TMMOB İnşaat Mühendisleri Odası İzmir Şube Başkanı Eylem Ulutaş Ayatar, Son Mühür TV’de yayınlanan Sıcak Bakış programında Ayşegül Koç’un sorularını yanıtladı. 6 Şubat ve 30 Ekim depremlerini hatırlatan Ayatar; “Yönetmeliklerimizde bir eksiklik yok. Uygulamada problem yaşıyoruz. Afetlerden sonra hala can kaybı yaşıyorsak bu az gelişmişliğin bir göstergesi” diye konuştu.
“Malumun ilanını yaşıyoruz”
6 Şubat ve 30 Ekim depremini hatırlatan Ayatar; “Elbette 6 Şubat depremi sonrasında yönetmeliklerle ilgili değişiklikler oldu. Fiziki olarak yapıların yenilenmesine yönelik adımlar atıldı, ama sorun çok daha büyük” diyerek, mevcut önlemlerin yeterli olmadığının altını çizdi. Ayatar; “Depremi yaşayacağız zaten. Bunu net olarak hepimiz biliyoruz. Ancak soruna dair yapılması gerekenler, adım atılması gereken konular bir kişinin hayatını kurtaracak hale gelmediği noktada bu sorunlarla bu tablo ile karşılaşmamız çok muhtemel. Elbette biz biraz malumun ilanını yaşıyor gibiyiz. Depremlerde 30 Ekim’de de onu yaşadık. 6 Şubat’ta da çok daha büyüğünü ve acısını yaşadık. Aynı zemindeki bir bina yıkıldı biri yıkılmadıysa bunun nedeni mühendislik hizmetinin doğru verilmiş olmasıdır. Amacımız da gayemiz de aslında doğru adımların atılması yönünde çabalar sarf etmek. Tabii değişiklikler söz konusu oldu. Özellikle 6 Şubat depremi sonrasında da yönetmelik anlamında tartışılan başlıklarımız da oldu ya da fiziki olarak yapıların yenilenmesine yönelik hamlelerde söz konusu oldu. Ama tabii sorun çok daha büyük. Daha öncesinde alınan önlemlerle elbette ki yaşanacakları engellemek mümkün aslında. Sorumluluğu olan her bir kurumun belediyeler, ilçe belediyeleri, büyükşehir belediyesi, hükümetin, devletin kamu kurumlarının bütün bu birimlerin başındaki sorumluların aslında bakış açılarını buna yöneltmeleri lazım. Yani bizim 1999 depremi öncesinde afet sonrası müdahaleler daha fazla ön plandayken. 1999 depremi bize gösterdi ki, aslında öncesinde yapılması gereken daha hayati. Bütünleşik bir afet yönetimi kavramı bizde de var elbette. Aslında kavramlara dair bir sıkıntımız yok. Bizim ne yapmamız gerektiğini çok iyi biliyoruz. Ben hep vurguluyorum. Deprem sonrası mecliste araştırma komisyonları kurulur. Her deprem sonrası bunlar bir rapor hazırlar. Bu raporları okuduğumuzda aslında hemen hemen herkesin ne yapılması gerektiğine dair bilgileri var ve bu bilgilerle adımlar atıldığında aslında biz can kayıplarının önüne geçebiliriz. Can kaybının olması az gelişmişliğin bir göstergesi” diye konuştu.
