Öğrencilere gönderilen yazıda, protestonun “ders düzenini bozduğu” ve “öğrenme hürriyetini engellediği” gerekçeleriyle işlem başlatıldığı belirtildi. Öğrenciler, kararın haksız olduğunu ve demokratik haklarını kullandıklarını savundu.
Kadın Cinayetlerine Dikkat Çekmek İstediler
Hukuk Fakültesi son sınıf öğrencisi Alperen Kargıoğlu, İkbal Uzuner ve Ayşenur Halil’in katledilmesinin ardından sessiz kalamayacaklarını belirterek, “Toplumda bu cinayetlere duyarlılık kazandırmak ve sorumlulara mesaj vermek istedik. Ancak hiçbir şekilde suç teşkil eden bir eylemde bulunmadık” dedi.
Kargıoğlu, polisin eylemi sonlandırmaları yönündeki uyarılarına rağmen protestoya devam eden bazı arkadaşlarının gözaltına alındığını, ancak ertesi gün serbest bırakıldıklarını ifade etti. Üniversite yönetiminin eylemlere karşı tutumunu eleştiren Kargıoğlu, “Kadın cinayetlerini sorgulamak, barışçıl bir şekilde sesimizi duyurmak suç sayılmamalı” diye konuştu.
"Neden Bu Kadar Hırçın Yaklaşıyorlar?"
Kargıoğlu, üniversitenin soruşturma kararını şu sözlerle eleştirdi:
“Bir üniversite öğrencisi olarak kadınların neden öldüğünü sorgulamak bizim hakkımız. Ancak yönetim ve bazı yetkililer bize agresif bir şekilde yaklaşıyor. Ülkemin ve üniversitemin bu halde olmasından dolayı üzgünüm.”
Soruşturmanın yalnızca 25 kişiye açılmasını “şaibeli” olarak değerlendiren Kargıoğlu, soruşturmaya katılmadığı bir eylem nedeniyle dahil edildiğini de iddia etti.
"Biz Ne Teröristiz Ne de Düşmanız"
Rektörlüğe çağrıda bulunan Kargıoğlu, öğrencilerin kriminalize edilmemesi gerektiğini vurguladı:
“Biz, bu üniversitenin geleceğiyiz. Sözde değil, gerçekten sahiplenilmeyi hak ediyoruz. Barışı hedefleyen gençler olarak, düşman gibi muamele görmemeliyiz.”
Protesto eylemlerinin ardından açılan soruşturmalar, Marmara Üniversitesi öğrencileri arasında geniş yankı uyandırdı. Öğrenciler, üniversite yönetiminin daha kapsayıcı bir tutum sergilemesini talep ediyor.