Başkan Tugay, “Bütün dünya dursa da biz durmayacağız. Çalışacağız, Körfez’i temizleyeceğiz. Başkaları gelmezse de biz buradayız” diyerek, kirlilikle mücadele konusundaki kararlılığını vurguladı. İzmir Planlama Ajansı Başkanı Prof. Dr. Koray Velibeyoğlu, şehir planlaması ve İzmir Körfezi ile ilgili yürütülen çalışmalar hakkında bilgi verirken, kurulda oluşturulan çalışma grubunun sorumlusu Prof. Dr. Mustafa Tanyeri de toplantı yapılmayan iki aylık dönemde gerçekleştirilen çalışmaları sundu.
"Konu kolibasili değil"
Körfez'deki kirlilik sorununa değinen Tugay, “Kirliliği gösteren ölçümlerin yanında yakın zamanda kolibasili ölçümü de yapıldığını ve bunun normal değerlerde çıktığını” belirtti. Ancak, “Neden bahsettiğiniz çok önemli. Sonuçta balıkları öldüren bir mikrobiyolojik olaydan bahsediyoruz. Suda çok fazla sayıda azot bileşiği ve fosfor olduğunda bunları besin maddesi olarak kullanan mikroorganizmalar, fitoplanktonlar ve onların türleri alglerin patlama şeklinde anormal hızlı çoğalması ve diğer taraftan parçalanmaları, ölmeleri ve bu sürecin denizde renk değişikliğine, kokuya neden olması, aynı zamanda tükettiği oksijen nedeniyle de canlı yaşamın Körfez suyu içinde olmaması… Yaşadığımız sorun bu. Kolibasili değil yani konu. Buna neden olan şey, Körfez’deki azot ve fosforun çok yüksek olması, organik atıklar bunlar. Bir diğer problem de anormal ısıydı. Bu sene 29 derece civarında sıcaklık ölçüldü iç körfezde. Bu azot ve fosfor, sıcak havayla birlikte alglerin artmasına neden oldu. Renk değişikliği ve oksijen tüketimi balıkların ölümüne yol açtı” dedi.
"Suyu arıtmak gibi bir şey mümkün değil"
Körfez’deki akıntının yavaş olduğunu belirten Tugay, “Temizlenmenin gerçek anlamı, o azot ve fosfor bileşikleriyle dolu olan Körfez suyunun içindeki kirliliğin bir yere gitmesi. Suyu arıtmak gibi bir şey mümkün değil. Milyonlarca ton su var. Ancak ne beklenir; bir akıntı olsun ve o akıntı kirli suyu alsın, açık denize taşısın ve o şekilde temizlenme olsun. Problem o ki; bu akıntı özellikle İç Körfez bölgesinde neredeyse hiç yok. Sığlaşan suyun taze bir su girişiyle de desteklenmemesi halinde, temizlenmesi neredeyse imkânsız. Son iki ölçümde baktığınız zaman Körfez kirliliğinde artış yok. Kendi göreve geldiğimiz zaman dilimine, oradaki değerlere baktık. Son 2 ölçüme denk geliyor bu. Kesinlikle bundan 6 ay önceki değerle bugünkü değer arasında artma yönünde fark yok. Hatta amonyum çok azalmış, o değere bakarsanız sanki Körfez temizlendi gibi de düşünebilirsiniz ama bu mümkün değil. Amonyumun azalma nedeni, o alglerin çoğalması ve azot bileşenini tüketmiş olması” diye konuştu.
