Bayram geldi, mesleğim gereği bugüne özel hazırlanmış reklamlar ilgimi çeker... Evde hüzünle bekleyen anne çocuklarını kapıda görünce neşelenir. Başkasında çocukluğunu hatırlar o sevimli çocuğa mutlu olmayı öğütler… Geçen sene Vakıfbank’ın reklamını beğenmiştim. Ünlü oyuncu Bülent İnal üzerine yapışan 2.,Abdülhamit ses tonuyla reklamı bitiriyordu. "Bayramlar milletin hatıra defterleridir. Bayram olmazsa hatıralar, hatıralar olmazsa millet olmaz... '
Reklam biterken gözümde canlandı anılar. (Çoşkun Sabah' tan Anılar şarkısı iyi gider...)
Bizim evde bayram hazırlıkları üç gün önce başlardı... Önce dedemle kurban pazarına gider, pazarın en güzel koçunu aldırır, bayrama kadar bahçede beslerdim...
O zamanlarda tüm apartmanların kendine ait bahçeleri vardı. Babaannem ile annem bayram alışverişine gidip, mendil, şeker, tatlı ve tabii ki bana bayramlık alırdı. Bayramlık başucumda uykuma eşlik ederdi.
Bayram sabahı erkenden kalkıp amcam ve babamla bayram namazına gidilir. Dedem sabah namazında camidedir zaten… (Bugün bayram erken kalkın çocuklar… Barış Amca… ) Ardından koç kurban edilmesi ritueline başlanırdır. Çekmeceden en güzel tülbent alınır koçun gözüne dualarla bağlanır, severek ve yavaş yavaş kazılan çukurun yanına yatırılıp, ayaklarından üçü bağlanır bir ayağı serbest bırakılarak, tekbir ve dualarla kurban edilirdi. Bugün aman çocuklar görmesİn derken benİm alnıma çok kurban kanı sürüldü.
Erkekler etleri parçalara ayırırken, babaannem mutfakta kavurmayı yapmaya başlar... Kokusu tüm evi sarardı. Günümüzde diyetisyenler pek önermese de kahvaltıda mutlaka kavurma yenir. Sonra komşu ve akrabalara etler dağıtılırdı. Kurbanın derisi tuzlanır; THK kamyonuna verilirdi...
Kahvaltıdan sonra büyüklerle bayramlaşılır, benim için en önemli an gelirdi, babaannem mendil arasına bayram harçlığımı verirdi. (Hangi ara harçlık alırken verir konuma geldim.) Ev halkı ile bayramlaşma bitince tura çıkılır aile büyükleri ziyaret edilir bol bol mendil ve harçlık toplardım.
Bayramın 2. Günü mutlaka yağmur yağar... Babaannem "Bak yağmur pislikleri temizliyor " derdi...Günümüzde yağmur ne kadar yağarsa yağsın pislikler pek temizlenmiyor. Yağmur sonrasında çıkan gökkuşağı bile artık zevk vermiyor. Zaten artık bahçe kalmadığı için belediyenin belirlediği yerlerde kurulan çadır ve konteynırlarda uzman kasaplarca daha hijyen koşullarda kesiliyor kurbanlar... Hatta bazıları vahşet bayramı başladı diyor etini ağzına atarken.... Kurban Bayramı misyonunu bilmeden…
Her kurban bayramında haber merkez elini kesen acemi kasap, kesilirken kaçan dana, taşınırken işkence edilen koç haberi yapar. Olay aynı sadece isimler değişir.
Neyse eski bayramlar tadında, bol bol harçlık toplayacağımız, kazasız, koronasız nice bayramlara... Bu bayramı yine sosyal mesafe kurallarına uygun geçirelim... MUTLU BAYRAMLAR…
Radyo Ege’de geçen hafta doğum günü kutladığımız kraliçemiz söylüyor. “Bende Yoluma giderim.”
Peki nasıl istersen öyle olsun/ Tutamam tutamam gideni/ Belki kırmak istemiyorsun kalbimi/ Kıyamam, bir de kıyamam iyi mi?/ Giden gitmiştir zaten/ KESEMEM KESEMEM yolunu…
DAİMA GÜLÜMSEYİN…