Kadın Cinayetlerini Durduracağız Platformu (KCP) 2010 yılı itibariyle her ay kadın cinayeti verilerini kamuoyu ile paylaşıyor. KCP’nin Ekim ayında açıkladığı raporda ise 3’ü İzmir’de olmak üzere Türkiye genelinde toplam 48 kadın cinayeti gerçekleşti.
Kadınlar en çok yakınları bildiği tarafından öldürüldü...
Ekim ayında öldürülen 48 kadının 19’u evli olduğu erkek, 6’sı tanıdığı biri, 5’i birlikte olduğu erkek, 4’ü akrabası, 3’ü babası, 3’ü eskiden evli olduğu erkek, 3’ü eskiden birlikte olduğu erkek, 2’si kardeşi, 2’si oğlu tarafından öldürülmüştür. 1 kadının öldürüldüğü kişiyle yakınlığı tespit edilememiştir. Bu ay kadınların %40’ı evli olduğu erkek tarafından öldürüldü.
En çok kendi evim dediği yerlerde
Kadınların 26’sı evinde, 9’u kamusal alanlarda, 7’si sokakta, 2’si su ve kenarında, 1’i ıssız bir yerde, 1’i eğlence mekanında, 1’i çay ocağında öldürülmüştür. 1 kadının öldürüldüğü yer tespit edilememiştir. Bu ay öldürülen kadınların %54’ü evlerinde öldürüldü.
%69’u ateşli silah
Bu ay öldürülen kadınların 33’ü ateşli silahlarla, 12’si kesici aletle, 1’i darp edilerek, 1’i boğularak, 1’i arabayla ezilerek öldürüldü. Bu ay öldürülen kadınların %69’u ateşli silah ile öldürüldü.
Raporda, Ekim ayında 48 kadın cinayetiyle şuana kadar gerçekleşen en yüksek kadın cinayeti kaydedildiği bildirildi ve şu ifadelere yer verildi:
"Kadın cinayetleri verilerinin düşüş gösterdiği tek yıl İstanbul Sözleşmesinin imzalandığı 2011 yılıdır. Eğer yasalar uygulanmış olsaydı bu ay hayatını kaybeden 48 kadın hayatta olabilecekti. 6284’ü uygulamanın ne kadar önemli olduğunu anlamak için Emniyet Genel Müdürlüğü’nün verilerine bakmak da yeterli olacak. Bu verilere göre KADES uygulamasına saatte en az 45 kadının ihbar yaptığı belirtiliyor. Diğer bir ifadeyle bir yılda en az yarım milyon kadın şiddet riskiyle karşı karşıya. Verilerimize göre yılın başından bu yana en az 36 kadın polis veya savcılığa başvurmasına rağmen öldürüldü. Bu ay yaptığı bir açıklamada Cumhurbaşkanı cinayetlerin sebebi olarak alkol tüketimini gösterdi. Evin Demirtaş’ı öldüren faili daha önce yine bir kadın cinayeti işlemiş olmasına rağmen yalnızca 8 ay sonra serbest bırakanlar kadın cinayetlerinin sebebi değil midir? Bu ülkede kadınlara karşı işlenen suçlar rekor üstüne rekor kırıyorsa birileri görevini yapmıyor demektir. Binlerce kadın böyle büyük bir toplumsal sorunla mücadele ediyor. Buna rağmen siyasi iktidar içerisindeki bazı isimler hala mağdur kadınları suçluyor"
"Kadınların doğum yöntemleriyle ilgileneceğinize bebeklerin güvenliği sağlayın
Siyasi iktidar, sosyal devlet olarak kadınları ve çocukları korumak, refah seviyelerini artırmak, sağlıklı ve güvenli bir hayat sunmakla yükümlü iken kadınların doğum yöntemleri üzerine reklamlar yapıyor. Bu reklamlar yayınlanırken yine Sağlık Bakanlığına bağlı özel hastanelerde yenidoğan bebeklerin sigorta dolandırıcılığı kapsamında kasıtlı bir şekilde öldürüldüğü ortaya çıkıyor. Yine bu sırada istismara uğrayan Sıla bebek ölüyor ve Narin’in cansız bedeni bulunuyor. Kadınların doğum yöntemleriyle ilgileneceğinize, bebeklerin ve çocukların güvenliğini sağlayın. Bakanlıklar bebekleri ve çocukların sağlığını korumak, güvenliklerini sağlamakla yükümlüdür. TBMM’deki vekiller Narin’in ölümü için bir dakikalık sessizlik eyleminde bulunmuşlar. Vekillerin görevi sessizlik değil, ses olmaktır. Biz kadınlar, haklarımız için mücadele etme konusunda kararlıyız. Bu ay öldürülen İkbal, Ayşenur, Rojin ve yüzlerce kadın için Türkiye’nin 24 farklı ilinde, üniversitelerde hatta Avrupa’da meydanlardaydık. Örgütlü mücadelemiz gün geçtikçe güçleniyor. 6284’ü uygulatacağız, kadın cinayetlerini durduracağız”