İzmir’de sanat yapmak daha kolay gibi gözükse de sadece göstermelik bir ilgi var. İstanbul’dan gelen tiyatrolara veya yurtdışından gelen her türlü gösteriye kapılarını açan İzmir Belediyesi, İzmir’in içinden çıkıp İstanbul’da ödüller alan sanatçılarına geri döndüklerinde gereken desteği vermiyorlar. Ama -miş gibi yapmayı çok iyi biliyorlar. Bir tane İzmir’de sinemacılara destek verilsin diye kurulan İzmir Sinema Ofisi, İstanbul’dan gelen her şeyini oturtmuş parası pulu olan ve yıllardan beri sektörde olan firmalara destek verdiğini söyleyerek dergilerinde yayınlıyorlar. Ama yapabildikleri sadece destek catering ve konaklama yeri bularak destek verdiklerini söylüyorlar. Sonradan öğrendiğime göre catering ve oteli de onlara para ile buluyorlar.
- Onların böyle bir şeye ihtiyacı yok,
- İzmir’de kurulan bir ofis niçin İzmirli sinema emekçilerine destek vermez? Biz İzmir’de hiç kimseden destek almadan bir şeyler yapmaya çalışıyoruz ve çıkarttığımız filmler vizyona giriyor.
Tunç SOYER’in kişisel desteğini asla inkar etmem, alt kadrolarından şikayetçiyim. Para desteği asla istemedik. Ne zaman bir konuda yardım istesem Tunç Başkanım bizi mutlaka yönlendirdi. Fakat yönlendirdiği ekipler yetersiz. Sanki bizim hizmetimize çalışan bir kurum gibi değil kendi dükkanlarını yönetiyormuş gibi yönetiyorlar. Onlara da buradan selam olsun. İzmir Teknik Ekip Dayanışma adlı iletişim grubumuzda bile İzmirli olup İstanbul’da birçok yerde görev yapmış teknik ekip, koordinatör, yönetmen, oyuncu, reji… birbirlerine haber vererek İzmir ve çevresindeki bütün setlere yetişiyorlar. Bu ekipteki arkadaşlarımızın çoğu profesyonel ve SİNDER TODER gibi kurumlara bağlı olan sendikalı arkadaşlar. Buradaki dayanışmayı Belediyemizden de bekliyoruz. Hiç olmazsa buradaki deneyimlilerden yararlanılırsa İzmir için daha hayırlı olacağını düşünüyorum. Gelen profesyonel ekipler de belli bir süreden sonra İzmir’de dayanamayıp gidiyorlar. Tunç Başkanımızın bu konularda çaba harcadığını biliyorum. Ama bu işler İstanbul’da profesyonel ekiplerle yapılıyor. İzmir’de İstanbullu bir sinema işletmecisi ve İzmirli bir iş adamı Sinema Platosu yaptı ve bundan kimsenin haberi yok. Lafın kısası; İzmir’de sinema, tiyatroya gönül veren ve bu oluşumları gerçekleştirmeye çaba harcayan insanlara Belediyenin sadece salon kiralayıp para kazanmak için değil, bu insanların sanat yapması için destek vermesini bekliyoruz. İzmir’deki bütün Belediyeler salonlarını kiralamak için astronomik fiyatlar ödeyen Özel okullara, kurumlara her sene kapılarını açarken bir mahalli tiyatroya “o gün şuna dolu bu gün buna dolu...” diyerekten günler öncesinden yerlerini kapatıyorlar. Tamam, belediyeler de mutlaka kazanç sağlamalı ama ben sanat konusunda eşitlikten yanayım. Köhne bir mahallenin okulu da müsameresini iyi bir salonda yapabilmeli. Sanatın zengini fakiri yoktur. Sanat yapıldıkça zenginleşir, kim yaparsa yapsın. Bizden alınan vergilerle yapılan salonların bir gün bile boş durması sanata atılmış darbedir. Orası kimsenin özel işletmesi değildir. Şimdi de sayın Belediye Başkanımız Tunç SOYER’e sesleniyorum; halk, gençlik Spor ve Kültür’de yer aldıkça büyür, gelişir ve hepimizin görmek istediği güzel geleceği yaratır. Ben Aziz ÖZUYSAL olarak karşılıksız bunun için ne gerekiyorsa yapmaya hazırım. Bugüne kadar İzmir’den yetiştirdiğimiz oyuncular İstanbul’da boy göstermektedir. İzmir’in gururlarıdır onlar ve ne olursa olsun onları yetiştirmeye devam edeceğiz.