Uzman Klinik Psikolog Aslı Kanizi, kaygılı bağlanmanın nedenlerini ve kaygılı bağlanma yaşayanların yapması gerekenlerini anlattı.
Kaygılı Bağlanan Bireyler Tükenme Yaşayabilir
Kaygılı bağlanma, çocukluk döneminde sevgi ve ilginin tutarlı olup olmadığı, duygusal ihtiyaçların karşılanıp karşılanmadığı gibi faktörlerden etkilenir. Kaygılı bağlanan bireyler, yetişkin ilişkilerinde sürekli onay arayışına girebilir, ayrılık korkusu yaşayabilir ve partnerlerine karşı yoğun bir bağımlılık hissedebilir. Bu durum, hem bireyin hem de partnerinin duygusal olarak tükenmesine yol açabilir. Kaygıyla mücadelede ve daha sağlıklı ilişkiler kurmada, nesne sürekliliği kavramının anlaşılması önemlidir. Nesne sürekliliği, sevdikleri kişilerin yokluğunda bile, bu kişilere duyulan güvenin ve bağın sürekliliğini sağlayabilir. Kaygılı bağlanan bireyler için, sevdikleri kişilerin fiziksel olarak yanlarında olmaması, güvensizlik ve partnerin niyetlerini sorgulama davranışlarına yol açabilir. Kaygı, zihnimizin ve kalbimizin derinliklerinde dolaşan bir misafir gibi, yaşamımızın her alanına sızabilir. Kaygının kökenlerini anlamak ve bu duygunun ilişkilerimiz üzerindeki etkilerini gözlemlemek önemlidir. Kaygı, ilişkilerimizde bir sis perdesi gibi görüşümüzü kapatabilir, sevdiklerimize güvenmekte zorlanmamıza neden olabilir. Kaygılı bağlanma, çocukluktan itibaren, sevgi ve güvenin koşullu olduğunu hissettiğimizde başlar. Yetişkin ilişkilerimizde bu, sürekli onay arayışı ve aşırı bağımlılık olarak kendini gösterir. Sağlıklı sınırlar belirlemek, kaygılı anlarımızda bile ilişkilerimizi korumanın anahtarıdır. Güvendiğimiz kişilerle sağlam, destekleyici ve empatik ilişkiler kurarak güvenli bir bağlanma modeline geçiş yapabiliriz. Kaygılarımızla yüzleşmek, bizi istediğimiz hayatı cesurca yaşama özgürlüğüne kavuşturabilir. Hayallerimizin peşinden gitmek, yeni deneyimlere açık olmak için kendimizi tanımak, kabul etmek ve destekleyici ilişkilere sahip olmak gerekir. Kaygılar, hayatımızın bir parçası olabilir, ancak onlarla başa çıkma kapasitemizi geliştirerek, güvenli bağlanma modelleri oluşturarak ve cesaretimizi pekiştirerek, hayallerimizden alıkoymalarına izin vermemeliyiz. Bu süreç, kendimizi olduğumuz gibi sevmek ve kabul etmekle başlar; çünkü bu, daha sağlıklı, mutlu ve içten bir yaşama doğru en önemli adımdır. Bu yolculukta, kaygıyı bir düşman olarak değil, hayatımızın bir parçası olarak kabul ederek, onunla barışık bir şekilde yaşamayı öğrenmek, bize gerçek özgürlüğün kapılarını aralar."
Kaygılı Bağlanma İçin Meditasyon Önerisi
"Kaygılı bağlanma ve nesne sürekliliği kavramlarını daha detaylı öğrenmek için uzman desteği alınabilir. Kaygıyla başa çıkmak için çeşitli terapi yöntemleri ve meditasyon gibi teknikler kullanılabilir. Kendimizi sevmek ve kabul etmek için öz-şefkat ve mindfulness gibi pratikler faydalı olabilir" (HABER MERKEZİ)