16 Ekim Dünya Gıda Günü, TMMOB Gıda Mühendisleri Odası, TMMOB Kimya Mühendisleri Odası ve TMMOB Ziraat Mühendisleri Odası tarafından yapılan ortak bir basın açıklamasıyla kutlandı. Açıklama, Gıda Mühendisleri Odası Yönetim Kurulu Başkanı Yaşar Üzümcü, Kimya Mühendisleri Odası Yönetim Kurulu Başkanı İbrahim Akyürek ve Ziraat Mühendisleri Odası Yönetim Kurulu Başkanı Baki Remzi Suiçmez’in katılımıyla gerçekleştirildi.
Gıda erişimi krizi
Açıklamada, geçen yıl Dünya Gıda Günü’nde gıdaya erişimin zorluğuna dikkat çekildiği hatırlatıldı. Ayrıca, “2023 yılını gıdaya ulaşmanın en zor yılı olarak tanımlamak yanlış olmayacaktır. Pandemi döneminde bile bu kadar sıkıntılı günler yaşamamıştık.” ifadelerini kullanıldı. Ancak, 2024 yılı itibarıyla durumu daha da zorlaştıran koşulların devam ettiği belirtildi. “Bu gidişle, 2025 yılının daha da zor geçeceği açıktır.” denilen açıklamada, tarım üretiminin hızla azaldığına ve emekçi ile emekli ücretlerinin açlık sınırının altında kaldığına dikkat çekildi.
Gıda hakkı ve insan hakları
Bu yılki Dünya Gıda Günü teması "Daha iyi bir yaşam ve daha iyi bir gelecek için Gıda Hakkı!" olarak belirlendi. Gıda Hakkı’nın tanımı, sağlıklı bir yaşam sürdürebilmek için gerekli gıda maddelerine ulaşım hakkı olarak ifade edildi. Açıklamada, “Gıda hakkı, 1948 tarihli Evrensel İnsan Hakları Beyannamesi’nden beri en temel insan haklarından biridir. Ancak, günümüzde en çok ihlal edilen insan haklarından birine dönüşmüştür.” denildi.
Açıklamada, FAO’nun 2023 yılı raporuna atıfta bulunarak, dünya genelinde yaklaşık 733 milyon insanın açlıkla karşı karşıya olduğuna ve bu durumun yoksulluk ve adaletsizlikle birleşerek daha da kötüleştiğine dikkat çekildi. “Dünya 2030 yılına kadar ‘sıfır açlık’ hedefinden çok uzaktadır.” ifadesi kullanıldı.
Türkiye’deki durum
Türkiye özelinde, gıda fiyatlarının dünya genelinde düşerken artış göstermesinin önemli bir sorun teşkil ettiğine vurgu yapıldı. Açılamada, “Bugün ülkemizde insanlarımızın %22’si yeterli gıdaya ulaşamamakta, %8,5’u ise açlık sınırında yaşamaktadır” şeklinde konuşuldu. Tarımsal üretim için gerekli girdilere olan bağımlılığın büyük bir sorun olduğu belirtildi. “Her sıkışılan anda ithalata sarılmakla gıda enflasyonu düşmez. Çözüm, yerli üreticiyi ve üretimi koruyan somut politikalarla sağlanabilir.” denildi.
Tarım politikaları ve üretim sorunları
Açıklamada, tarımsal üretimin büyük ölçüde doğa koşullarına bağlı olduğunu belirtilirken, iklim değişikliğinin etkilerinin tarım üzerindeki olumsuz sonuçlarına dikkat çekildi. “İçilebilir su kaynaklarımızın ve tarımsal üretimin hızla azalması, yönetenler tarafından sorun çözücü tarım, gıda ve su politikalarının oluşturulmaması, gelecek için duyulan endişeleri arttırmaktadır.” denildi.
Ayrıca, Türkiye’nin tarım politikalarının dışa bağımlılığı artıran yanlış uygulamalarla dolu olduğu vurgulandı. “Bugün dünyada gıda egemenliğini yaşama geçirmek bir yana, tarım ve gıda sistemi tekelci çok uluslu şirketlerin ve yerli ortaklarının kontrolü altındadır.” ifadeleri ise dikkat çekti.
Gıda güvenliği ve denetim
Açıklamada, gıda güvenliği konusunda yaşanan sorunlar da ele alındı. Tarım ve Orman Bakanlığı tarafından yapılan gıda denetimlerinin yetersiz olduğu ve son dönemde taklit veya tağşiş yapılan gıdaların tespit edilmesinin ardından kamuoyuna yansıyan sorunların, derin bir sistemsel sorunun parçası olduğu ifade edildi. “Bakanlık, yıllardır uyguladığı beyana dayalı üretim izni modelini terk etmelidir. Gıda işletmelerinin tamamı için denetim ve kontrol süreçleri daha etkin hale getirilmelidir.” denildi.
Çocukların gıda hakkı
Özellikle çocukların gıda hakkına yönelik endişelere de vurgu yapıldı. Açıklamada, “Çocukların okul yemeğine ve içilebilir suya ulaşması, sosyal devletin yerine getirmesi gereken ana görevlerdendir.” denilerek, yeterli beslenemeyen çocukların bilişsel yeteneklerinde gerileme görülebileceğini belirtildi. “Dünya genelinde uygulanan okul yemeği programları, bu konuda en etkili kamusal önlemlerden biridir.” denildi.
Açıklamanın sonunda, Türkiye’de tarım ve gıda sisteminin iyileştirilmesi için önerilerde bulunuldu. “Kamucu Tarım ve Gıda Politikaları”nın benimsenmesi gerektiği vurgulandı. Ayrıca, güçlü, özerk üretici ve tüketici kooperatiflerinin oluşturulması ve kamuya ait kaynakların etkin bir şekilde kullanılması gerektiği ifade edildi.
TMMOB’ye bağlı Gıda, Kimya ve Ziraat Mühendisleri Odaları, bilimin ve tekniğin gücünü halktan yana kullanmaya devam edeceklerini belirterek, “Açlığın, yokluğun ve yoksulluğun son bulduğu, hakça ve adil paylaşımın olduğu bir ülke ve dünya özlemiyle bilimden, üretimden, insandan, emekten, doğadan, kamu yararı ve toplum çıkarından yana tutumumuzu sürdüreceğiz.” dediler.