Takvim yaprakları 11 Kasım 1918'i gösteriyordu.

28 Temmuz 1914 tarihinde başlayan  

1.Dünya Savaşı nihayet sona ermiştir.

Ardında...

Büyük yıkımlar, acılar ve gözyaşları bırakarak...

Savaş sona ermiştir sona ermesine de...

Ne yazık ki...

Almanya, Avusturya -Macaristan İmparatorluğu, Bulgaristan ve Osmanlı İmparatorluğu'ndan oluşan İttifak Devletleri savaşı kaybetmiştir.

Tarih: 30 Ekim 1919

Yer: Yunanistan'ın Limni Adası'ndaki Mondros Limanı'nda demirli Agamemnon Zırhlısı.

İşte bu Agamemnon Zırhlısı'nda...

Savaşın galibi İtilaf Devletleri ile Osmanlı İmparatorluğu arasında "Mondros Ateşkes Antlaşması" imzalanır.

Adeta...

Osmanlı İmparatorluğu'nun  varlığını 

"yok sayan" bir antlaşmadır Mondros.

Toplam 25 maddeden oluşmaktadır.

"İsgale zemin hazırlayan" tam bir "teslimiyet" antlaşmasıdır.

Antlaşmada öyle maddeler vardır ki...

İnanmakta zorlanırsınız.

Mesela 7.Madde :

"İtilaf Devletleri, kendi güvenliklerini tehdit edecek bir durum ortaya çıkarsa herhangi bir stratejik noktayı işgal edebileceklerdir."

Bir başka madde...

24.Madde mesela :

"İtilaf Devletleri, Doğu Anadolu’da Vilayet-i Sitte diye adlandırılan altı vilayetin (Sivas, Erzurum, Van, Bitlis, Diyarbakır, Elazığ) herhangi bir bölümünü, karışıklık çıkması durumunda işgal edebileceklerdir."

Dahası var...

"Bütün haberleşme, ulaşım araç ve gereçleri, İtilaf Devletleri'nin denetimi altında bulundurulacaktır. "

"Tüm liman ve tersaneler İtilaf Devletleri'nin kontrolünde olacaktır."

"Osmanlı ordusuna ait silah, cephane ve taşıtlar, İtilaf Devletleri'ne teslim edilecek, sınırların korunması ve iç güvenliğin sağlanması dışında Osmanlı Ordusu terhis edilecektir."

Değerli okurlarım, soruyorum şimdi...

Ne kaldı geriye?

Allah aşkına...

Ne kaldı?

Nitekim...

Mondros Ateşkes Antlaşması sonrası, peş  peşe işgaller başlar.

Ulu Önder Atatürk Samsun’a çıkmadan önce, işgal altındaki memleketin hüzün veren acıklı durumunu Nutuk’ta şöyle anlatır :

" (…) Ordunun elinden esliha (silahları) ve cephanesi alınmış ve alınmakta. 

(...) İtilâf donanmaları ve askerleri İstanbulda. 

Adana vilâyeti Fransızlar; Urfa, Maraş, Ayıntap (Antep) İngilizler tarafından işgal edilmiş. 

Antalya ve Konya’da, İtalyan kıtaatı askeriyesi (askeri bölükleri);  Merzifon ve Samsun’da İngiliz askerleri bulunuyor. 

Her tarafta, ecnebi zabit (yabancı subay)

ve memurları ve hususi adamları (ajanları ) faaliyette. "

Bu durum elbette kabul edilemezdi.

"Kurtuluş Mücadelesi " bir an evvel başlamalıydı.

Hemen...

Hiç vakit kaybetmeden...

Mustafa Kemal Atatürk, kurtuluş mücadelesi'ni Anadolu'ya geçerek Anadolu'dan başlatmak istiyordu.

Bunun için  toplantılar, planlar yapıyordu ardı ardına..

1919 baharında, Gebze-Kocaeli yolu üzerinden gizlice Anadolu’ya geçerek "kurtuluş mücadelesini" Anadolu'dan başlatmak istiyordu.

