Türk tarihinin en değerli sanatlarından biri olan çini, Ebru Camkıran’ın ellerinde yeniden hayat buluyor. 28 yıl önce başladığı bu yolculuk, onun İzmir'e ait simgeleri ve yaşadığı olayları sanatına yansıtmasına olanak sağladı.

2005 yılında ilk atölyesini açan Camkıran, 2018 yılında Kültür ve Turizm Bakanlığı tarafından “Somut Olmayan Kültürel Miras Taşıyıcısı” ünvanına layık görüldü. Kendisini, “Sanatımı icra etmeye devam ediyorum, her gün yeni bir şey öğreniyorum” diye tanımlayan Camkıran, sanatındaki yenilikçi bakış açısıyla dikkat çekiyor.

“Ustalaştıkça tarzınızı buluyorsunuz"

“Ustalaştıkça tarzınızı buluyorsunuz"

Çiniye ilk adım attığında geleneksel desenler ve tekniklerle başladığını belirten Camkıran, zamanla kendine özgü bir tarz geliştirdi. “Ustalaştıkça kendi tarzınızı buluyorsunuz.

Çalışmalarımda İzmir’in coğrafi, kültürel ve sosyal dokusunun izlerini görmek mümkün” diyen Camkıran, çalışmalarını sadece sanatsal değil, aynı zamanda toplumsal ve kültürel birer belge olarak da görüyor. İzmir'in zeytin ağaçlarından, enginarlarına, narlarına kadar pek çok yerel motif, onun çini eserlerinde stilize edilmiş biçimde hayat buluyor.

Çini Sanatı ve İzmir

Camkıran, eserlerinde İzmir'in toprağını, denizini ve simgelerini işlerken, şehrin tarihini de çiniye aktarıyor. Özellikle İzmir’in tarihi gemileri, zeytin ağaçları ve diğer yerel unsurlar, Camkıran’ın eserlerinde sıkça yer buluyor. “İzmir’in çiçeklerini, ağaçlarını stilize ediyorum.

En çok deniz görüyorum, çalışmalarımda suyu ve yelkenlileri sıkça çiziyorum” diyen Camkıran, kentin tarihsel yapısının izlerini eserlerine taşımaktan büyük keyif aldığını ifade ediyor.

 Doğaçlama Çiniyle Tarihe Tanıklık

Ebru Camkıran’ın eserleri sadece yerel motiflerle sınırlı kalmıyor. Son yıllarda yaşadığı olayları da sanatına yansıtan Camkıran, 2021 yılında gerçekleşen Yamanlar Yangını’na dair unutulmaz bir çalışma yaptı. Yangın evine yakın bir bölgede gerçekleştiği için kişisel olarak da etkilenmiş olan Camkıran, bir tabağa doğaçlama olarak yangının izlerini çizdi.

“Tarihe kaynaklık edecek bir çalışma oldu. Çini sadece tabak, vazo ya da duvar panosu olarak görmemek gerekiyor, bu sanat dönemin sosyal, kültürel ve ekonomik olaylarını da anlatan bir dil” diye belirtti.

Çiniyle Gelecek Nesillere İzmir’i Anlatmak

Camkıran, İzmir’in çini sanatında bir marka haline gelmesini hedefliyor. “İzmir de çini sanatıyla anılmalı” diyen usta sanatçı, kentinin tarihi ve kültürel simgelerini geleceğe taşımak için çiniyi bir araç olarak kullanmaya devam ediyor.

“Çini denildiğinde İznik ve Kütahya akla gelir, fakat İzmir’in de bu alanda tanınmasını istiyorum” diyen Camkıran, çalışmalarında İzmir’in simgelerinin, çiçeklerinin ve ağaçlarının yer almasını sağlamak için hem görsel hem de yazılı akademik çalışmalar yürütüyor.

Kaynak: DHA