Son Mühür - Eski Milli Eğitim Bakanı ve AK Parti'nin kurucularından Hüseyin Çelik, 1998'de Recep Tayyip Erdoğan'a yapılan haksızlıkları eleştirdiğini hatırlatarak, benzer durumların bugün İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Ekrem İmamoğlu için de geçerli olduğuna dikkat çekti. Sözcü TV'de katıldığı programda konuşan Çelik, halkın iradesine karşı yapılan müdahalelerin yanlış olduğunu ve protesto hakkının kısıtlanmasının kabul edilemeyeceğini ifade etti.

Ömer Çelik'in konuyla ilgili yorumları şu şekilde:

"CHP'li arkadaşların, sayın İmamoğlu'nun diplomasının iptal edilmesi ve kendisinin de hapse atılmasına itiraz etmeleri, protesto gösterileri düzenlemeleri son derece haklı ve demokratik bir tutum. Geldiğimiz noktada Türkiye'yi hiç iyi bir yerde görmüyorum" 

''İstanbul Üniversitesi’ne asla yakıştıramıyorum''

"Diploma iptal etmek ne? İşletme Fakültesi dekanı ve yönetimi bana göre onurlu bir tavır sergiledi ve ‘Böyle bir saçmalık olmaz’ dedi. Benim mensubu olarak bulunduğum, öğretim üyesi olarak bulunduğum, mezun olduğum İstanbul Üniversitesi’nin böyle bir karara imza atmış olmasını 1453 tarihinde kurulan İstanbul Üniversitesi’ne asla yakıştıramıyorum. Bakın eğer yargı ve üniversite tamamen gücün emrine girerse veya böyle bir görüntü sergilerse; üniversite saygınlığını kaybeder, yargı adil olmayı kaybeder.

Detayına girmek istemiyorum Kıbrıs’ta çok kaptı-kaçtı üniversite vardı. Bugün de var ama Türkiye Kıbrıs’ı desteklemek için Kıbrıs’taki üniversitelerin neredeyse hepsine denklik hakkı veriyordu. Şimdi burada bir yanlış varsa o işlemleri yapan üniversitenin suçudur. Ekrem İmamoğlu’nu veya o 28 kişiyi cezalandırarak bence vahim bir hata yapıyorsunuz.''

''Cumhurbaşkanına daha fazla görev düşüyor''

''Mesela diyorlar ya ‘Sayın Ekrem İmamoğlu cumhurbaşkanı adayı olmasaydı bunlar olmayacaktı’ diye. Tabi ki olmayacaktı. Bunları gördükçe ben diyorum ki bu yapılan doğru değil. Bunu benim mensup olduğum parti de yapsa doğru değil geçmişte genç kızların üniversitelerden atıldığı zamanları hatırlıyorsunuz.

İkna odalarının kurulduğu, başörtüsü yüzünden göz yaşlarıyla üniversitelerden uzaklaştırıldıkları günlerde de biz bunun zulüm olduğunu, bunun ayrımcılık olduğunu söyledik. Bugün de olmaz böyle bir şey. Bu sizin inandırıcılığınızı, insanlar nezdindeki sevginizi, sempatinizi hakkaniyetinizi yok eder.

Burada ortamın yumuşatılmasında herkese görev düşüyor ama Sayın Cumhurbaşkanına daha fazla görev düşüyor. Şeyh Edebali’nin söylediği gibi ‘Oğul beysin. Bundan sonra öfke bize uysallık sana. Güceniklik bize gönül almak sana...’. Şeyh Edebali bunu devletin başına söylemiş. Bir evde çocuklar küsebilir.

Evin hanımı triplere girebilir. Farklı tavırlar sergileyebilirler ama ailenin reisi babaysa o baba o aileyi derleyip toplaması lazım. Bir bayramda iktidar partisiyle ana muhalefet partisinin bayramlaşmaması ne demek? Siz bu şekilde tepede saç başa girdiğiniz zaman sokaktaki gençlere ‘Birbirinize saygı duyun, birbirinizin farklılıklarına tahammül edin’ diye nasıl diyeceksiniz? Siyasiler olarak örnek olmak gibi bir mükellefiyetimiz var."

Kaynak: Haber Merkezi