Mustafa Kemal tam da bu planları yaparken, İstanbul  Hükümeti kendisini 

9. Ordu Müfettişi  sıfatıyla geniş yetkilerle donatarak Anadolu’ya göndermeye  karar verir.

Bu görev, Mustafa Kemal'in "kurtuluş mücadelesini" başlatmak için aradığı bulunmaz bir fırsattır.

Tarih: 15 Mayıs 1919.

Yunanlılar İzmir'i işgal eder.

Bir gün sonra...

16 Mayıs 1919 tarihinde...

İstanbul'da İngiliz donanmasının demirlediği, Yunan askerlerinin İzmir'e çıktığı bir atmosferde başlayacaktır Mustafa Kemal'in Samsun yolculuğu.

Nitekim...

16 Mayıs 1919 Cuma günü öğleden sonra, İstanbul Galata Rıhtımı'ndan Mustafa Kemal Paşa ve maiyetindekilerle hareket eden Bandırma  Vapuru, 19 Mayıs 1919 Pazartesi sabahı saat 08:00'de Samsun'a varır.

İşte o gün...

O saatte...

"Kurtuluş Meşalesini" yakmıştır Mustafa Kemal.

O meşale ki...

Hiç sönmeyecek...

Sonsuza kadar yanacaktır.

Aslına bakarsanız...

İşgal kuvvetlerinin, 9. Ordu Müfettişi Mustafa Kemal'den beklentileri bambaşkadır.

Onlar Mustafa Kemal'den...

Samsun ve civarında Pontus Rum çetelerine karşı direniş gösteren Türklerin direnişini sonlandırarak, oradaki güvenlik ve asayişi sağlamasını...

Mondros Ateşkes Antlaşması gereğince, ordunun elindeki silah ve cephanenin toplatılıp, itilaf devletlerine teslim edilerek antlaşma hükümlerinin  uygulanmasını...

Doğu Anadolu'da İşgali kabul etmeyen yurtseverlerin örgütlenerek,yararlı cemiyetler dediğimiz "şuralar" kurmasını  engelleyip, o bölgelerde otoriteyi ve

asayişi sağlamasını beklemektedirler.

Oysa...

Mustafa Kemal, işgal kuvvetlerinin müfettiş olarak kendisinden beklediklerinin tam tersini yapar.

Ordunun envanterinde bulunan silah ve cephaneyi halka dağıtır.

Mondros Ateşkes Antlaşması'nın bütün hükümlerini yırtıp çöpe atar.

Onun için, Mondros Ateşkes Antlaşması  "değersiz bir kağıt parçasından" ibarettir.

Altı gün sonra...

25 Mayıs 1919 tarihinde Havza'ya gider.

28 Mayıs 1919 tarihinde milli mücadele döneminin ilk genelgesi yayınlanır.

Milli mücadele ruhunun ete kemiğe bürünmüş ilk  hâlidir "Havza Genelgesi."

Bu genelgeye göre, işgaller protesto edilecek ve direniş mitingleri düzenlenecektir.

Hemen belirtelim...

Mustafa Kemal; Havza Genelgesi'nden sonra, 8 Haziran 1919'da İstanbul Hükümeti Harbiye Nezareti tarafından geri çağrılır.

Mustafa Kemal, bu çağrıya rağmen emre uymayıp, 12 Haziran 1919  tarihinde Amasya'ya geçer.

10 gün sonra...

22  Haziran 1919 tarihinde "Amasya Genelgesi" yayınlanır.

Değerli okurlarım, Amasya Genelgesi kararlarına kısaca bir göz atalım dilerseniz :

"Vatanın bütünlüğü ve milletin bağımsızlığı tehlikededir.

Milletin bağımsızlığını yine milletin azim ve kararı kurtaracaktır.

İstanbul hükümeti üzerine düşen sorumluluğu yerine getirememektedir.

