Yerli ayakkabı üreticilerinin dış pazarda kan kaybettiğini vurgulayan  Durmaz, “Esnafımız küçük ölçekli üretici. Büyük firmalara kıyasla daha yüksek üretim giderleri var. Hammadde teminlerinde indirim alamıyor. Enerji maliyetleri yüksek, kredi faizleri ve vadeleri makul değil.  Çok sayıdaki girdi kalemindeki yükseklik nedeniyle uluslararası piyasalarda rekabet edemiyoruz. Döviz kurundaki baskıların da etkisiyle küresel piyasalara fiyat vermekte bile zorlanıyoruz.  Ülkemize getirilen ayakkabıların devlet tarafından belli standartlar çerçevesinde kalite kontrolünün mutlaka yapılması lazım. Yerli ayakkabı üreticisinin iç pazarda can çekiştiğini belirten Başkan Durmaz, “. İthal bazı marka ayakkabılar(genellikle spor ayakkabılar)Uzak Doğu ülkelerinde ürettirilip Türkiye’ye getirilerek satışları yapılıyor. Ancak bu ürünler genellikle kalitesiz malzemeden ve Türkiye’de faiş fiyatlara alıcı buluyor.Halbu ki Türkiye’de üretilen spor ayakkabılar çok daha kaliteli malzemeden ve daha ucuz. Bu yolla ülkemize getirilen ayakkabıların devlet tarafından belli standartlar çerçevesinde kalite kontrolünün mutlaka yapılması lazım.’’

"Adamlar ülkelerine girilmesi için vize dahi vermiyor"

Ülkemiz de göçmen, sığınmacı, mülteci, yabancı, vatansız, geçici midir, kalıcı mıdır ne olduğunu pek anlamadığımız bir kesim var. Ayakkabı üretiminde de oldukça etkinler. Vergi vermiyorlar. Tamamen kayıt dışılar. Vergi kalemleri düşüldüğünde bizlere göre daha düşük fiyata satış yapıp bizlerden çok daha fazla kazanıyorlar Bir ülkenin önce kendi vatandaşını koruması gerektiğini vurgulayan  Durmaz, “Biz yaşadığımız coğrafyayı çok kolay vatan yapmadık. Biz bu toprakları kolay yurt yapmadık. Öz yurdumuzda garip olmamızı, kendi anavatanımızda, doğup büyüdüğümüz yerde dışlanmış, vatansız olmamızı bizden kimse beklemesin. İzmir genelinde 3 bin civarında ayakkabı üreticisi atölye vardır. Onar kişi çalışsa doğrudan sektörde çalışan sayısı 30 bin olur. Bu sektörden gelir elde edenlerin toplamı sadece İzmir’de 150 bini bulur. Bu 150 bin kişiyi yok sayıp mülteci ve sığınmacıların insafına mı terk edeceğiz? İşte efendim ‘Bunları kayıt içine alalım’ diyenler var. Ne münasebet. Ben Amerika ve Avrupa'daki ülkelere, Kanada'ya Avustralya veya Japonya'ya gidip ‘Ben geldim dükkan açıyorum’ diye biliyor muyum? Adamlar ülkelerine girilmesi için vize dahi vermiyor. Biz niye her önümüze geleni kayıt içine alacak mışız? Bizim üretim yaptığımız alanlarda kendi vatandaşımızı korumamız gerekir. Yüksek teknoloji alanında gelip üretim yapacaklar gelsin. Cari açık verdiğimiz alanlardaki eksiklerimizi gelsin tamamlasınlar. Biz buz pateni üretiminde eksiğiz. Buyursunlar yapsınlar” diye konuştu.  

‘’Esnafımızın sorunları var’’

Zor günler geçtiğinde yerli üretim yapacak kimsenin kalmamış olacağı tehlikesine dikkati çeken  Durmaz, “Esnafımızın üretimden pazarlamaya, finansmandan iş gücüne kadar geniş bir yelpazeye yayılan sorunları var. Ekonomide önünü göremeyen esnafımız yetersiz sermayesiyle ne işletmelerini büyütebiliyor ne de modernize edebiliyor. Verimliliğini artıracak otomasyona yatırım yapamıyor. Bankalardan ve diğer finans kuruluşlarından uygun şartlarda kredi alamıyor. Kalifiye iş gücü sektörde yetiştirilemiyor. Tedarik zincirindeki aksaklıklar, üretim süreçlerimizi olumsuz etkiliyor. AR-GE yatırımlarımızı yeteri kadar yapamadığımız için güncel moda ve tasarım trendlerini takip etmekte zorlanıyoruz. İşleri iyi gittiğinde ülke ekonomisine katkı koyan, yüzlerce çalışanını emekli oluncaya kadar çalıştıran değerli girişimcilerimiz iflas ettiğinde yiyecek ekmeğe muhtaç kalıyor. Şu dönemde yerli üreticiye sahip çıkılmaması halinde üretim yapacak ne fabrika ne de çalışan kalacak!” şeklinde konuştu.

Muhabir: Ayşegül Koç