Prof. Dr. Firdes Saadet Karakulak, 1 Eylül'de başlayan balıkçılık sezonunun palamut bolluğuyla başladığını belirtti. Palamudun Karadeniz'e göç ederek yaz aylarında ürediğini ve eylülde tekrar Marmara ve Ege'ye göç ederken avlandığını söyledi. Bu yıl palamut avının 50 bin tonun üzerine çıktığını ve göçün ocak-şubat aylarına kadar süreceğini kaydetti. Karakulak, son 19 yılın en yüksek palamut popülasyonunun bu yıl görüldüğünü, 2005'teki 70 bin tonluk avcılıktan sonra popülasyonun kendini yenilediğini vurguladı.
Türkiye, Karadeniz ve Akdeniz'de Palamut ve Lüfer Avcılığında Lider
Prof. Dr. Firdes Saadet Karakulak, aşırı avcılığın balık stoklarını tehdit ettiğini, bu nedenle balıkçılık yönetiminde kotaların belirlenmesinin ve sürdürülebilir balıkçılığın sağlanmasının önemini vurgulayarak: "Aşırı avcılık olduğu takdirde bu stoklar tekrar düşebilir. Balık stokları birçok olumsuz faktörden etkileniyor. İklim değişikliği, deniz kirliliğinin olması, istilacı türlerin çoğalması, ekosisteme yeni yeni türlerin girmesi ve aşırı avcılık balık stoklarını olumsuz etkilemekte. Bunun için balıkçılık yönetiminde birçok alınması gereken tedbirler ve önlemler bulunmakta. Balık stoklarının korunması için her bir balıkçı teknesinin yıl içinde avlayabileceği kotaların belirlenmesi çok önemli. Bölge itibarıyla palamut ve lüfer bizim için önemli türlerdir. Bu türlerin, Akdeniz ve Karadeniz havzalarında en çok avcılığını yapan ülke Türkiye'dir. Bu türleri koruyabilmek, sürdürülebilir balıkçılığını sağlayabilmemiz için de avcılık kotalarını mutlaka belirlememiz gerekiyor." ifadelerini kulandı.
"Avcılığının sürdürülebilir yapılması gerekir"
Karakulak, aşırı avcılığın palamut stoklarını tehdit ettiğini vurgulayarak, balıkçılık yönetiminde kotaların belirlenmesinin önemini belirtti. Türkiye'nin, özellikle Karadeniz ve Akdeniz'de palamut ve lüfer avcılığında lider olduğunu ifade eden Karakulak, bu türlerin korunmasında Türkiye'nin büyük sorumluluğu bulunduğunu belirterek, "Geçmişten günümüze bu türlerin ekonomik değeri ön planda olmuştur. Bizans zamanında çıkan sikkelerde bile palamut resimleri var. Haliç’e 'Altın Boynuz' isminin verilmesi bu türlerin bol olmasından dolayıdır. Avcılığının sürdürülebilir yapılması gerekir. Mutlaka avcılık kotalarıyla avcılık sınırlanmalıdır. Yoksa biz bu stokları aynen uskumru balığında olduğu gibi bölgemizde kaybedeceğiz. Palamut avcılığı en çok Karadeniz ve Marmara Denizi'nde yapılır. Bu yıl da aynı şekilde. Palamut avcılığı şu anda Karadeniz'de yoğunlaştı. Henüz Marmara'da yoğun bir avcılık yok. Boğaz'dan girerek Marmara Denizi'nin genelinde de avcılık yapılması bekleniyor.” dedi
Palamudun her 4-5 yılda bir kendini yenileyen bir stok olduğunu ve avcılığın sürdürülebilir olması gerektiğini belirten Karakulak, uluslararası koruma komisyonlarının başarılı örneklerinden alıntılarla, benzer başarıların palamut ve lüferde de sağlanabileceğini söyledi.