İYİ Parti Genel Başkanı Müsavat Dervişoğlu, 3 Kasım'da gerçekleşecek nüfus sayımının sokağa çıkma yasağıyla birlikte yapılmasını belirtti. İYİ Parti lideri Dervişoğlu, "En kısa zamanda, mümkünse 3 Kasım 2024’te, 24 yıl sonra yeniden bir kapalı nüfus sayımı yapalım. Kapalı yani sokağa çıkma yasaklı nüfus sayımı bir seçenek değil zorunluluktur." dedi.
Müsavat Dervişoğlu: Yeniden bir kapalı nüfus sayımı yapalım
Söz konuyla ilgili açıklamalarda bulunan Müsavat Dervişoğlu, "Tüm bu kaçakların ve ne idiği belirsiz sığınmacıların yanı sıra sokaklar, caddeler, meydanlar uyuşturucu satıcıları, suç makineleri, sapıklar, tımarhane kaçkınları ve firarilerle adeta bir açık hava cezaevine dönüşmüştür. Bütün bu kaçakların tespiti ve sınırdışı edilmesi için sokaklarda onlarca suç kaydıyla toplumu enfekte eden ne kadar sapık, suçlu, firari varsa tamamının tespiti ve cezaevine gönderilmesi için İYİ Parti’nin önerisi şudur; en kısa zamanda, mümkünse 3 Kasım 2024’te, 24 yıl sonra yeniden bir kapalı nüfus sayımı yapalım. Kapalı yani sokağa çıkma yasaklı nüfus sayımı bir seçenek değil zorunluluktur." diye konuştu.
Ülkü Doğan'dan Dervişoğlu'na destek
Öte yandan, Türkiye'deki güvensiz ortamın ortadan kalkması için kapsamlı bir kapalı nüfus sayımı gerçekleştirilmesi gerektiğini savunan İYİ Parti İzmir İl Başkanı Ülkü Doğan ise "Türkiye’nin her geçen gün artan güvenlik sorunlarıyla başa çıkabilmesi, ülkemizin sokaklarında elini kolunu sallayarak gezen suçluların, kaçakların ve sapıkların tespit edilmesiyle mümkün olacaktır. Her gün gazetelerde okuduğumuz, televizyonda izlediğimiz suç vakaları, ülkemizdeki güvensiz ortamın bir sonucudur. Bu ortamı sona erdirmek için atılması gereken en önemli adım, kapsamlı bir kapalı nüfus sayımı gerçekleştirmektir. Kapalı nüfus sayımı, sadece kaçakların değil, suçluların ve firarilerin de etkili bir şekilde tespit edilip adalete teslim edilmesi için gereklidir. Artık kaçakların dışarıda serbestçe dolaşmalarına izin veremeyiz. Bu sayım, ülkemizin sokaklarının tekrar güvenli hale gelmesi ve vatandaşlarımızın huzur içinde yaşayabilmesi için bir seçenek değil, bir mecburiyettir." ifadelerini kullandı.