Son Mühür- Berivan Kaya/ İzmir'de bugün binlerce insan Nevruz'u kutlamak için Gündoğdu'ya akın etti.
Gündoğdu'da gerçekleşen Nevruz'a HDK Eş Genel Sözcüsü Meral Danış Beştaş, DEM Parti İstanbul Milletvekili Cengiz Çiçek, DEM Parti İzmir Milletvekilleri İbrahim Akın, Burcu Gül Çubuk, sol örgütler, STK'lar ve çok sayıda vatandaş katılım sağladı.
Yeni toplumsal düzen
Selamlama konuşması yapan DEM Parti İzmir İl Eş Başkanı Fulya Erdoğan, " Savaşın değil barışın kazanacağı ülke için Newroz umudumuzu yürütüyor. Tarih boyunca ezilenlerin direnişini kuşandığı özgürlüğü olan inancın haykırıldığı ve yeni bir toplumsal düzenin müjdelendiği gündür. Ülkenin her yerinde bizim ve geleceği belirleyecek süreci şekillendirecek iradeyi dosta düşmana gösteren boyun eğmeyenlerin coşkusuyla hepinizi selamlıyorum" ifadelerine yer verdi.
16 milyonun iradesi gözaltında
İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Ekrem İmamoğlu'nun haksız yere gözaltına alındığını dile getirerek sözlerine başlayan Halkevleri Genel Başkanı Nebiye Merttürk, " 16 milyon İstanbullunun iradesi gasp edilerek Ekrem İmamoğlu gözaltına alındı. Bu memlekete barışı da özgürlüğü de örgütlü mücadelemiz getirecek. Faşizm yenilecek, halklar kazanacak" dedi.
Avukat iradesine kayyum!
İstanbul Barosu yönetiminin görevden alınmasına tepki göstererek sözlerine başlayan HDK Eş Genel Sözcüsü Meral Danış Beştaş, "Bugünü tüm Türkiye'de yaşatmak için mücadelemize devam ediyoruz. Cezaevlerinde tutulan arkadaşlarımızı anmadan geçmek istemiyorum. Figen Yüksekdağ, Selahattin Demirtaş, Selçuk Mızraklı, Leyla Güven ve daha yüzlerce arkadaşımız rehin tutuluyor. Onlarla gurur duyuyoruz. Onlar içerde bizler dışarda direnmeye devam ediyoruz. Barışı bu topraklara getirene kadar mücadele etmekten asla vazgeçmeyeceğiz. Bunu herkes böyle bilsin. Newroz haftasında Türkiye'nin dört bir yanında milyonlar toplandı. Milyonlar barış dedi, özgürlük dedi, mücadele etti. Büyük bir direniş örneği ortaya çıktı. İzmir bu kentlerden bir tanesi. İktidar bu coşkuya karşı darbe pratiklerine devam ediyor. İstanbul barosu yönetimi görevden alındı. Hukuksuzluğun geldiği en önemli noktalardan bir tanesi. Çünkü İstanbul Barosu yönetimi Rojava'da katledilen gazeteciler için soruşturma açılsın diye açıklama yaptı. Bu kararı kınıyoruz. İstanbul Barosunu avukatlar seçer. Mahkemeler avukat iradesine kayyım atayamaz. Savunmayı susturacaklarını sananlar büyük yanılıyor. İstanbul Barosu'nun yanındayız ve yanında olmaya devam edeceğiz" ifadelerine yer verdi.
İmamoğlu için İzmir'den çağrı: Görevinin başına dönsün!
Kayyum politikasını sert sözlerle eleştiren Meral Danış Beştaş, "13 belediyemize kayyım atandı yani darbe yapıldı. Şimdi de İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı gözaltında. Siyasi bir müdahale olduğunu herkes biliyor. Bu iktidar seçim sonuçlarını tanımamak için yargıyı silah olarak kullanmaya devam ediyor. Kayyım artık onlar için yönetim biçimi. Seçimle alamadıklarına kayyım ile gasp ederek el koyuyorlar. Biz bu kayyımları tanımayacağız. Mücadele etmeye devam edeceğiz. Biz nasıl Hakkari kayyımını tanımıyorsak İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı ve ilçelere kayyım atama hazırlıklarını kabul etmiyoruz. Milyonlarca İstanbullunun iradesine el konulmasının hiçbir izahı yok. Seçim neden yapılır, sandıklar neden kurulur? Halk sandıkta kimin temsil edeceğine karar verir. Seçimde her türlü hurdaya rağmen kaybettiyseniz kabul edeceksiniz. Mahkemeler iradeye el koyarsa seçimlerin anlamı kalmaz. İstanbul'da belediye başkanının göreve başlaması gerektiğini İzmir'den söylüyoruz. İmamoğlu'nu da Türk'ü de ve diğer tüm başkanların görev başına dönmesini istiyoruz" ifadelerini kullandı.