Her türlü baskıdan uzak, milli bir heyetin oluşturulması gerekmektedir.

Anadolu’nun güvenli bir bölgesi olan Sivas’ta bir kongre toplanacaktır. 

Bu kongreye katılacak olan her bir sancaktan üç delege, kongreye yetişmek için en kısa sürede yola çıkmalıdır.

Askeri kuruluşlar terk edilmeyecek; silah ve cephaneler teslim edilmeyecektir.

Doğu vilayetlerinin durumunu konuşmak üzere 10 Temmuz günü Erzurum’da bir kongre toplanacaktır.

Buna göre...

İstanbul Hükümeti ilk kez yok sayılmıştır.

Ayrıca...

İlk kez "Ulusal Egemenliğe" vurgu yapılmıştır.

Yanı sıra...

Türk Kurtuluş Savaşı'nın gerekçesi, amacı ve yöntemi belirlenmiştir

 Mustafa Kemal, Amasya Genelgesi yayınlandıktan 16 gün sonra, 8 Temmuz 1919 tarihinde askerlik görevinden istifa eder.

İstifa dilekçesine aynen şunları yazar:

"Sine-i millette bir ferd-i mücahit" olarak çalışmak üzere, çok sevdiğim askerlik mesleğimden ve görevimden istifa ediyorum. Artık bu milletin ferdi olarak, milletten kuvvet, kudret ve ilham alarak tarihi vazifeme devam edeceğim."

Kutlu bir yolculuk başlar 

Cumhuriyet'e uzanan.

Bir o kadar meşakkatli...

Bir o kadar gururlu...

Önce...

Erzurum Kongresi.

Hemen ardından...

Sivas Kongresi.

TBMM'nin açılması.

1. ve 2.İnönü Savaşları.

Sakarya Meydan Muharebesi.

Başkomutanlık Meydan Muharebesi.

İzmir'in düşman işgalinden kurtuluşu 

Lozan Barış antlaşması.

Ve.,.

Cumhuriyetimizin ilanı.

Ulu Önder Atatürk,19 Mayıs'ı "gençlere" armağan eder.

Çünkü, gençlere çok güvenmektedir.

"Bütün ümidim geçliktedir." diyecek kadar...

Bir konuşmasında gençlere bakın nasıl sesleniyor Ulu Önder:

"Sizler, yani yeni Türkiye'nin genç evlatları, yorulsanız dahi beni takip edeceksiniz. Ben buraya yalnız bunu size anlatmak için gelmiş bulunuyorum. Dinlenmemek üzere yürümeye karar verenler, asla ve asla yorulmazlar. Türk gençliği gayeye, bizim yüksek idealimize durmadan, yorulmadan yürüyecektir."

Unutmayalım ki...

"En büyük eserim" dediği Cumhuriyeti de gençlere  emanet etmiştir.

Gençliğe hitabeyi hatırlayalım.

Ne diyordu Büyük Önder:

" Ey Türk gençliği! Birinci vazifen; Türk istiklalini, Türk cumhuriyetini, ilelebet muhafaza ve müdafaa etmektir.

(...) Ey Türk istikbalinin evladı! İşte, bu ahval ve şerait içinde dahi vazifen, Türk istiklal ve cumhuriyetini kurtarmaktır. Muhtaç olduğun kudret, damarlarındaki asil kanda mevcuttur."

19 Mayıs Atatürk'ü Anma Gençlik ve Spor Bayramımız kutlu olsun.

Doğum günün kutlu olsun Büyük Atatürk.

Bu vesileyle; başta Büyük Önder Gazi Mustafa Kemal Atatürk, silah arkadaşları ve şehitlerimizi, saygı, rahmet ve minnetle anıyorum.Ruhları şâd, mekânları cennet olsun inşallah.

Bir sonraki yazımızda...

Tekrar görüşünceye dek... 

Kendinize iyi bakın.

Yüzünüzdeki gülümseme, yüreğinizdeki sevgi ve içinizdeki Umut her daim var olsun efendim