Bu başlık İzmir için hadi çok uymadı diyelim hatta geçen hafta sonu 30 dereceyi gören Adana için de geçerli olmasın. Ama tam da kışın ortasında olduğumuz bu günlerde hala kış geldi diyebiliyor muyuz? Ne oluyor mevsimlere? Belki bu yıl kar yağar diye her yıl umutlanan İzmirli gibi bakıyorum bu duruma.
Bırakın kar yağmasını boğazlı kazakla bile dolaşınca rahatsız olduk. Ocak ayı da bitmek üzere son umudumuz Şubat o da zaten en kısa ayımız, bu yıl da kıştan beklediğimizi alacak gibi durmuyor. Şimdi, "daha ne istiyorsun kombiyi daha az yakıyorsun kar hasreti mi çekiyorsun?" demeyin.
MEVSİMİNDE GÜZEL...
Her şey mevsiminde güzel. Her meyve de mevsiminde güzel. Kışın ne kirazın ne de içinizi serinletecek bir karpuzun tadı olur. Kışın portakal, mandalina yer C vitamini alırsınız. Tüm sebze ve meyveleri saymaya gerek yok ama size özellikle domatesi hatırlatmak isterim.
DOMATESİN FAYDALARI...
Domates de bir meyvedir ve sebze diyenler olsa da basbayağı bir yaz meyvesidir ama biz domatesi nerdeyse 365 gün tüketiyoruz. Şimdi salkımı var yaz kış serası var pembe domatesi var çerisi var hatta daha ufak ve tatlı domateslerde var. Ama domatesin hası yazın o da yazın ortalarından çıkar ve tarla domatesi diye geçer. Sarıya yakın bir rengi vardır. Evde bekledikçe kırmızıya döner ve etli domatestir.
Ortadan ikiye böldüğünüzde domates gibi kokar. Ama biz dört mevsim domatesi tüketiyoruz ilginç değil mi? Eskiden domatesin tadı olmaz kışın diye yaz aylarında konservesi yapılırdı. Yazın armut domates çıkardı ve pazarlarda satılan bu domates kilolarca alınır ve evin çatısında kış ayı için salçalık olarak kullanılırdı.
Şimdi bardak içinde satılan civciv domatesler var. Tadı oldukça tatlı ve kahvaltı sofralarında hala kullanılır. Bu kadar domates çeşiti olsa da bir menemen yaptığınızda veya ortadan ikiye böldüğünüzde evin içi buram buram domates kokan o halleri en son ne zaman yaşadınız varın siz düşünün. Siyah domatesi de görmüşsünüzdür. Rus domatesi diye geçer.
SEVERİZ İTHALİ...
Muz da bunun en bariz örneğidir. Yerli muz daha küçük olur ama ithal çikita muz tercih edilir. Sadece mevsimi değil aynı zamanda yetiştiği yer de doğal şartlarda olanı makbuldür. Birkaç yıl önce bu kadar aşırı yaban mersini görebiliyor muyduk? Şimdi nerdeyse mahallenin bakkalında bile bulabiliyoruz. Her meyve ve sebze mevsiminde güzeldir. Kışın portakal yenir arkadaş hatta kanlı portakal, bol sulu olur ve içi kırmızı olmasından bu adı alır tercihen alınırdı.
Mandalina eğer çekirdekli olursa mevsimi geçti derdik. Şimdi kokulu mandalina bile var. Çilek yaz meyvesi denirdi şimdi ise aksine kışın çıkar diye savunanlar var. Evet kışın da var ama ne tadı var ne de kokusu.
Salatalığı bile her mevsim tüketir olduk. Hiç unutmam İstanbul’a feribotla geçerken şeffaf torbalarda satılan salatalıklar vardı. Ama mevsiminde satılırdı. Ondaki koku ve lezzet sadece damağımızda kaldı. Haftalarca bozulmadan dolabımızda duran meyve ve sebzeleri varın siz düşünün ne kadar genetiği ile oynandığını.
Şimdi bu kadar kış ayından bahsederken nereden geldik buraya demeyin. Havalar biraz daha böyle seyrederse yaz meyvelerini de yemeğe başlarız. İyi bir şey mi tabii ki hayır. Kış sadece kar yağsın diye sevilmez. Kış ayları hastalık ayları da değildir. Aksine mikropların soğukla beraber kırıldığı aylardır. Asıl hastalık havaları bu yaşadığımızdır.
Bir sürü tuhaf hastalıklar türedi ve bunların hepsi mevsimlerin karışması ile başladı. Eğer doğal dengeyi korumamız gerekirse mevsiminde tüketmeliyiz meyveyi de sebzeyi de. Aşeren anne adayları hariç kışın ortasında da canımız yeşil erik çekmemeli. Dondurulmuş meyveler bile çözüldüğünde aynı tadı ne yazık ki vermiyor. Nasıl ki yazın pırasa, ıspanak, karnıbahar tüketilmiyorsa kışın da yaz sebzeleri tercih edilmemeli.
Arz taleb meselesi gibi değerlendirmeden çocuğunuza, ailenize doğru mevsimde doğru meyve, sebzeyi yedirmemiz gerekiyor.
Eee kış da biraz kış olduğunu hissettirsin derseniz orada da bu dengeleri nelerin bozduğunu, küresel ısınmaya neden olan etkenleri detaylı bir şekilde konuşmak gerekecektir. Ekolojik dengeyi korumak hepimizin görevi. Ama ne yazık ki en büyük bozguncusu da insan... Bugün buzullar eriyorsa ve bu denge bozulduysa gelecek nesillere daha da kötü bir dünya bırakmamak için bir yerde dur demenin zamanı geldi hatta geçiyor bile...