Alsancak'ta Kürtler belediye hizmetlerinden faydalanmıyor mu?
İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Ekrem İmamoğlu'nun 'kent uzlaşısı' yaptığı için yargılanmasına tepki gösteren Meral Danış Beştaş, "Kent uzlaşısı ile ilgili İmamoğlu sorgulanıyor. Kent uzlaşısı nedir? Partilerin kendi aralarında anlaşması ve kent bileşenlerinin istedikleri adaya oy vermesidir. Belediye başkanı ve meclis üyelerini seçmesidir. İzmir'de yaşayan Kürtler Büyükşehir Belediyesi'ne de meclis üyelerine de oy veriyor. Kime oy vermesi gerektiğine iradeleri karar veriyor. Alsancak'ta belediye hizmetleri Kürtlere verilmiyor mu? Veriliyor. 8 belediyemiz tutuklandı ve üstelik adına kent uzlaşısı yaptık dediler. Ben Halkların Demokratik Kongresi sözcüsü olarak derim ki HDK, demokrasiye giden yolda onurdur. Savcı, 'Kent uzlaşısı Kürtlerin belediye meclis üyeliklerinde yer almaları için uzlaşısıdır' demiş. Kürtler bu ülkenin vatandaşları değil mi? Kürtlerin seçme hakkının olmadığını söylüyorlar. İşte İmamoğlu'na yöneltilen en büyük suçlama bu. Ayıptır ya. Halk size oy vermedi diye cezalandırıyorsanız, bu halk size oy vermek zorunda değil. Şimdi de kent uzlaşısı ile ilgili gizli tanık ifade verecek. Gülelim mi, ağlayalım mı? Biz zaten uzlaşıyı gizlemiyoruz ki" diye konuştu.
Siyasetin müdahalesi...
Öcalan'ın 27 Şubat deklarasyonuna dikkat çeken Beştaş, "Öcalan'ın 27 Şubat deklarasyonu ile yeni bir dönem başladı. Türkiye'de barış rüzgarları esiyor. Ancak halklar inanıp inanmamakta tereddüt içinde. Çünkü iktidar bir yandan barış görüşmeleri yapıyor, diğer yandan demokrasi kırıntılarına tahammül edemiyor. Türkiye'nin dört bir yanında protestolar var bu sabah itibariyle gözaltılar başladı. Barışa giden yol demokratik toplumdan geçer. Siyasi zeminden geçer. İmralı'da Öcalan deklare ettiği mektubunda demokratik topluma ve barışa davet etmişti. Silahların susmasını isterken diğer yandan adalete dayalı düzen olması noktasında demokratik toplum demişti. Demokrasi olmadan nasıl barış olacak? Biz demokrasi ve barış mücadelesini yükselteceğiz. Bizler yıllardır barış ve yurttaşlık mücadelesi veriyoruz. Bunların adımlarıyla Kürt halkı ile Türk halkının yan yana gelmesi engellenmek isteniyor. Birlikte mücadele suçmuş gibi davranılıyor. Bunlar tamamen siyasetin müdahalesi ile karşı karşıyayız. Biz bu yolda yürümeye devam edeceğiz. Barışı bu topraklara getireceğiz. Barış ve demokratik toplumu bizler inşa edeceğiz. Karşımızdaki güçler eserler gürlerler ancak son sözü halklar söyler" ifadelerini kullandı.
Asıl bölücü onlar!
İmza kampanyası başlattıklarına dikkat çeken Beştaş, "Asıl bölücü onlar. Ülkemizi bölmeye çalışıyorlar. İstiyorlar ki İzmir'deki Kürtler seçme ve seçilme hakkını kullanamaz. Onlar bölücülük yapmaya devam etsinler biz ortak mücadeleyi büyüteceğiz. HDK'de 40'ı aşkın bileşenle biliyoruz ki en büyük mücadele alanı barış. Barış için bir milyon imza kampanyası dağıtıyoruz. Barış istemek suç değildir. Toplantı ve gösteri hakkını kriminalize etmek sokağa çıkıp iradesi arkasında duran 10 binlere müdahale etmek en büyük suçtur. Ellerinde çakı bile olmayan sadece kendi iradesinin arkasında duran insanlara müdahale etmeyin. İzmir barış mücadelesinde önemli adımlar atıyor. Barış formu çalışmalara başladı. Gelin Barış buluşmaları ile iktidara bir şey bırakmadan barışı inşa edelim. 27 Şubat çağrısına rağmen hala adım yok. Ancak biz kararlıyız" ifadelerine yer verdi.