Zafer Partisi Parti Sözcüsü Azmi Karamahmutoğlu haftalık değerlendirmesine bugün başlayan eğitim öğretim dönemini ve tüm yurtta infiale neden olan Narin cinayetini değerlendirerek başladı. Karamahmutoğlu, “Milyonlarca öğrencimiz okullara gidiyor. Okula gidecek olan milyonlarca öğrencinin arasında bir öğrencimiz bulunamayacak. Bu küçük öğrenci, bu minik çocuğumuz için günlerdir süren endişeli bekleyiş ne yazık ki yerini acı ve üzüntüye terk etti. 8 yaşındaki Narin bugün okuluna gidemeyecek. Diyarbakır'ın Bağlar ilçesinde kaybolup bir dere yatağında minik cesedi bulunan, katledilmiş halde bulunan bu küçük yavrumuza hayatı ve okulu geri verilemeyecek. Fakat vicdanlı ve adaletli devlet yöneticileri, adalet sahibi insanlar, Narin Güran meleğimiz için yapabileceğiniz bir şey var. O da onu bu kısa süre minicik yaşamından koparan şahıs ya da şahısları bulup devletin adaletinin önüne çıkarmaktır. Hukukun caydırıcılığı için bile olsa bunun gecikmeden yapılması, adaletin gecikmeden sağlanması elzemdir. Bugün okula başlayan öğrencilerimizin toplam nüfusu 19 milyon. Bu nüfus birçok ülkenin toplam nüfusundan bile yüksek bir sayı ancak ne yazık ki çağdaşlarıyla rekabet edebilecek düzeyde kaliteli bir eğitim, öğretim ile donatamıyoruz. TÜİK verilerine göre 2023 yılı itibariyle okullaşan, Türkiye'mizde okullaşan öğrencilerin sayısı, çocuklarımızın sayısı orantısız. Kız çocuklarının okullaşma oranı erkek çocuklarına kıyasla çok daha düşük. Bunun bir sebebi geri kafalılık, bağnazlık iken bir diğer sebebinin de ekonomik sorunlardan kaynaklı olduğunu biliyoruz. Yoksulluktan kaynaklandığını biliyoruz. Çünkü aileler fakirliklerinden kaynaklı çocuklarının tamamını okula gönderemiyor ve eğitimden tasarruf ediyor. İşte tam burada da ne yazık ki çocuklarının eğitim, öğretimi için cinsiyet ayrımcılığı yoluna gidiyorlar. Okullarına gidebilen öğrencilerimiz de okullarda istedikleri eğitimi alamamanın yanı sıra olması gerektiği gibi bir öğrencilik hayatı da süremiyorlar” dedi.
ÖĞRENCİLER AÇ KARNA DERS DİNLİYOR
Karamahmutoğlu, öğrencilere bir öğün sağlıklı gıdanın verilmesi gerektiğini vurgulayarak, “Okullarına gidebilen öğrencilerimizin okullarda bir öğün yemek bile yiyemedikleri için dinledikleri dersleri aç karınlarına ve doğal olarak anlayamadan dinledikleri ve aç karınlarıyla okulda bir şey öğrenemeden eve geri döndüklerini velilerden şikâyet olarak dinliyoruz. Öğrencilerimizin ve velilerin haklı talepleri var. Bir öğün yemek istekleri var. Fakat bütün bu acı tabloya rağmen AK Parti hükümeti öğrencilerimizin ihtiyacı ve isteği olan bu bir öğün yemeği karşılamaktan kaçınıyor. Bunu gereksiz bir masraf olarak görüyor. 2024-2025 öğretim yılına AK Parti hükümetinin adını Türkiye 100 Yılı Maarif Modeli diye koyduğu fakat arif olanın bile anlayamadığı bu maarif modeli belli ki siyasi İslamcı politikaların yeni bir fantezi denemesi olarak uygulanacak ve yakın bir gelecekte diğer denemeler gibi AK Parti'nin fantezi çöplüğünde yerini alacaktır.
