Dayanışma gücü yüksek bir millettik.Paylaşmayı gücümüz yettiği oranda seven, duygusal bir milletiz aslında biz. Bunu bir çok doğal afette, salgın hastalıkta, sma hastalarında, işten çıkarılan işçilere dayanışma da, Soma faciasında ve sayısız birçok felaket geçirmiş ülkemizde bu dayanışma gücü sayesinde ayakta kaldık .
Devletten hiçbir şey beklemedi millet. Bu millet onurlu ve magmur duruş sergileyecek kadar acılarda olgun ve erdemli olmayı başarmıştır.
Son aylarda, yüksek dolar artışı ile birlikte yükselen market fiyatlarının ardından kara kış ile gelen faturalar artık dayanışma gücümüzün belini kırdı.
Vatandaş çalışıyor, maaşından vergisi alınıyor, markette ihtiyaçlarını alırken, her ürünün vergisini anında odereken, neden hala bu ülkede işler yolunda gitmiyor? Neden tüm fatura millete zamlarla ödetiliyor, sormak gerekmez mi?
İki ay önce bir ucuzcu markette, ayrıca artık orası da ucuz değil, vatandaşın biri “dolar düştü, sen neden fiyatları düşürmüyorsun” diye kasiyerin üzerine yürüdü iyi mi? Kasiyeri korumaya çalıştığım için vatandaş banada kükremeyi ihmal etmedi, zamlari iktidar yapıyor dediğim için bana hemen saldırgan bir dille “ hep o Kılıçdaroğlu yüzünden” dedi. Şimdi o vatandaş Elektrik faturasında ki artış için de büyük ihtimalle sayaç okuyucuyu sorumlu tutacak. Yada “enerji barajlarını yaptırmadı CEHAPE” diyen medyatiklerin lafı ile yine KILIÇDAROĞLU’nu suçlayacak.
Sonuç, karşı mahallede algıyı hala iktidar yönetiyor. Tok mideli kafalar, aç mideli beyinleri parmaklarını şıplatarak yönetiyorlar.
Peki bizim mahallede durum nedir? Yani daha özgürlükçü, daha laik, daha evrensel insan haklarından yana kesimde umut olabiliyor mu muhalefet? Maalesef bu tarafında tek suçlusu Kılıçdaroğlu. Dün özellikle Fatura ile ilgili yaptığı açıklama, her kesimden tepki çekti. Faturayı ödeyemeyen zaten ödeyemiyor. Sonuçta resmi bir kurumun, siz faturanızı ödemediğinizde yaptığı işlemler belli. Belki bilmiyorsunuz ama ben yazayım, iki fatura ödenmediği taktirde gelip elektriğinizi keserler, buda yetmez birde açma kapa ücreti keserler.
Muhalif cephenin umudunun suya düştüğü bir açıklama oldu bu.
Muhalefetin korkularını biliyoruz. Bu korkular sokağa, doğru ve net anlatılmalı. Muhalefet, iktidara koz vermeden seçim yapılsın istiyor. iktidar ise çok basit seçim istemiyor.Bu seçimin yapılmaması vaadi belli 2023… Rejime mesaj veriliyor. Tüm dünya kendi krizleri ile meşgulken, Türkiye de ki rejimin gidişatı kimsenin umurunda değil. Emperyalizm ülkeni neyle yönettiğine değil, seni en iyi nasıl sömüreceği ile ilgilenir çünkü. Şu anda emperyalizmin en sevdiği sistem var ülkemizde.
Son 20 yılda bu milletin üzerinde her türlü sosyolojik, psikolojik deney yapıldı.Üstelik dış güçler ve iç güçlerin işbirliğiyle yapıldı. Hala bu deneyler devam ediyor.Bu toplum ,“neye tepki veriyor, neye vermiyor, nasıl tepkisizleştirilebilir " gibi. Liberal aydın Herbert Spencer’ın doğal seleksiyonun kuramı bile emperyizmin ve işbirlikçi kapitalistlerin işine yaradı.
COVİD 19 doğal bir seleksiyon olarak insanlık üzerinde kullanılmıyor mu? Sağlam olanlar kalsın, çürük olanlar ayıklansın. Sisteme parası olanlar dayansın, parası olmayanlar zaten yük.
Ancak ecel gelip canınızı alana kadar, dünyevi hayatlarını ilahlaştıran para babalarına hizmet etmeye devam eden kölelik mantığı bu.
Kısacası sıtmaya ve ölüme razı mı olacağız, yada bazı düşünürlerin ortaya attığı doğal gerçekleşecek devrime umut mu baglayacagiz?...
Asıl yapmamız gereken, alın teri ile çalışan, vergisini ödeyen insanların, şu soruyu hem muhalefete hem iktidara sormalarıdır. "Bu ülkeyi nasıl bu hale getirdiniz?"
Bu soruyu sormazsak, daha çok fatura ödemeye devam ederiz. Öyle ben faturamı ödemiyorum diyecek kadar sağlam koltuğumuz olmadığını bilerek sormalıyız üstelik. Çünkü artık dayanışma sağlayacak son kuruşumuz da kalmadi. Artık bu milletin dayanışma gücü sadece kendini koruyabilme çabasıdır. Maslow’un ihtiyaçlar hiyerarşisi piramidini düşünürsek bu millet maalesef o piramidin en altında itilmiştir. Yani hayatta ve ayakta kalma çabası dayanışmasıdır. Bireyin kendi kendisi ile dayanışması da diyebiliriz buna. Artık, faturasını ödeyen kaptandır.
Askıda bireken faturalar sadece vatandaşın değil, siyasetçilerin de faturası artık kesilmelidir…