Son Mühür - Günümüzde, akıllı telefonlar, bilgisayarlar ve internet hayatımızın vazgeçilmez bir parçası haline geldi. Ancak, bu teknolojilerin temelinde yer alan Wi-Fi teknolojisi, bizler için görünmeyen bir ağ üzerinden tüm dünyaya bağlanmamızı sağlıyor. Wi-Fi modemleri ve cihazlarımız arasındaki bağlantı, gözle göremediğimiz dalgalarla gerçekleşiyor ve bu sayede internete erişebiliyoruz. Peki, bu dalgalar gözle görülseydi, dünyamız nasıl bir görünüme sahip olurdu?

Wi-Fi dalgalarını görebilseydik, dünyamız nasıl olurdu?

Nickolay Lamm, bu sorunun cevabını görsel sanatla bulmaya karar verdi. Teknolojinin altındaki gizemi çoğu zaman fark etmeden kullandığımızı belirten Lamm, Wi-Fi dalgalarını gözle görmek için bu projeyi başlattığını ifade ediyor. Lamm, eski NASA çalışanı M. Browning Vogel ile birlikte çalışarak, Wi-Fi dalgalarının nasıl şekillendiğini ve yayıldığını detaylı şekilde inceledi. Bu bilgiyle, Wi-Fi sinyallerinin görsel bir temsili oluşturuldu.

Wi Fi 2Kalabalık bir alanda Wi-Fi dalgalarını görseydik

Lamm, Wi-Fi sinyallerini gözle görebilseydik, dünya genelindeki kalabalık alanlarda adeta renkli bir sis bulutunun içinde yaşamamız gerektiğini belirtiyor. Wi-Fi yönlendiricileri, birden fazla frekansta veri gönderdiği için sinyaller farklı renklerde ortaya çıkacak, bu da ortamda her tarafta renkli ışık kümeleri yaratacaktır. Özellikle, Beyaz Saray’ın önünde Wi-Fi dalgalarını izlemek, bize şaşırtıcı bir görsel şölen sunacaktı.

Wi Fi 1Wi-Fi sinyalleri: Farklı frekanslar, farklı renkler

Wi-Fi yönlendiricilerinin anten işlevi görerek birden fazla frekansta veri gönderdiği bilgisinden yola çıkarak, farklı frekansların farklı renkler olarak görsel bir temsile dönüştüğü belirtiliyor. Lamm’e göre, her bir sinyalin yaydığı dalga boyu yaklaşık 15 santimetre genişliğindedir ve bu da sinyallerin farklı renklerde görünmesine yol açar.

Wi Fi 3Görünür Wi-Fi dalgaları estetik mi, karmaşa mı?

Eğer Wi-Fi sinyalleri görünür olsaydı, hayatımızda bir renkli sis bulutunun hakim olması muhtemeldi. Bu durum, karmaşık bir görsel manzara yaratabilir ve gözlerimizin önünde sürekli hareket eden bir renk cümbüşü olabilirdi. Bu da elbette günlük yaşantımızı önemli ölçüde değiştirebilirdi. 

Kaynak: Haber Merkezi