BU BEDELİ NESİLLER BOYU ÖDEYECEĞİZ
Zafer Partisi Sözcüsü Azmi Karamahmutoğlu, iktidarın göçmen politikalarını da eleştirerek, “Ensar muhacir güzellemesi yapmaya devam edecekseniz bu maliyeti ne yazık ki kuşaklar boyu ödemeye devam edeceğiz. Bu apaçık önümüzde çözülmesi gereken memleketin öncelikli Zafer Partisi'nin de öncelikli meselelerinden birisi olarak duruyor. Malumuz AK Parti hükümeti kendi zıttıyla kayın ve kendi zıttını kendi içerisinde barındıran bir siyasi yapı ve hükümeti de böylesi bir hükümet. AK Parti hükümeti kendine tezat siyaseti belki gocunacak bir karakteri taşımadıkları için parti olarak onlar umursamaz olabilirler. Fakat bizim ulusal onurumuzu zedeliyor. AK Parti hükümetinin bu kendine tezat siyaseti ulusal onurumuzu zedeliyor. Özellikle dış politikada birbirine zıt iki siyasi farklı iddiayı aynı şekle, aynı heyecanla, aynı kararlılıkla sahiplenip savunabilmesi, kendini ardından kendini yanlışlaması, yanlışladığı politikayı da aynı şekle savunması, sadece AK Parti'nin sorunu olsaydı umursamazdık. Fakat bunu ülke politikası olarak uyguluyorlar. Şimdi bu hafta vaktiyle düşmanlaştırmış oldukları Mısır Devlet Başkanı Sisi'yi ülkemizde ağırladılar. Doğru da yapıldı fakat az önce değinmiş olduğum ulusal gururumuz bir günlüğüne de olsa çiğnendi. Mısır Devlet Başkanı Sisi ile ilgili söylediğiniz bütün sözleri firuze bir renge boyayıp, Sisi’nin ayağının altına serdiniz. Sizin millilikten uzak, milli onurdan uzak bu yanlış politikalarınıza itirazımız işte tam da bu sebeplerledir” dedi.
GENÇ TEĞMENLER SAHİPSİZ DEĞİL!
Mezuniyet törenlerinde kılıç çekerek ‘Mustafa Kemal’in askerleriyiz’ sloganı atan teğmenlerin sahipsiz olmadığını vurgulayan Karamahmutoğlu, “Geçen hafta değindiğimiz teğmenlerin yemin törenine ilişkin konu, ne yazık ki Sayın Cumhurbaşkanının yine bir tezatlık sergilemesi, yine zıt bir söyleme savrulması sebebiyle bu hafta da gündemimizi meşgul ediyor. Ülkemizin Cumhurbaşkanı 20'li yaşlarının henüz başında olan bu pırıl pırıl, gencecik teğmenleri tehdit eder gibi konuşmuş, “Bunlar Evelallah temizlenecek” demiş. Sayın Cumhurbaşkanı, böyle bir şey olursa bunun adı temizlik değil, olsa olsa tasfiye olur. Türk Silahlı Kuvvetlerinden Mustafa Kemal'in askerlerini tasfiye ederseniz, elinizde ordu adına sadece kullanabileceğiniz SADAT kalır. Cumhuriyet Türkiye'sini kuran ilkeleri ve kurucu önderini hasmane düşüncelerle ve duygularla hedef tahtasına oturtan HAMAS ile bizim gidilecek bir yolumuz yoktur. Sizin var ise şayet dost olarak uyarılarımız olacaktır o yolun çıkmaz yol olduğu konusunda. Halbuki AK Parti Sözcüsü Ömer Çelik, geçen hafta konuya ilişkin çok mutedil açıklamalar yapmıştı. Gayet ılımlı, kucaklayıcı, kırıp dökmeyen, derleyen, toparlayan bir açıklamada bulunmuştu ve partiniz ve hükümetiniz için acaba makule mi yöneliyorlar diye bir izlenim oluşmuştu. Fakat Sayın Cumhurbaşkanı ve AK Parti hükümeti gördük ki sizin makuliyetiniz sadece bir hafta sürebiliyormuş. Yine bildik o ayrıştırıcı, dışlayıcı, cepheleştirici bir metin ile karşımıza çıktınız. O metni yazıp önünüze koyanlar sizin için iyi bir politik rota çizmiyorlar Sayın Cumhurbaşkanı. Çünkü bu dil birliğe, beraberliğe hizmet etmiyor. Genç teğmenlerin resmi kıyafetlerinin bir parçası olan kılıçtan rahatsız olduğunuzu belirtmişsiniz. Oysa bu kılıç, o üniformanın bir parçası bildiğiniz gibi. O kılıcı kime sallıyorlar diye gereksiz bir alınganlık göstermişsiniz. Oysa Sayın Cumhurbaşkanı, rahatsız ve şikayetçi olunacak bir kılıç varsa o da resmi kıyafetinin bir parçası olmadığı halde, ibadethaneye elinde kılıçla giren, minbere kılıçla çıkan ve elinde kılıç ile vaaz veren Diyanet İşleri Başkanı Ali Erbaş'ın elindeki kılıç olmalıydı. Keşke üniformasının bir parçası kılıç olan genç teğmenlere sormak yerine, keşke Ali Erbaş'a sorsaydınız. “Elinde kılıç ile ibadethanede ne işin var Ali? O kılıcı kime gösteriyorsun Erbaş?” diye, Diyanet İşleri Başkanı Ali Erbaş'a sorsaydınız Sayın Cumhurbaşkanı. Bu konuyu lütfen kişiselleştirmeyin ve öküz altında buzağı aramayın. Bu gencecik teğmenler anne babalarının olduğu kadar bu ülkenin Cumhurbaşkanı olarak sizin de çocuklarınızdır. Bunlara sahip çıkın ve bu genç teğmenlere güvenin. Çünkü sayıları fazla değil ve bu genç teğmenler çok kıymetliler” ifadelerini kullandı.