"13 başlıkta İzmir'in deprem gerçeği tartışıldı"
İzmir Büyükşehir Belediyesi’nin düzenlediği İzmir Deprem Master Çalıştayı'na katılan Ayatar, çalıştayla ilgili önemli bilgiler paylaştı. Ayatar, çalıştayın İzmir'in depremselliği ve zemin koşulları gibi konularda kritik öneme sahip olduğunu belirtti. Ayatar, çalıştayda 13 başlık üzerinden değerlendirmeler yapıldığını ve zemin koşullarından mikro bölgeleme çalışmalarına kadar geniş bir yelpazede masalar kurulduğunu ifade etti. "İzmir’in depremselliği, zemin koşulları, mikro bölgeleme çalışmaları, yapı envanteri ve nasıl güvenli yapılara ulaşabileceğimiz gibi başlıklar üzerinde çalıştık" diyen Ayatar, ayrıca altyapı, mekansal planlama, tarihi yapıların durumu ve yapıların periyodik kontrolü gibi önemli meselelerin de ele alındığını belirtti. Çalıştayın verimli geçtiğini söyleyen Ayatar, hocaların somut öneriler sunduğu sunumların dikkat çekici olduğunu vurguladı. Ayatar; "Özellikle maliyet hesaplamalarına dayalı veriler, yapıların güçlendirilmesinin ne kadar kıymetli olduğunu ortaya koydu" diyerek, doğru yapı üretiminin hayati önemine dikkat çekti. Ayatar, 1999 yılında hazırlanmış olan bir deprem master planı bulunduğunu, ancak bu planın güncellenmesi gerektiğini belirtti. İzmir'in değişen dinamiklerine dikkat çeken Ayatar, "Büyükşehir Belediyesi bu çalışmayı yenileme hedefiyle hareket ediyor. Bu doğru bir hamleydi çünkü İzmir değişti ve bu konuda öğrenilecek çok daha fazla şey var. Özellikle yaşadığımız depremlerden elde ettiğimiz deneyimler, yeni bir master planının oluşturulmasını gerekli kıldı" diye konuştu. Ayatar, Büyükşehir Belediyesi’nin bu konuyu yeniden masaya yatırmasının önemine değinerek, masalarda konuşulan başlıkların geliştirilmesi ve bu çalışmaların somut adımlara dönüştürülmesi gerektiğini vurguladı.
“Sağlıklı bir kent için bütüncül bir dönüşüm şart”
Ayatar, yapı güvenliğinin yalnızca binaların sağlamlığıyla sınırlı olmadığını, bunun yanında alt yapı, ulaşım, su ve kanalizasyon gibi temel hizmetlerin de göz önünde bulundurulması gerektiğini belirtti. Ayatar, İzmir’de yapılması gerekenin bütüncül bir kentsel dönüşüm olduğunu vurgulayarak, "Toplumun refahını arttıracak bir dönüşüm gerekiyor" dedi. Bilime dayalı adımların atılması gerektiğini belirten Ayatar, İzmir Büyükşehir Belediyesi ile İnşaat Mühendisleri Odası İzmir Şubesi arasında yapılan iş birliği protokolüne de dikkat çekti. Ayatar; "İzmir Büyükşehir Belediyesi, İnşaat Mühendisleri Odası İzmir Şubesiyle yaptığı protokol kapsamında 30 Ekim depremi sonrası yapı stoku envanter çalışmasını gerçekleştirdi. Envanter çalışması Bayraklı ve Bornova ilçelerinde tamamlandı. Çalışmalar başka bölgelerde devam ediyor” dedi. Yapılan çalışmalarda binaların ayrı ayrı değerlendirildiğini aktaran Ayatar, bina bazlı değerlendirmelerin yanı sıra daha geniş ölçekte, alan bazlı planlamaların da önemine işaret etti.
“Deprem seçim öncesi popülerdi ancak…”
Seçim öncesi deprem konusunun popüler olduğunu ancak şuan konuşulmadığını belirten Ayatar, depreme karşı alınması gereken önlemler konusunda önemli uyarılarda bulundu. Yerel seçim sürecinde, birçok belediye başkan adayının kentsel dönüşüm ve depremle ilgili konuları gündemine aldığını belirten Ayatar, bu konuların seçim sonrası da gündemde kalması gerektiğini ifade etti. Ayatar; "Ne yapmamız gerekiyorsa bu tehditle karşı karşıya olduğumuzun bilinciyle o alanların oluşturulması gerekiyor" diyerek, depreme karşı hazırlıkların ve yapı güvenliği çalışmalarının hız kesmeden devam etmesi gerektiğini söyledi.