İZMİR HABERLERİ

İbrahim Akın: Bu sürece ‘devlet aklı’ karar verdi, nasıl sonuçlanacağını biz de merak ediyoruz"

Son Mühür TV’de yayınlanan Gazeteci Ercan Pala’nın hazırlayıp sunduğu Satır Arası programına konuk olan DEM Parti İzmir Milletvekili ve Genel Başkan Yardımcısı İbrahim Akın, İmralı’da Abdullah Öcalan ile yürütülen Barış Süreci’ni değerlendirdi.

SON MÜHÜR - AYŞEGÜL KOÇ / MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli’nin çağrısı ile başlayan sürecin Devlet Aklı olduğunu belirten Akın, ‘’Bu süreç Ekim ayında Başşer Esad varken başladı. Hatta o aralar hatırlarsanız, Esad ile tekrar görüşme durumları konuşuluyordu. Bunun sebebi de şu anda PKK’nın uzantısı olduğu söylenen PYD/YPG ile ilgili durumdu. Bölgedeki Kürt nüfusunun üzerinde ister kabul edilsin, ister edilmesin Abdullah Öcalan’ın bir ağırlığı var. Ayrıca ülkemiz bu savaştan çok çekti, ekonomik, siyasal, toplumsal olarak yara aldı. Halen bütçenin yüzde 38’i savunmaya ayrılıyor. Bunun nedenlerinden biri de PKK ile olan savaş.

Hem bunun bitirilmesi, hem de bunun PYD/YPG ye sirayet etmesi açısından Türkiye’nin burada kendini konumlandıracağı yer hesaplanarak ‘’Devlet Aklı’’ düğmeye bastı. MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli ilk adımı Meclis açılışında eş başkanlarımızla tokalaşarak attı. Ardından herkesin bildiği çağrıyı yaptı. Bizim açımızdan DEM Parti olarak siyasi olarak bizi linç etmiş bir partinin başkanından, hele hele Devlet Aklı’nın temsilcisi olduğu söylenen birinden böyle bir çağrının gelmesi önemli oldu. Biz DEM Parti olarak silahla bu sorunun çözülmeyeceğine, dünyanın geldiği noktada bunun sadece silah ticareti yapanlara yarayacağına ve 30-40 yıldır ülkemize çok şey kaybettiren geri kalmasına yol açan bu sorunun Meclis’te konuşularak, 9 partinin mutabakatıyla çözülmesinin önemli olduğunu düşündük ve üzerimize düşeni yapmak için harekete geçtik’’ dedi.

"İlk görüşmeyle ilgili söylenenlerin çoğu doğru değil"

Milletvekilleri Sırrı Süreyya Önder ve Pervin Buldan’dan oluşan heyetin İmralı’da Abdullah Öcalan ile yaptığı görüşmenin ardından gerekli açıklamanın yapılmasına rağmen olmayan ya da açıklanmayan bir çok unsurun olaya dahil edildiğini dile getiren Akın, ‘’Öcalan’da bu konuda sürecin olumlu sonuçlanması adına üzerine düşeni yerine getirmeye hazır olduğunu söyledi. Daha sonra Meclis’te yer alan 9 partinin yetkilerine bilgi verildi. Bizim açımızdan önemli olan bu sürecin birinci barış sürecine benzememesi. Sonucunun aynı olmaması. Orada tek adamın kararları ve istedikleri vardı. Sonuçta barışa uzanan el kaosu da uzandı. Şu anda bunun adı tam nedir biz koyamıyoruz. Herkes baktığı pencereden yorumluyor. Bir süreç var, Devlet Aklı böyle istedi.

Ancak nasıl sonuçlanacak biz de merak ediyoruz. İkinci görüşmeyle de ilgili büyük olasılıkla bugün bir açıklama yapılır. Şimdi biraz geriye dönersek, Ekim’de Esad ile başlayan bu süreç orada ki rejim değişikliğinden sonra daha da hızlandı. Şu anda HTŞ var, onların SOS denilen silahlı gücü var ve Kürt Bölgesi’nde PYD/YPG ile çatışıyor. Yeni göç dalgaları da yaratabilir.

Seversiniz, sevmezsiniz ancak oradaki Kürtler üzerinde Öcalan’ın etkisi söz konusu ateş bize sıçramadan, bize çok şey kaybettiren savaşı da sona erdirecek bu süreci Meclis’te 9 partinin mutabakatıyla çözmeliyiz. Bu konuda Cumhuriyet’i kuran ana muhalefet olan CHP’nin daha çok inisiyatif alması gerekiyor. İlk süreçte olduğu gibi tek adam rejimine bırakılmamalı’’ diye konuştu.

"Adaylık için de Anayasa için de bir anlaşmamız yok"

Kamuoyunda bu süreçle ilgili ‘’Erdoğan’ın adaylığı ve yeni Anayasa için anlaştılar, karşılığında Öcalan serbest kalacak’’ algısının yanlış olduğunu vurgulayan Akın, sözlerini şöyle sürdürdü; ‘’Böyle bir şey yok, Erdoğan’ın 3. Kez aday olmasına, daha doğrusu 22 yıldır tek adam rejiminin devam etmesine yönelik bir anlaşmamamız yok. Aynı şekilde yeni Anayasa için de öyle tüm kesimlerce tartışılmamış, görüşleri, önerileri dikkate alınmamış, mutabakat sağlanmamış, özgürlükçü bir anayasa oluşturulmazsa hazır önümüze gelecek metinde ki anayasayı desteklemeyiz. Bu konuda kamuoyuna pompalanan sav tamamen hayal ürünü.

Biz tarihi bir fırsatta Kürt kökenli vatandaşların yıllardır yaşadığı sorunları, acıları bitirmek ana dilde konuşarak, ana dilde hizmet almalarını sağlamak adına bunların Meclis’te tartışılmasını ve mutabakatla ülkenin gündeminden kalkması adına hareket ediyoruz. Çok büyük taleplerimiz de yok. Başka bir devlet filan istemiyoruz, bayrakla filan da sorununuz yok.
Özgürce, eşit olarak, kardeşçe bu topraklarda yaşamak istiyoruz. Bu savaş bittiğinde emekliye verilmeyen de, asgari ücret te değişecek.
Herkesin yüzü gülecek. Barış bizim ülkemizin içi kadar bizi etkileyen dışındaki sorunlara da fayda sağlayacak.’’