TMMOB Jeoloji Mühendisleri Odası İzmir Şube Başkanı Koray Çetin Önalan, Son Mühür TV’de yayınlanan Sıcak Bakış programında Ayşegül Koç’un sorularını yanıtladı. Alsancak için ciddi endişelerimiz var diyen Önalan bölgedeki yapıların eski olması, zemin koşullarının kötüleşmesi ve deniz ana yapısının altyapıyı olumsuz etkilemesi gibi dalgalanmaların ciddi risklerin bulunduğu ifade etti.
“Karşıyaka yangınının sonuçlarını henüz yaşamadık”
Narlıdere, Balçova, Konak ve Çiğli Harmandalı'nın İzmir'in en çok heyelanla karşı karşıya kaldığı ilçeler olduğunu belirten Önalan, "Bu bölgelerde çok yüksek yamaçlar var. Yağış rejimiyle birlikte plansız bir kentleşme var. Bunların hepsi bir araya geldiği zaman eğer gerekli önlemleri almıyorsanız heyelanlarla karşı karşıya kalıyorsunuz. Heyelanlarla mücadele etmek için bölgenin yapısına uygun tasarım yapmak lazım. Yüksek binalar özel koşullara göre yapılmalı. İzmir Karşıyaka’da yangın yaşadık. Belki hiç kimsenin düşünemediği bir olaydı. Yani günlerce süren bir yangın kente gene bir afet olarak geri döndü. Doğa olayları insan olmadan tek başına afet meydana getirmiyor. Afet sadece insan varlığıyla mümkün, canlı varlığıyla mümkün. Dolayısıyla orman alanlara yakın yerlerde mevcut binalar çok etkilendi. Ama biz bu yangının sonuçları henüz yaşamadık. Daha başka sonuçları da olacak. Bu yangının bitki örtüsünü yok ettiğini düşündüğünüzde özellikle oralarda yüksek yamaçların olduğu yerlerde siz erozyona da davetiye çıkarıyorsunuz. İzmir bekleyen başka bir tehlike yangın bölgelerinde ciddi sel felaketlerinin yaşanabileceği. Çünkü toprakların tamamı dere yataklarına doğru gidiyor. Dere yataklarında ani yağışlarla ki bundan sonraki yağışların aniden bastıran ve çok şiddetli yağışlarla olduğunu düşünürseniz, sonuçlarını da tahmin edersiniz. Dolayısıyla işte bu da bir afet olarak kente geri döndü. Bunu tabi sadece Büyükşehir Belediyesinin alacağı önlemler değil. Afet bir bütün olarak ele alınmalı. Yani merkezi idarenin, İzmir'deki belediyelerle işbirliği yaparak afetlere karşı pozisyon alması gerekiyor” diye konuştu.
“Afet anı kaos planı gözden geçirilmeli”
İzmir'de afet anıyla ilgili kaos planının da gözden geçirilmesi gerekiyor diyen Önalan; “Olası afetlerde İzmir'e ulaşımda sıkıntılar yaşanabilir. İzmir'in körfezi ve uzun kıyı şeridinin avantaj olduğuna inanıyoruz. Kıyı şeridi, vapurlar modifiye edilerek hem hastane hem arama kurtarma olarak kullanılabilir. Bu deprem anıyla ilgili kaos planı. Deprem öncesinde de İzmir'de hızlı şekilde kentsel dönüşüm yapılması lazım. Bilhassa Alsancak'ta bulunan binaların birçoğu çok eski, temellerinde ciddi deformasyonlar ve korozyonlar var. Deniz suyu, kentin içine doğru girmiş durumda. Herhangi bir depremi beklemeden şu anda bile bu binaların birçoğunda deformasyonlar yaşanıyor. Dolayısıyla kentsel dönüşüm konusunda çok çabuk hareket etmek zorundayız" dedi.
“Alsancak için ciddi endişelerimiz var”
Önalan; “Bizim ne olursa olsun afetlere karşı dirençli bir kent oluşturmamız gerekiyor. Deprem olsa da olmasa da. Geçenlerde Konak Belediye Başkanı ile da görüştük. Mesela Alsancak, Konak için çok ciddi endişelerimiz var. Aynı endişeler; Mavi şehir, Bostanlı ile ilgili de var. Bayraklı içinde gene var ama Alsancak’ta şöyle bir durumla karşı karşıyayız. Çok eski bina var. Alsancak’ta bitişik nizam bir yapılaşma var. Bu bir inşaat mühendisliğinin konusuna çok girmek istemiyorum ama üst yapı ile ilgili bir durum ama zemin kaynaklı olarak düşünürsek yani zemini ele alırsak kısa vadede orta vadede çok ciddi bir çalışma yapıp burayı mutlaka düzeltmemiz lazım. Niçin bir defa deniz suyu alttan bir girişim yapıyor, bu Alsancak’a doğru benzer durum Bayraklı’da da var. Deniz suyu girişi ve yeraltı suyunun yüksek olması nedeniyle temel elemanlarının tamamı korozyona uğramış ve mühendislik özelliklerinin mukavemetlerini kaybetmiş durumda. Zaten binaların üst yapısı eski, yani orada elli yıllık altmış yıllık binalar var yani baktığınız zaman. Alsancak, zemin koşulları nedeniyle yavaş yavaş çöküyor yani aşağı doğru çöküyor. Yani deniz kotunun altına inen yerler var. Şimdi bu deprem açısından çok büyük risk. Yani baktığınız zaman zemin koşulları, deniz suyunun girişimi, temel elemanların bu nedenle mukavemetlerini kaybetmesi çok ciddi bir risk. Onun ötesinde yaz aylarında yine iki tane yurttaşımızı biz elektrik çarpması sonucu kaybettik. Maalesef bu gelişmiş bir kentte olacak bir şey değil. Yağmur yağdığında, Alsancak civarında yine afete dönüşmesi kuvvetle muhtemel” dedi.
“İzmir'de nüfus yükü alarmı veriyor”
İzmir’in 4.5 milyon nüfusu taşıması mümkün değil diyen Önalan; “Biz kırsalı terk ettik, kentleri doldurduk. Zaten biz kentleri böyle doldurarak afete davetiye çıkardık. Türkiye'deki büyük kentlerin bu nüfusu taşıyacak gücü yok. Türkiye’nin aslında kentsel dönüşümünden çok daha ziyade bir kentsel değişime ihtiyaç var. Özel kentsel değişim modeli geliştirerek bu kentlerimizin en azından öncelikle nüfus artışını durdurmak, sonra bu kentleri yavaş yavaş kırsala döndürmek durumundayız. Bizim başka çaremiz yok. Yani 30 yıl önce 1.5 milyon nüfus, 20 yıl sonra 4.5 milyon oluyorsa nereye geleceğini tahmin bile edemiyorum. Yani o zaman siz bu nüfusu arttırdığınız zaman her olay siz afet olarak geri dönüyor. Bu zaten belediyenin yapacağı bir şey değil” dedi.