Açıklamada, körfezdeki kirlilik sorununa 1960’lı yıllardan beri dikkat çekildiği belirtilerek, o yıllardan bu yana bölgeye kaçak atık su girişinin sürdüğüne dikkat çekildi. Kentsel atık su arıtma tesislerinin devreye girmesi ve diğer altyapı çalışmaları sayesinde 2000’li yıllarda belirgin bir iyileşme gözlense de son yıllarda yaşanan koku şikayetleri ve aşırı alg üremesi ile birlikte toplu balık ölümleri yaşandığı vurgulandı.
Alg üremesi ve balık ölümleri
Çevre Mühendisleri Odası, normal bir deniz suyunda belirli bir plankton popülasyonunun bulunması gerektiğini hatırlatarak, sıcaklık ve deniz suyundaki azot, fosfor gibi maddelerin fazlalığının alg oluşumuna neden olduğunu açıkladı. Bu durumun deniz suyunun renginde değişimlere ve oksijen seviyesinde azalmaya yol açarak balık ölümlerine neden olabileceği ifade edildi. Ancak, kirliliğin kök nedeninin iklim değişikliği veya nutrient fazlalığı değil, organik kirlilik olabileceği konusunda uyarıda bulunuldu.
Ani atık veya kimyasal deşarjların kirlilik düzeyini artırarak balık ölümlerine yol açabileceği, ayrıca zamana yayılan deşarjların etkisiyle oksijen seviyesindeki düşüş ve sıcaklık gibi faktörlerin de bu durumu tetikleyebileceği belirtildi.
Ağustos ayındaki balık ölümleri üzerine çalışmalar
Ağustos ayında meydana gelen balık ölümleri ile ilgili sürecin dikkatle takip edildiği, sorunun nedenleri ve çözüm önerileri üzerinde çalışmaların devam ettiği kaydedildi. İlgili kurumlardan İzmir Körfezi’nde yürütülen çalışmalar ve alınan numunelerin analiz sonuçlarının paylaşılması talep edildi. Ayrıca, 5 Eylül 2024 tarihinde yapılan Koordinasyon Kurulu Toplantısı’na Oda temsilcilerinin katıldığı bildirildi.
Balık ölümlerinin, körfezdeki nutrient fazlalığı ve çözünmüş oksijen seviyesinin düşmesi nedeniyle yaşandığı vurgulandı. Nutrient fazlalığının temel sebebinin “kirlilik” olduğu ifade edilerek, yeterince arıtılmamış evsel ve endüstriyel atıksular, doğrudan deşarjlar, liman ve tersane faaliyetleri ile dereler ve kanallarla taşınan kirleticilerin önemli kaynaklar arasında yer aldığı belirtildi. Körfezin sığ yapısının, akıntı rejiminin ve deniz suyu sıcaklığındaki artışın kirleticilerin etkisini artıran faktörler olduğu dile getirildi.
Çevre mühendisliği ve su kalitesi izlemesi
Su kalitesinin izlenmesi, kirletici kaynakların tespiti, kontrol ve denetimi gibi süreçlerin çevre mühendisliği meslek alanıyla doğrudan ilişkili olduğu vurgulandı. Son yaşanan süreçte, kamuoyuyla paylaşılan bilgiler ve Oda’nın gözlem ve çalışmaları sonucunda İzmir Körfezi’ndeki su kalitesinin iyileştirilmesi için yapılması gerekenler üzerine önerilerin yer aldığı “İzmir Körfez Kirliliği Eylem Planı Öneri Raporu” hazırlandı. Bu rapor da kamuoyuna sunuldu.