yöneticilerin. Ellerindeki mevcut bütçeye göre yapılması gerekenler belli. Biz bütçemize göre hayatımızı nasıl idame ettirebiliyorsak, yerel yönetim olarak doğru sistemi kurun ve elinizdeki imkanları en iyi şekilde kullanın. Ulusal kanallarda da bu işin bilenleri konuşsun lütfen. Herkes normal bir konuymuş gibi fikrini söylüyor ama bu normal bir konu olmaktan çıktı. Bu çözülebilir bir konu iken tam bir kaosa gitmeye başladı. Deneyimli, konuya hakim, yaşanmışlığı olan birisi olsun. Doğru uygulamayı doğru zamanda doğru personel ve yöntemlerle yapalım ki artık konuşulacak en son konu olsun” dedi.

Muhabir: Ayşegül Koç