"Tersane sessiz bir şekilde Körfez'i kirletiyor"
Körfez’deki kirliliğin nedenleri üzerinde duran Tugay, “Bu kirliliğin nasıl oluştuğuyla ilgili baktığınızda; arıtma kökenli bir problemden bahsedebiliriz. Var böyle bir sorun. Ancak şu anda olan bir şey değil, geçmiş tarihlerde olan bir şey. Daha fazlası Körfez’e dökülen yaklaşık 30 derenin kirlilik taşıması problemi var. Derelerden temiz su gelmediğini, yağış olsun olmasın kirli bir şeylerin geldiğini bilmek lazım. Yük limanına gelen büyük tonajlı gemilerin balast suları ve sintineleri Körfez’i kirleten faktörlerden bir diğeri. Tersane de sessiz bir şekilde Körfez'i kirletiyor. Derelerden gelen kirlilik, limandan ve yük gemilerinden gelen kirlilik, tersaneden olan kirlilik, dereleri bir şekilde deşarjlarıyla kirleten sanayi tesisleri, tarımsal atıklar… Olay arıtmayla başlayıp arıtmayla bitmiyor” dedi.
"Mevzuat gereği tüm yetki ve sorumluluk Çevre ve Şehircilik Bakanlığı'nda"
Alsancak Limanı, tersane ve sanayi kuruluşlarına belediyenin müdahale edemediğini söyleyen Tugay, “Kirlenmenin artmaması, durması için burada alınması gereken katı önlemler, 3 bakanlığın ve Büyükşehir Belediyesi'nin yetkisi dâhilinde. Ama önümüzdeki en büyük sorun, sığ olması nedeniyle akıntının olmadığı bir Körfez’i nasıl temizleyeceğiz konusu. Bugüne kadar ortaya konmuş tek öneri, sirkülasyon ve navigasyon kanalı çalışması. Navigasyon kanalı, aslında limana yaklaşacak ağır tonajlı gemiler için bir derinlik, hat oluşturma çalışması. Bu Ulaştırma ve Altyapı Bakanlığı'nın projesi. Diğer kanal, sirkülasyon kanalı yaklaşık 14 kilometre uzunluğunda bir kanal. Bu kanalla ilgili, mevzuat gereği tüm yetki ve sorumluluk Çevre ve Şehircilik Bakanlığı'nda. Normalde bizim böyle bir kanal yapma yetkimiz yok. İzinle yapılabilecek bir şey. Başka bir öneri ortaya koyan varsa dinleyeceğimi her ortamda söylüyorum” şeklinde konuştu.
“Çiğli Atıksu Arıtma Tesisi, 4. faz ile daha da güçlenecek"
Büyük altyapı çalışmaları yapacaklarını ifade eden Başkan Tugay, “Çiğli Atıksu Arıtma Tesisi, 4. faz ile daha da güçlenecek. Bu fazın mümkün olan en kısa zamanda bitmesi için müteahhit firmayı zorlayabildiğimiz kadar zorluyoruz. Bu dönem boyunca yurt dışından finans kuruluşlarından sağlanan kredilerle çok ciddi bir yağmur suyu ayrıştırma projesi ayrıca yapılacak. Yine Narlıdere bölgesinde Güneybatı Atıksu Arıtma Tesisi de kapasite olarak artırılacak. Bir kenara not edin ve yıllar sonra değerlendirmesini yapın. Bu 5 yıllık süre içinde İzmir tarihinin en büyük altyapı çalışmasını arkadaşlarımızla beraber yapacağız. Planladık ve yol haritamız hazır. Körfez problemi çıkmadan önce de biz buna karar vermiştik. Kirli, atık su, kanalizasyon kökenli bir kirlenmenin olmayacağını, 1-1,5 sene içinde bu problemin hallolacağını söyleyebilirim. Ama başka kirlilik nedenleri ile ilgili çalışmalar bakanlığın yetkisinde” dedi.
"Asla durmayacağız”
Son olarak, Tugay, her türlü olumsuzluğa karşı çabalamayı sürdüreceklerini belirterek, “Bütün dünya dursa da biz durmayacağız. Çalışacağız, yapabildiğimiz kadar yapacağız. Temizleyebildiğimiz kadar temizleyeceğiz. Başkaları gelmezse de biz buradayız, arkadaşlarımıza ben çok güveniyorum. Ne olursa olsun daha iyi olacak. Asla durmayacağız” ifadelerini kullandı.