3 Nisan1930.
Türk kadını için...
Bir milattı bu tarih.
Peki...
Ne mi olmuştu o tarihte ?
Belediye seçimlerinde oy kullanma ve seçimlere girme hakkı kazanmıştı kadınlarımız.
Kuşkusuz...
Büyük bir kazanımdı Türk kadını için.
Tabii ki...
Bu bir başlangıçtı.
Devamı gelecekti elbette...
Öyle de oldu.
Çok değil...
3 Yıl sonra...
26 Ekim 1933 tarihinde...
Köy ihtiyar heyeti ve muhtarlık seçimlerinde seçme ve seçilme hakkını elde etmişti kadınlarımız.
Aradan...
Henüz bir yıl geçmişti.
5 Aralık 1934 tarihinde...
Birçok Avrupa ülkesinde henüz telaffuz dahi edilmeyen bir "ilk"e imza atılıyordu :
Kadınlarımız "Milletvekili seçme ve seçilme hakkını" elde ediyordu.
Üstelik...
317 üyeli mecliste, oylamaya katılan 258 milletvekilinin tamamının oylarıyla.
Peki...
O tarihlerde...
Avrupa ülkelerinde, kadınların seçme ve seçilme hakkı var mıydı ?
Soruyorum...
Var mıydı ?
Mesela Fransa'da...
Ya da İtalya'da..
Veya İsviçre'de...
Şaşıracaksınız ama...
Saydığım ülkelerin hiçbirinde yoktu.
Bazı Avrupa ülkeleri, bizden en erken 10 yıl sonra vermişti kadınlarına seçme ve seçilme hakkını.
Bazılarına...
Tarih tarih bakalım dilerseniz.
Mesela...
Fransa'da 1944'te.
İtalya'da 1945'te...
Belçika'da 1948'de...
Hele hele...
İsviçre'de 1971'de verilmişti seçme ve seçilme hakkı kadınlara.
Büyük Önder Gazi Mustafa Kemal Atatürk'ün kurduğu genç Türkiye Cumhuriyeti'nin vizyonu, çağlar ötesini işaret ediyor ve birçok Avrupa ülkesine "Örnek" oluyordu.
Bir yıl sonra...
8 Şubat1935 Tarihinde yapılan milletvekilli genel seçimlerinde,17 kadın milletvekili meclis'e giriyordu.
1936 yılında yapılan ara seçimlerde ise, Hatice Özgener Hanımefendi'nin Çankırı'dan milletvekili seçilmesiyle, meclisteki kadın milletvekili sayısı da 18'e yükseliyordu.
Birçok meslek grubu, kadın milletvekillerimiz vasıtasıyla mecliste temsil ediliyordu :
Doktor, çiftçi, terzi, öğretmen...
Bir not olarak ekleyelim hemen.
Kadın milletvekillerimizin büyük bir çoğunluğu öğretmendi.
Büyük Önder Gazi Mustafa Kemal Atatürk, bir sözünde bakın ne diyordu kadınlarımız için :
" Toplumu kalkındırmak istiyorsak, izlememiz gereken daha emin ve daha etkili bir yol vardır. O da Türk kadınını çalışmalarımıza ortak etmek; hayatımızı onunla birlikte yürütmek, kadını bilimsel, toplumsal ve ekonomik hayatta erkeğin ortağı, arkadaşı, yardımcısı ve koruyucusu yapma yoludur.”
Son sözü...
Yine Ulu Önder'e bırakarak yazımıza son noktayı koyalım dilerseniz :
" Ey kahraman Türk kadını ! Sen yerde sürünmeye değil, omuzlar üzerinde göklere yükselmeye layıksın."
Türk kadınına milletvekili seçme ve seçilme hakkı tanınmasının 89.yılı kutlu olsun.
Bir sonraki yazımızda...
Tekrar görüşünceye dek...
Kendinize iyi bakın.
Yüzünüzdeki gülümseme, yüreğinizdeki sevgi ve içinizdeki umut her daim var olsun efendim.